|0.2|

177 35 20
                                        

Elleri klavyenin tuşlarında geziniyordu Jeongin'in. Yaptığı işleme oldukça odaklanmıştı. Bu işi yapması için birkaç saatten az vakti vardı. Sonuca oldukça yaklaşsa da, içinde bir şüphe vardı. Yetiştirememe düşüncesi onu huzursuz ediyordu.

Yeji arkasındaki koltukta uyuyakalmıştı. Saat neredeyse sabaha karşı beşti. Geminin varış saati yarın öğleden sonraydı. En geç öğle vaktine kadar bu adresleri öğrenmeliydi. Hyunjae ve ekibi ona güveniyordu. İnsanları yarı yolsa bırakmak onun kitabında yoktu.

Saatlerdir uğraşıyordu ve gözleri kapanmamak için direniyordu. Parmakları klavyede dolanmaktan dolayı uyuşmaya başlamıştı. Baş ağrısı da göz ardı edilmeyecek derecedeydi. Yeji'nin ona iki saat önce verdiği ilaç içtiği anda bile işine yaramamıştı.

Önünde açılan dosya sayfasıyla yerinde sıçrayarak doğruldu. İçerideydi. Bilgilerin ve daha fazlasının olduğu dosya sayfası tam karşısındaydı. Başarmıştı.

"Yeji!" diye bağırdı ses tonuna hakim olamayarak. Vakit keybetmeden dosyaları kopyalamaya başlamıştı bile. Arkasından gelen Yeji'yi kafasını çevirmeden dinliyordu. "Başardın mı? Jeongin sen harikasın!"

"Ulaşabildiğim tüm dosyaları kopyalamaya çalışıyorum. Bazı dosyalar kilitli, onlara ulaşamıyorum. Alabildiğim neler varsa alıyorum." Yüklenme barı ekrana gelince kafasını çevirdi arkasından ekrana bakan kadına. "Alabildiğin her şeyi al. İşimize yarayacak birkaç şey buluruz belki de." dedi Yeji elini Jeongin'in omuzuna koyarken. Jeongin başarmanın verdiği gurur ve mutlulukla gülümsüyordu.

"Paslanmamışım neyse ki. Saatlerdir uğraşıyorum." dedi eliyle boynunu ovuşturarak. Kesinlikle uzanmaya ihtiyacı vardı.

"Ben ikizlere haber vereceğim. Bu habere sevinçten uçacaklar." diyerek odadan hızlıza çıktı Yeji. Odada yalnız kaldığı an kafasını önündeki masaya yasladı. Uykusuzluk vücudunu ele geçiriyordu. Yükleme işleminin bitmesini ve parasını almayı iple çekiyordu.

Kapının açılmasıyla kafasını kaldırıp o tarafa baktı. Yeji arkasındaki sarışın ve esmer olan iki adamla içeri girmişti. Gözleri birkaç saniye ikizlerde takılı kaldı. İncelemeden duramamıştı. Hangisi kim belli olmayacak kadar benziyorlardı. İkiz değil de kopya gibilerdi.

"Hey? Jeongin duyuyor musun?" dedi Yeji elini Jeongin'in önünde sallarken. Gözleri Yeji'ye çevrilince gergin bir şekilde güldü Jeongin. "Evet, çok uykum var. Daldım bir an."

"Halledebileceğini biliyordum, Jeongin." dedi esmer olan. Hyunjin olduğunu tahmin ediyordu. Hyunjae tam karşısında ona bakıyordu. Dümdüz şekilde onu inceliyordu. Ne konuşmuştu, ne de ona yaklaşmıştı.

Jeongin Hyunjae'ye cevap verecekken ekrandan gelen hata sesiyle tekrar ekrana döndü. "Hassiktir." diye mırıldandı ve elleri tekrardan klavyede dolaşmaya başladı.

"Neler oluyor, Jeongin?" Sarışın olan sonunda konuşmuştu. Jeongin'in telaşı onu da meraklandırmıştı. "Bir sorun mu var?"

"Evet. Karşı taraftaki sistemlerine girildiğini anladı. Tüm dosyaları teker teker koruma altına alıyor."

"Hiçbir dosyayı alamayacak mıyız şimdi? Adresler peki?" Kırmızı saçlı kadın Jeongin'in arkasına geçerken konuşmuştu. Bir aksilik daha kaldıracak gücü yoktu.

"Adresler bizde. Birkaç dosya da indirildi, ama yarısından çoğu yok oldu." dedi ve bilgisayar mavi ekran verdiğinde sinirle geri yaslandı. "Şimdi de sistemden attı bizi."

"Harika gerçekten." dedi sarı saçlı adam. Ellerindeki muhteşem fırsat kaçmıştı. "Mavi ekran vermesi aldıklarımızı kaybettiğimiz anlamına mı geliyor?" diye sordu ardından.

blonde & brunette [hyunin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin