1.7

288 36 121
                                    

__________________

Jay kapıyı tıklamaya gerek bile duymadan Heeseung'un bulunduğu odaya dalmış ve kendini Sunghoon'un yatağının üzerine atmıştı. Diğer günlerin aksine bu gün biraz üzgün duruyordu.

"Yine mi almadı içeri?"

Jay, Heeseung'un sorusuna karşın üzgün bir biçimde başını salladı. O günün ardından tam üç gün geçmiş olmasına rağmen Jake üç gündür onun odaya girmesine izin vermiyordu. Hatta kendisi de temel ihtiyaçları dışında odasından çıkmıyordu.

"Aslında bu davranışı gayet normal. Sonuçta bir insan olarak hayatında ne zaman vampir gördü ki?"

Jay tabiki ona hak veriyordu. Ama en azından onların bir açıklama yapmasına izin vermeliydi. Sonuçta aylardır beraberlerdi ve bu zaman diliminde ona hiçbir şekilde zararları dokunmamıştı. Buna rağmen Jake'in böyle davranması zoruna gitmişti.

"Ya Sunoo? O nasıl?" diye sordu Jay.

"Sunoo... Sunghoon ile en son konuştuğumda tedavisinin iyi geçtiğini hatta yarın taburcu olacağını söylemişti."

"Buraya geliyorlar mı?"

"En küçük üçlü gelmiyor. Ama Sunghoon gelebilirm-"

"NASIL GELEBİLİR? KAFAYI MI YEDİNİZ SİZ?"

Jay aniden bağırınca Heeseung yerinde sıçramıştı. Jay'in bu huyunu hiç sevmiyordu.

"Niye, çocuk burada kalıyor. Sana mı kaldı gelip gelmeyeceği?"

Jay sinirle alt dudağını dişledi. Heeseung şu an sinirlerini sınıyordu.

"Umrumda olan buraya gelecek olması değil. Eğer o gelirse yerimin olmayacağı! Biliyorsun bir oda komple boşalınca o oda kilitleniyor. Yani Sunoolar'ın odasında kalamam. TEK YERİM BU ODA!"

Heeseung olayı anlayınca gülmeye başlamıştı.

"Belki Jake acıyıp seni odaya alır? Eğer olur almazsa da... Ortak salondaki koltuğa ne dersin? Bence gayet ra-"

"HYUNG DALGA GEÇMEYİ KES!"

"Bağırma be! Hele bir Sunghoon gelsin bakarız duruma."

"Gücünü düzgün kullansan bu hâlde olmayacaktık bile..."

Heeseung onun bu lafına göz devirip arkasını dönmüştü. Jay de dizlerini kendine çekmiş ve düşünmeye başlamıştı. Bir şekilde Jake ile konuşmak zorundaydı. Ama bunu nasıl yapacağını bilmiyordu...

__________________

Ertesi gün Sunghoon gelmişti. Ve geldiği gibi de Jay'i odadan kapı dışarı etmişti.  Hatta Jay onun gibi bir arkadaşı olduğu için kendisine bile sövmüştü.

Başka çaresi yoktu. Yalvararak da olsa o odaya girmek zorundaydı.

Odanın kapısının önüne geçip derin bir nefes aldı. Ardından da yavaşça kapıyı tıkladı. Olabildiğince en kibar kişiliğine büründü ve konuşmaya başladı.

"Jake-ah, konuşabilir miyiz?"

İçeriden ses gelmemişti. Ama onun içeride olduğunu biliyordu. Bu yüzden tekrardan denedi.

"Jake lütfen... Bak korktuğunu biliyorum ama açıklamama fırsat bile vermiyorsun ki. Bırak da gireyim içeriye. Söz veriyorum senden uzak duracağım."

Yine ses gelmemişti. En sonda pes edip kapının eşiğine oturmuştu.

"İnan bana şu an gözümden uyku akıyor. Yalvarırım aç şunu Jake..."

Yine ama yine cevap yoktu. Galiba gerçekten koltukta yatması gerekecekti. Ya da Sunghoon veya Heeseung ile yan yana yatmak zorunda kalacaktı. Gerçi bu pek imkanlı gibi durmuyordu. Çünkü yataklar gerçekten dardı.

Yavaş yavaş gözleri ağırlaşmaya başlamıştı. Muhtemelen 5 dakika içinde uykuya dalacaktı.

Gözleri neredeyse kapanmak üzeriydi ki kapı açılmıştı.

"Şükürler olsun yüzünü gördüm!" Jay aniden ayağa fırlayıp odasına girmiş ve yatağına atlamıştı.

"Canım yatağım..."

Jake ise yatağına oturmuş, temkinli bir biçimde onu izliyordu.

"Ah pekâlâ açıklama yapma zamanı..."

Sarılmış olduğu ayıcığından ayrılmış ve kendini iyice duvara yaslamıştı. Ardından Jake'e dönüp her şeyi anlatmıştı.

"Öncelikle bizler birer vampiriz. Ama siz insanların bildiği türden değil. Özel vampirleriz. Diğer vampirlerin aksine kan ile değil insanlar gibi yemeklerle besleniriz. Sarımsak veya güneşle hiçbir şekilde sorunumuz yok falan. Tabi Sunoo'nun durumu bizden farklı. Onu en son anlatırım."

Beklediğinin aksine Jake onu can kulağıyla dinliyordu.

"Hepimizin kendine ait güçleri var. Örneğin benimki telepati veya Heeseung hyungun zamanı kontol edebilme gibi gibi. Bu özel güçler her vampirin sahip olduğu şeyler değil. Sadece bizim gibi özel vampirler bu güçlere sahip olabilir."

"Bunca zamandır bunu saklıyor muydunuz?" Jake günler sonra ağzını açıp bir şey söylemişti sonunda.

"Başka seçeneğimiz yoktu Jake. İnsanların vampirlerin var olduğunu öğrenmesi tam olarak felâket olur. Nasıl bir karmaşa çıkabileceğini düşünebiliyor musun?"

Jake anlayışla başını salladı.

"Kan içmediğiniz konusundan emin misin? Çünkü Sunoo'nun vişne suyu dediği şeyin kan olduğunu biliyorum."

Jay şaşırmıştı. Bunu bildiğini bilmiyordu çünkü.

"Beklediğimin aksine çok iyi bir gözlemcisin... Onun olayı bambaşka bir şey. Şöyle anlatayım sana. Özel vampirler safkan olmadıklarında, hayatlarının bazı dönemlerinde normal vampire dönüşürler. Bunu bir lanet gibi düşünebilirsin. Sunoo'ya olan da tam olarak buydu."

"Demek o yüzden biziml3 bahçeye inmiyordu..."

Jay gülümseyerek başını salladı. Jake düşündüğünün aksine hiçbir şekilde korkmamıştı.

"Yine de sizin yanınızdayken can güvenliğim konusunda artık emin değilim... Üzgünüm ama eskisi gibi olabileceğimi düşünmüyorum."

"Ama biz kötü kişiler değiliz k-"

"Kötüsünüz demedim zaten. Ama sonuçta vampirsiniz. Kendimi riske atamam değil mi? Kendini benim yerime koy birazcık."

Jake yatmak için kafasını yastığa koymuş ve Jay'e sırtını dönmüştü.

Jay üzgün bir şekilde başını eğmişti. Haklıydı, yine de aralarının eskisi gibi olamayacağı gerçeğini düşünmek ona ağır gelmişti. Jake'e bu kadar ısınmışken....

"Haklısın..."

Jay'de kafasını yastığa dayamış, ayıcığını ise kolları arasına almıştı.

"Ama aramızda kalacağına söz ver olur mu?  Senden tek isteğim bu."

"Merak etme kimseye söylemem."

-Şimdi ne olacağını göremiyorum-
Tamed-Dashed

•Bölüm Sonu•

Tamed-Dashed (Jayke)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin