Tamed-Dashed (Jayke)

2.3

__________________

"Bence tatilin son gününde film izlemeliyiz. Sizce?" Heeseung'un ani gelişen fikri ile herkes birbirine bir bakış atmış ardından da fikri kabul etmişlerdi.

"Jake hyung! Burada hiç sinemaya gitmedin değil mi?"

Okuldan çıkıp şehrin merkezine doğru yönelmişlerdi. Niki'nin dediği gibi, Jake buraya geldiğinden beri bırakın sinemaya gitmeyi, eğlenceli hiçbir aktivede bulunmamıştı.

"Peki ne izleyeceğiz?" diye sordu Heeseung. Nedeni bilinmez bir şekilde film izlemek için gerçekten çok heyecanlıydı.

"Korku izleyelim!" Niki ve korku filmlerine duyduğu müthiş sevda...

"Aslında bence gayet mantıklı. Aman aman korkan kimse yoktur içimizde zaten. Ah gerçi Jak-"

Sunghoon konuşurken yüzünü Jake'e çevirmişti. Ne tür filmleri severdi? İşte bunu hiçbiri bilmiyordu.

"Benim için sorun yok." Bunu söylerken sesi titremişti.

"Emin misin?" diye sordu Jay ona. Sonuçta insandı ve korkması gayet doğal bir şeydi.

"Eminim!"

"O zaman bence vampirlerle alakalı bir şey varsa onu izleyelim. İnsanların bizler hakkında yaptıkları filmler hep ilgimi çekmiştir." Heeseung çoğu filmin gerçeklr alakası olmayan bir saçmalık olduğunu biliyordu. Buna rağmen izlemeye bayılıyordu. Onun için komedi filmi gibi bir şeydi aslında.

Biletlerini alıp yerlerine oturmuşlardı. Filmin başlamasına daha 10 dakika vardı.

"Jungwon-ah, neden bize patlamış mısır almıyorsun?" demişti Sunoo.

"Niye ben sizin köleniz miyim?" Sunoo'ya sinirli gözlerle baktığında Sunoo vaz geçip önüne dönmüştü.

"Ben gidip alırım." Konu Sunoo ise Niki her şeyi yapardı. Ne kadar bu tarz işleri sevmese de.

Niki elinde iki tane kocaman patlamış mısır ile geri gelmişti. Birini kendi oturduğu yerdeki 4'lüye diğerini ise bir arkalarındaki 3'lüye vermişti.

Niki, Sunoo, Heeseung ve Sunghoon yan yana; Jungwon, Jay, Jake ise bir arkada yan yana oturuyorlardı.

Film başlayalı yaklaşık 15 dakika olmuştu. Jake hariç herkes odaklanmış bir şekilde filmi izliyordu. Jake ise daha filmin başında çıkan değişik ve yüzü gözü kanlar içinde olan yaratıktan sonra odağını kaybetmişti. Ve bugün farkettiği bir diğer şey ise Korecesinin film izlemek için hâlâ yeterli olmadığıydı. Çoğu şeyi anlasa bile bazı cümleleri anlamlandırmakta güçlük çekiyordu.

Jake filmin açılış sahnesindeki yaratıktan sonra filmin daha da korkunç bir hâl alacağını düşünmüştü. Ama aksine film gittikçe değişik bir hâl oluyordu. Sanki korku filmi değil de romantik bir film izliyorlarmış gibiydi.

Başrol olan vampir adam, yavaşça karşısındaki kıza yaklaşır. Dudaklarının birleşmesine saniyeler kalır ve... Jake'in görüş açısı Jay'in elleriyle engellenmişti.

"Sen ne yapıyor-"

Jay diğer eliyle ona susmasını işaret etmiş ve sahne bittiğinde elini onun gözünden çekmişti.

"Aynı yaşta olduğumuzun farkındas-"

"Gençler susar mısınız acaba!" Jay ciddi bir ifade ile arkasındaki kadına baktı, ardından da göz devirip önüne döndü.

..............................

"Vay be biz vampirler ne kadar pislikmişiz meğersem."

Sinemadan çıktıktan sonra Jayke ikilisi hariç hepsi film hakkında konuşup gülüyorlardı. Onlar ise kendi aralarında kavga halindeydiler.

"Sen kendini ne sanıyorsun acaba?"

"Asıl sen neden kızıyorsun ki birdenbire? O sahneye bu kadar meraklı olduğunu bilsem yapmazdım." Jay kollarını birbine bağlayıp başını küçük bir çocuk gibi yana çevirmişti.

"Meraklı falan deği- Ah neden sana laf anlatıyorum ki ben?"

Jake onun yanından ayrılıp Jungwon'un yanına gitmiş ve koluna girmişti.

"Bugün maç için çalışıyor olmamız gerekmiyor muydu? Malûm yarın maç var..."

"Doğru ya... Sen de uzun zamandır oynamıyorsun zaten. O zaman gidince biraz dinlenip antrenmana başlarız."

Jake gülümseyerek onu onaylamıştı.

.............................

"NEDEN ISINMAK ZORUNDAYIZ Kİ JAY? HAYIR YANİ NE GEREK VAR ŞINAV ÇEKMEYE?"

Jay acıyla yerde kıvranan Sunghoon'un yanına yaklaşıp kafasına vurmuştu.

"Geri zekalı! Bir şey bildiğimiz var da yaptırıyoruz. Hem farkında mısın bilmiyorum ama ne zamandır oynamıyoruz. O yüzden devam!"

İçlerinde en çok acı çeken ise Sunoo idi.  Çünkü Nightball dışı sporla hiçbir bağlantısı yoktu.

"Sunoo'nunkini 20'ye düşürsek olmaz mı? Sonuçta onun seviyesine ile bizimki bir değil hyung." Niki sevgilisini böyle görmeye dayanamıyordu.

"Hayır, devam edin."

Jay sakin bir şekilde arkadaşlarını incelerken gözüne Jake çarpmıştı. Daha yeni oturduğu yerden kalkıp onun yanına gitmişti. Mekik çekmesinde yardımcı olmak adına ayak bileklerinden tutan Jungwon'a kalkmasını işaret edip onun yerine kendisi geçmişti.

"Daha önce hiç mekik çekmedin, değil mi? Demin diğerlerine olan tavrının aksine Jake ile gayet nazik bir şekilde konuşmuştu.

"Abart istersen."

"Jake sen yine alıştın İngilizce konuşmaya. Lütfen Korece!"

"Her neyse, şimdi dediklerimi yap."

Ona yaptığı yanlışları anlatıp tekrardan yapmasını istemişti.

"Yeminle senden korkulur. En ufak hata bile gözünden kaçmıyor."

Jay bir şey söylemeden sadece gülümsemişti. Ne zamandan beri kendini bu kadar mutlu hissediyordu? Son zamanlarda işte bunu gerçekten merak ediyordu.

___________________

"Odaklanın! Ne olursa olsun bu maçı karşı okulun kazanmasına izin veremezsiniz. Anlıyor musunuz beni?" En sonki maçtan sonra müdür onlara karşı ayrı bir kinliydi. Ve muhtemelen bu maçı da kazanamazlarsa takımı dağıtmayı bile düşünebilirdi.

Müdür yanlarından ayrıldıklarında hepsi derin bir iç çekmişti. Bu adamın varlığı bile onları germeye yetiyordu.

"Pekâlâ bu sefer Sunoo'muz da sağlam olduğuna göre artık kaybetmek için bir bahanemiz yok demektir. O yüzden hadi bu maçı kazanalım."  Jungwon elini uzatınca diğerleri de elini onun üstüne koymuş ve  hep bir ağızdan bağırmışlardı.

"FIGHTING!"

•Bölüm Sonu•

Of bölümlerin saçmalığına ölüyorum. Aslına 500 kelimeyi silecektim. Ama üşendim o yüzden devam edeyim dedim. Umarım diğer bölümde düzgün bir şeyler yazabilirim.