Chapter 20

18.8K 1K 590
                                    

Hoş geldiniz.

Twitter da #Lastdate etiketiyle yorumlarınızı ve düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız sevinirim.

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Beni buradan da takip edebilirsiniz bazen bölüm bildirimi gelmiyor linki paylaşıyorum.

Keyifli okumalar...

Ertesi gün...

Karanlık bir kuyunun dibindeydim. Zihnimin beni hapsettiği yerden çıkmaya çalışsam da olmuyordu. Kuyunun başında bana uzanan bir el gördüğümde, "Yardım et," diye bağırdım. Birden kuyunun içi aydınlandığında elin sahibini görmek için başımı kaldırdım. Bana elini uzatan Feza' idi.

"Korkuyorum Feza. Çok korkuyorum," dediğimde kuyunun içine bir ip attı. "Korkma. Seni kurtaracağım," dedi bağırarak. Sesi derinden geliyordu. İpi kavrarken ona bakarak gülümsedim. Sonra aniden Feza'nın arkasında bir karartı belirdi. Bağırmak istedim ama sesim çıkmıyordu. Dilim sanki lal olmuştu. Ürpertici bir gülüş duyduğumda yanağımdan yaşlar da aniden süzülmeye başladı.

"Hadi bana gel sevgilim," dedi Feza.

Gelemedim.

O karanlık el Feza'yı kuyuya itti. Benim yüzümden onun da dünyası karardı.

Kan ter içinde uyandığım bir kabusla yatakta oturur bir vaziyete geçmiştim. Ellimi yüzüme yapışan saçlarımın arasından geçirirken derin nefesler alıp, veriyordum.

Gözlerimi kapattım. Korku hâlâ ensemdeydi. "Sadece kabustu," diye kendime verdiğim telkinlerden sonra aralanan kirpiklerimin altından karanlık odanın içine göz gezdirdim. Gözümün çarptığı saat 03.03'ü gösteriyordu.

Feza'dan bir haber almak için beklerken uyuya kalmıştım. Telefonumu kontrol ettiğimde ne tek bir mesaj vardı ne de arama kaydı. Hâlâ daha karakolda olmalıydı. Çıksaydı haber verirdi biliyordum. Geleceğim demişti. O bana hep gelirdi.

Dün okulda geçirdiğim baygınlık sonrası gözümü revirde açmıştım. Başımda dikilen annemin oldukça endişeli görünen yüzü hala gözlerimin önündeydi. Her ne kadar karakola gitmek istediğimi söylesem de izin vermemişti. Beni eve geri getirdiğinden beri ise sessizdi. Fotoğraflardan haberi olduğunu düşünsem de tek kelime etmeyerek beni şaşırmıştı. Bu tepkisizliğinin fırtına öncesi sessizlik olduğundan korksam da düşünmemeye çabalıyordum.

Bir ağlama hissi burnumun direğini sızlatırken, dolan gözlerim yüzünden ekranını bulanık gördüğüm telefondaki Feza'nın resimine bakarak yüzünü okşadım. "Lütfen, iyi ol." diye mırıldandım hüzünle. Ondan bir haber alamamak canımı sıkıyordu. Yanında biri var mıydı bilmiyordum. Annesinin kaybetmişti. Babası yoktu. Kim yardım edecekti ki ona?

Uygulamaya girerek hızlıca mesaj yazarak gönderdim.

Pera: Çok merak ediyorum seni.

Pera: Kimse inanmasa da ben inanıyorum sana Feza.

Pera: Yanına gelmeyi çok isterim ama annem izin vermedi.

Pera: Seni özledim. (Silindi)

Pera: Sakın yalnız hissetme tamam mı?

Pera: Ben her zaman yanında olacağım. (Silindi)

Pera: Feza geleceksin değil mi?

Uykusuz bir geceyi sabah ettikten sonra okula gitmek için hazırlandım. Odamdan çıkıp, mutfağa geçtiğimde annem masa da oturuyordu. "Günaydın," dedim çekinik bir sesle. Gözlerinin ucuyla üzerime kısa bir bakış atarak, "Geç otur," dedi. Temkinli adımlarla yanına doğru yürüdüğümde sandalyeyi çekerek oturdum. Başımı önüme eğerek omlete baktıktan sonra bir parça almıştım ki annemin sesiyle ağzımdaki lokmayı zar zor yuttum.

LAST DATE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin