1.6

365 41 177
                                        

__________________

"Sunoo lütfen şu şişeleri bir yere sakla. Yoksa cidden herkes öğrenecek vampir olduğumuzu." Jungwon, Sunoo'nun yanındaki komidine doldurduğu şişeleri  toplayıp başka bir yere koyması için ona vermişti. Dışarıdan biri odaya girse muhtemelen Sunoo'nun şampanya içtiğini falan düşünürdü. Ama dikkatli olmakta fayda vardı yine de.

"Heeseung hyung olmasa onu daha fazla idare edemezdik ama." dedi Niki, oturduğu yatağından kafasını Jungwon'a uzatarak.

"Cidden..."

"Jungwon bunları nereye koymamı bekliyorsun acaba?" Sunoo sinirle ona bakmıştı.

"Benim mi sanki? Bul işte bir yer." Jungwon umursamadan yatağına uzanmış ve telefonunu eline almıştı.

"Sizde arada yararlanıyorsunuz ama!" Sunoo dudağını büzüp ayağını yere vurmuştu. Koyacak yeri yoktu.

Niki onun bu çocuksu haline gülümseyerek yatağından aşağı inmiş ve  şişeleri eline almıştı.

"Şimdilik kilitli kutuma koyacağım. Ama anahtarı sen olsan bile vermem haberin olsun." Niki dolabına gidip kutuyu açmış ve şişeleri içine koymuştu.

"O kutunun içinde ne var?" Jungwon ve Sunoo merakla onun yanına gelip bakmaya yeltenselerde Niki kutuyu çoktan kilitleyip anahtarı cebine koymuştu.

"Sizi ne ilgilendirir ne olduğu?"

"Kesin bizden altınlarını gizliyor bu velet." Jungwon gülerek kolunu Sunoo'nun omzuna atmıştı.

"Sensin velet! Önce boyuna bak sonra aç o ağzını." Niki, Jungwon'u eliyle itmiş ve Sunoo'nun yatağına uzanmıştı. -Yukarı çıkmak çok üşendirici gelmişti aniden-

"Bu çocuk ergenliği diplerde yaşıyor bence. Ama Niki yerinde olsam o kadar yükselmem. Yoksa sırrını atarım ortaya görürsün."

Niki, Jungwon'u duymazlıktan gelip kulaklığını kulağına geçirmişti. Onun tehditleri hiçbir şekilde umrunda değildi. Sonuçta sır dediği şeyi Sunoo hariç herkes biliyordu. Ve yakında Sunoo'da öğrenecekti. Bunun için kendisini kasmasına gerek yoktu yani.

__________________

"Jay yeter... Yeminle artık kafam ingilizce çalışmıyor. Sal beni artık!"

Jay 2 saattir Jake'e Korece öğretmekle uğraşıyordu. Jay açısından tabiki bir sıkıntı yoktu. Ama Jake'in kafası artık hiçbir bilgiyi almayacak hâle gelmişti.

"Korece aksanının düzelmiş lan senin." Jay onun ilk hâli ile şimdiki hali arasında bariz bir fark olduğunu görebiliyordu. Artık Avustralya aksanı ile Korece konuşmuyordu en azından.

"Sizinle konuşa konuşa düzeldi tabi. Özellikle Sunghoon'un payı bunda büyük aslında. Malûm onunla İngilizce konuşulmuyor..."

Bunun üzerine ikisi de kahkahalara boğulmuştu.

"Tatilde ne yapacaksın? Çok uzun bir süre değil ama yine de tatil sonuçta." Jay elindeki defteri bırakmıştı sonunda.

"Burada kalacağım. Bugün öğretmene sordum, kalmamda bir sorun olmayacağını söyledi. Çünkü Avustralya'ya gitmem imkansız..."

Jay anladığını belirtmek için başını salladı. Kendisi her sene olduğu gibi ailesinin yanına gidecekti aslında. Tabi bu konuda pek istekli değildi. Hazır kendine bahane de çıkmışken Jake ile burada kalacaktı.

"Ben de burada kalacağım. Ailem Amerika'da, açıkçası bu sefer gidesim yok. O yüzden ben de buradayım."

"Diğerleri?"

Tamed-Dashed (Jayke)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin