merhabaa bakalim bizimkiler napiyo😗😗
İyi okumalar^~^
..
YOONGI
İçimde bir kez daha Jimin'in sıcaklığını hissetmemle, derince inlemiş ve bacaklarım titrerken, Jimin'in eline gelmiştim. Gerçekten beni oldukça yormuştu. Bu kaçıncı tur bilmiyordum ama yarın yürüyebileceğim konusunda şüphelerim vardı. Bağırmaktan ses tellerim acımaya başlamıştı. Ayrıca Jimin sanki hızını hiç azaltmıyor, aksine daha da sertleşiyor gibiydi.
Jimin, bedenini yavaşça üzerime bıraktığında, yutkunmuş ve ellerimi saçlarına çıkarmıştım. Tahminimce acımaya başlayacak olan boğazımı temizlemiş ve sessizce konuşmuştum.
"Jiminie, yoruldum. Ve acıyor..."
Çekingence konuştuktan sonra Jimin'den gelecek tepkiyi bekledim, çok geçmeden de kıkırdaması ulaştı kulaklarıma. Jimin'in gülmesi, beni de güldürmüştü.
Jimin, üzerimden doğrulmadan önce karnıma hafif bir öpücük kondurmuş ve ardından üzerimde doğrularak saçlarını düzeltmişti.
"Duralım bebeğim. Seni zorlamak istemem."
Biraz beklemiş ve ardından tekrar konuşmuştu.
"Banyo yapalım. Sonra istediğin kadar uyuyabilirsin."
"Tamam."
Başımla da, onayımı desteklemiş ve ardından bir bebek gibi kollarımı Jimin'e uzatıp, ellerimi kapatıp açmıştım. Beni kucağına almasını istediğimi belirtiyordum. Bu kadar yorulmuşken tabii ki prensler gibi bir muamele görmek isteyecektim. Jimin de, bunu anlayarak beni kucaklamış ve kendi odasındaki banyosuna doğru ilerlemişti. Vücudum, üşüdüğü için Jimin'e sığınmaya çalışıyordum.
Jimin beni oturttuktan sonra kendisi suyu ayarlayarak küveti doldurmaya başlamıştı. Kendisi, çıplaklığından utanıyor gibi değildi fakat ben alışık olmadığım için utanıyordum. Ayrıca üşüyordum da. Jimin de, bunu dememi beklemeden anlayarak hızlıca yarısı dolmuş küvete bedenimi kucaklayarak ilerlemişti.
Benim üşümemem için beni hızlıca küvete koymuş ve kendisi de karşım yerleşmişti. Gözlerim, suda duran köpüklerde geziniyor ve onlarla oynamak istiyordum. Öyle de yapmış ve ellerimi köpüklerde gezdirerek, bir avuç köpüğü elime almıştım. Köpüklerle oynarken, gülümsemeden edemiyordum. Jimin'in gözlerinin üzerimde olduğundan da haberim vardı.
Aklıma gelen fikirle, bakışlarımı hızlıca çevirmiş ve beni izleyen sevgi dolu gözleriyle karşılaşmıştım. Onun bakışlarına karşılık kocaman gülümsemiş ve ardından biraz ilerleyerek, suyun içinde Jimin'in kucağına yerleşmiştim. Bu yaptığıma o da, şaşırmış gibi gözüküyordu. Dudakları sinsi bir sırıtışla aralanırken, ne diyeceğini tahmin ederek elim ile dudağına hafif bir şekilde vurmuştum.
"Hey, öyle değil. Saçlarını yıkayacağım."
"Ben de aynısını söyleyecektim zaten."
"Yalancı."
Omuzlarımı silktikten sonra, ilk başta ellerime aldığım su ile Jimin'in saçını ıslatmıştım. İyice ıslak olana kadar buna devam etmiş ve en sonunda, ıslak saçlarını geriye doğru yatırarak, kalbimi tekletecek bir görüntü oluşturmuştum. Hadi be, neden bu kadar iyi gözüküyordu?
Gözlerimi Jimin'in mükemmel yüzünden, zor da olsa şampuanlara çevirmiştim. Kenarda köşede duruyorlardı bir sürü vardı. Neden bu kadar fazla olduğunu anlamasam da, gözlerimi üzerlerinde gezdirerek, gözüme en güzel geleni almıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dahlia : Yoonmin ✔️
FanfikcePark Jimin, Kore'nin en tehlikeli mafyalarından birisiydi. Kimseye müsamahası yoktu. Ta ki, onu dinlediğini sanarak ama her şeyden bihaber Min Yoongi'yi rehin alana kadar. Park Jimin'in artık bir zayıf noktası vardı. !ukegi !sememin yan ship: namseo...