𝙎𝙠𝙮𝙛𝙖𝙡𝙡.

656 77 170
                                    

okullar acilana kadar kendime meydan okuyorum...her gun yb atcam AMA YANI BU FICE DEGIL bir gun buna diger gun diger fice issizim cunku

İyi okumalar^~^

..

YOONGI

Mükemmel bir karşılaşma ama, öyle değil mi?

Bakışlarımız kesiştiğinde, kaşlarım çatılmıştı. Onun da bana aynı sertlikte baktığını görüyordum. Yine de bunu umursamadan bardağım ile onun oturmadığı uzun koltuğa geçtim ve dizlerimi kendime çekerek oturdum. Sütümden bir yudum alırken, etrafta neredeyse hiç ses yoktu. Ne ben konuşuyordum, ne de o.

Ne kadar Jimin'e bakmak istesem de, bakmayacaktım. Bu yüzden bakışlarımı gökyüzüne çevirmiştim. Işık kirliliği olduğumuz yerde oldukça az olduğu için yıldızları görebiliyordum. Şu an ormanın içinde, dışarı çıksam kaybolacağım bir yerde olduğum için yıldızların gözükmesi oldukça normaldi.

Sessizce yıldızları izlemeye devam ederken, hafif esen rüzgar ile üşüdüğümü hissediyordum. Ne kadar üzerimde kedili uzun pijamalarım olsa da, etraf soğuktu. Sonbahara girdiğimiz içindi muhtemelen. Etrafa battaniye bulmak amaçlı bakındığımda bir şey bulamamıştım. Bu yüzden sütü bitirdikten sonra içeri girmeye karar vermiştim.

Koltuktan ayağa kalkmış ve demirliklere doğru ilerlemiştim. Orman biraz tepede olduğu için, uzakta kalan şehrin ışıklarını biraz görebiliyordum. Acaba arkadaşlarım ne yapıyorlardı? Uzun zamandır etrafta gözükmediğim için endişelenmişler midir? Ayrıca Bayan Layla hâlâ aklımdaydı. Burada her ne kadar olduğum şartlar önceki evimden kat be kat daha iyi olsa da, eksik hissediyordum ve arkadaşlarımı özlemiştim.

İçimdeki özlemle ilk kalbim sızlamış, ardından da burnum. Bu yüzden de yavaşça gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Arkamda hâlâ oturmaya devam eden Jimin'in olduğu bilincinde sessiz olmaya çalışıyordum. Gözlerimdeki yaşları silsem bile yeniler gelmeye devam ediyordu. Ben de sessizce ağlamaya devam etmiştim.

Birkaç dakika sonra, buradan uzaklaşan adım sesleri ve ardından balkonun kapısının kapanma sesi ile Jimin'in gittiğini anlamıştım. Yine de buraya pek fazla takılmadan, bardakta az kalan sütümden bir yudum daha almıştım. Arkadaşlarımla konuşmak istiyordum. Onlar benim ailem olarak gördüğüm kişilerdi.

Kaç dakika geçti bilmiyordum ama sütüm bittikten sonra da, balkonda durmaya devam etmiştim. Tahmini on dakika olmuştu bence. En son üşüdüğüm için artık buradan, Soojin'n yanına gitmeye karar vermiştim. Arkamı dönmüş tam yürüyeceğim sırada, balkonun kapısı açılmış ve içeriye tekrar Jimin girmişti. Ama bu sefer farklıydı.

Altına eşofman giyse bile üzerinde hâlâ bir şey yoktu. Ve bir de kucağında miyavlayan bir kedi vardı-

Kedi mi?

Kedi?

Jimin, bana doğru yürürken kucağında duran kedinin Bayan Layla olduğunu anlamıştım. Heyecanla gülümserken, Bayan Layla beni gördükten sonra Jimin'in kucağında hareketlenmeye başlamıştı. Adımlarımı hızlandırıp Jimin'le ortada buluşurken, kediyi tutmuştum. Onu kendi kucağıma çektiğimde, yeni durdurduğum göz yaşlarım gelmesin diye uğraşıyordum.

"Eşya aldıracağım sabah. Daha rahat olur."

Jimin, biraz daha durdu ve ardından ensesini kaşıyarak konuştu.

"Bunlar kendimi affettirmem için yeterli mi?"

Duyduğum kelimeler ile donduğumu hissediyordum. Kafamı yukarı kaldırıp benden uzun olan Jimin'e baktığımda neden anlamadığım bir şekilde kalbim hızlanmıştı. Sadece bir rehin olarak gördüğü birisinin onu affetmesi neden önemliydi ki?

Dahlia : Yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin