𝙈𝙮 𝙇𝙤𝙫𝙚 𝙈𝙞𝙣𝙚 𝘼𝙡𝙡.

630 66 97
                                    

biraz uzun zaman oldu...

he bir de belki hatirlamiyorsunuz diye yaziyom dedim jimin'in 3 panteri var rex, ajax ve luna bolumde isim geciyo sonra dusunmeyin bu kimdi falan diye

İyi okumalar^~^

..

YOONGI

Donmuştum.

Tamamen donmuştum.

Jimin, önümde ellerini yüzüne kapatmış dururken tahminimce kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Ağlamayı sevmediği ve şu an büyük utanç duyduğunu düşünüyordum.

Pekala, tamam. En başa alalım. Jimin'i bir adam aramıştı ve bunun üstüne acil toplantı düzenlemişti. Toplantı da Jimin'in güvendiği herkes vardı. Jimin, toplantıdan çıktığında çalışması ve araştırması gerektiğini duyarak aramıza mesafe koymuştu. Dışarıda Jimin yüzünden ağlarken yanıma Eunwoo gelmiş ve bana dokunmaya çalışmıştı. Ardından Jimin bahçeye çıkmış ve bana inanmadığını belirterek rol yapmıştı. Mesafe koyması, bana inanmaması tamamen rol gereğiydi. İkimizin arasını kötüymüş gibi göstermeye çalışmıştı yani. Ardından gecenin bir yarısı pencerem kırılmış, Eunwoo beni kaçırmıştı. Bana zarar bile veremeden Jiminler gelmişlerdi ve şimdi buradaydık.

Jimin bana olanları anlattığında üzülmedim diyemezdim. Jimin'in işlerine genelde karışan birisi değildim. Sadece bir kere o barda gitmiştim yanında ve bir daha da işleriyle ilgilenmemiştim bile. Üstü başı kan içinde geldiğinde bile sorgulamamıştım. Çünkü Jimin'in ne yaptığını zaten biliyordum. Ölmeyi hak eden insanlara hak ettiklerini veriyordu.

Bu adamlar da böyle bir şeydi tahminimce. Gerçi hepsi ölmüş olmalıydı. Jimin, birinin bile canlı çıkmasına izin vermemişti muhtemelen.

Planı öğrenince üzülmüştüm. Çünkü zaten Jimin beni üzmüştü ama yine de bunların tamamen rol amacı olduğunu bilmek beni biraz rahatlatmış gibiydi. Yine de bana da plandan bahsedebilirdi.

Jimin'e trip atmayı ve biraz nazlanmayı düşünmüştüm. Amacım buydu ama beklemediğim bir şekilde, Jimin'in onu bırakacağımı düşünerek ağlaması beni gerçekten afallatmıştı.

Bu yüzden yavaşça ona yaklaşmış ve kollarımı bana göre büyük olan bedenine dolamıştım.

"Jimin. Seni bırakmayacağım. Bunu nereden çıkardın?"

Duraksadı ve ellerini yüzünden çekti. Bana değil gözleri tam karşımıza sabitliydi. Yine de sakin bir ses tonuyla sordum. Hiçbir şey yapmamıştım böyle olarak algılaması için.

"Hiç."

Tepkisi tek bir kelime olurken ellerim gözlerindeki yaşı silmek için uzanmıştı. Nazikçe silmiş sonra da Jimin'in yanağına küçük bir öpücük kondurmuştum. Belki de aklına birisi girmiş ve böyle bir şey söylemişti.

"Sadece- Birisi saçmaladı ve ben bunu önemsememem gerekirken fikir o kadar aklıma yattı ki..."

Duraksadı. Devamını bekliyordum ama Jimin'in dudakları titriyor ve kendini sanki bir şey demeye hazırlıyormuş gibi durmaya başlamıştı. En sonunda, derin bir nefes alarak konuşmuştu.

"Korktum."

Bunu Jimin gibi güçlü ve soğuk kanlı birisinden duymak biraz garipti ama yine de içimi sıcacık yapmıştı. Elimle saçlarını karıştırmış ve sorun olmadığını belirtmek ister gibi okşamıştım.

"Bir yere gitmiyorum. Pekala, sana kızdım ve kırıldım ama seni bırakmam ki."

Dudaklarımı büzmüş ve ellerimi Jimin'in yanaklarına yerleştirerek bana bakmasını sağlamıştım. Gözleri bana bakarken ağlaması dursa bile her an, en ufak bir kelimede onu ağlatacakmış gibi hissediyordum.

Dahlia : Yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin