merhabaa internet ne kadar bok gibi olsa da...canım bu fici yazmak istediği içn yazmaya karar verdim^^
3.bolumden aksiyonumuzu ekledim bakalim..hehe
yazdigim 2.7k ugruna yorum gelmez mi hocam??
İyi okumalar^^
..
YOONGI
Uyuyamıyordum. Zaten kim böyle bir durumdayken uyurdu ki? Üzüntü ile yatakta cenin pozisyonu almış, sessizce uyumaya çalışıyordum. Dışarıdan konuşma sesleri duysam da, dinlememeye çalışıyordum. Tahminimce saat epey geç olmuştu. Ama uyuyamıyordum, ölüm korkusu burnumdaydı.
Titrek bir nefes verdim ve tekrar uyumaya çalıştım. Bu lanet kabusun bir an önce bitmesini ve eve gitmeyi istiyordum. Ayrıca Bayan Layla'yı da özlemiştim. Ona ne yapmışlardı acaba... Orada bırakmış olabilirlerdi, onu da getirmiş olabilirlerdi ya da öldürmüş bile olabilirlerdi!
Bu düşünce hızlıca cenin pozisyonunda yattığım yerden doğrulmama sebep olmuştu. Acaba cidden öldürmüşler midir? O adam yapar mıydı? Panterlerine bile yedirmiş olabilirdi, aman tanrım! Korkuyla tekrar gözlerim dolarken, kendi canımı unutmuş ve Bayan Layla'nın derdine düşmüştüm. Şaka gibi.
Aklıma bir sürü kötü senaryo gelirken, masum olduğumu bilsem bile yine de korkuyordum. Gergin ve endişeli hissediyordum. Çünkü gerçekten, az önce adamları beni nasıl öldürebilirler diye tartışmışlardı! Bu çok garipti ama onlar sanki normal bir şey konuşuyormuş gibi rahatlardı. Buna alışmış olmaları lazımdı... Bir dakika, onlar zaten seri katildi ve böyle şeyleri pek umursamazlardı ki.
Düşüncelerimden sıyrılmamı sağlayan, kapının belki de olabilecek en sessiz bir şekilde aralanmasıydı. Bu biraz garip gelmişti, yani beni kaçıran Park Jimin olamazdı. Işık kapalı olduğu için gelenleri tam net göremiyordum ama fısıldama sesleri duyuyordum. Bu kaşlarımı çatmama, sırtım yatak başlığına yaslanacak kadar geri çekilmeme neden olmuştu.
Işık açıldığında, daha net görebilmiştim. Karşımda daha önce görmediğim iki görevli bulunuyordu. Kaşlarım çatılmış ve sonra karşımda duran iki adama bakmıştım. İkisi birbirlerine baktıktan sonra, adamlardan bir tanesi diğerine kafası ile bir hareket yapmış, böylelikle diğeri giderek kapıyı kilitlemişti. Kaşlarım daha fazla çatılırken, gözlerimi büyütmüştüm.
"Gerçekten, uzun zamandır böyle güzel bir erkeği rehin almamıştık. Öyle değil mi?"
Adam sırıtarak bir iki adım attığında hızlıca yataktan ayağa kalkmıştım.
"Ne diyorsun sen!?"
"Jimin her türlü onu öldürecek, biraz eğlenelim."
Adamın sırıtışı büyürken, iki yapılı adama nasıl karşı çıkacağımı düşünüyordum. Burada olduğum her bir saniye, korkudan deliye döneceğimi hissediyordum. Sırtım duvara yaslıydı ve bu lanet oda küçüktü. Nerede olduğumu, nasıl bir evde olduğumu bilmesem de, burasının malikane benzeri bir ev olduğu açıktı.
Adam yavaşça bir adım daha attığında, olabildikçe sert bakmaya ve yumuşak birisi olmadığıma ikna etmeye çalışıyordum. Sikeyim, bu durumda ne yapabilirdim ki!? Benden oldukça büyük iki adam vardı. Daracık bir odadaydım ve eğer bu adam onları işe aldıysa, ikisi de güzelce dövüşebilirlerdi demek bu.
"Saçma salak konuşmayın! Ç-çıksanıza!"
Sesimi yükselttiğim an, yaslandığım duvara onlardan birisi beni itmiş, ve ağzımı eliyle sıkıca kapatmıştı. Bacağımı kaldırıp, sertçe adamın bacak arasına tekme atmıştım. Kendimi koruyacağım tek hareketim buydu! Adam, iki büklüm bir şekilde kıvranırken, korkuyla diğer adama bakmıştım. Bana hızlıca yaklaşırken, ellerimi tutmuş ve ayaklarımı hareket ettirmemem için, kendini bana yaslamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dahlia : Yoonmin ✔️
FanfictionPark Jimin, Kore'nin en tehlikeli mafyalarından birisiydi. Kimseye müsamahası yoktu. Ta ki, onu dinlediğini sanarak ama her şeyden bihaber Min Yoongi'yi rehin alana kadar. Park Jimin'in artık bir zayıf noktası vardı. !ukegi !sememin yan ship: namseo...