3.1

1.9K 193 109
                                    

Seungmin

Chan 3 gündür ortalıkta yoktu. Kimsenin aramalarına cevap vermiyor. Chang ve Jeongin, Chan'ın evinede gitmişti fakat orda da yoktu. İçim içimi yiyor ama bir yandan da ona çok kızgınım.

O resimleri gördüğümden beri kendimden iğreniyorum. O günden bu güne evden dışarıya çıkmadım. Yanımda genellikle Felix ve Han kaldı. Hala da yanımdalar. Onlar oturmuş telefona bakarken bende koltukta öylece oturuyordum.

Acaba fazla mı ileriye gittim? Hayır hayır hayır. O suçlu. Eğer beni gerçekten sevseydi çoktan o resimleri silerdi. Güvenmek büyük bir hataydı. Zaten bu da benim en büyük kusurum değil mi...?

3. Kişi ağzından

" Telefonun çalıyor Seung."

" Ha, ne?"

Seung yerinden sıçramıştı. Telefonuna uzandığında arayan kişiye baktı. Gizli numaraydı. Bir süre çalan telefona öylece baktı.

" Kim kanka?"

Omuz silkerek telefonu açıp kulağına dayadı. Ses gelmiyordu. İlk konuşmayı Seung başlattı.

📱📞

- Efendim?

" Ahh Kim Seungmin. Benim güzel oğlu-"

- Ne istiyorsun?

" Uhh... Bende iyiyim, sen nasılsın?"

- Uzatma! Ne istediğini söyle ve kapat!

" Peki. Bundan sonra seni kimsenin rahatsız etmeyeceğine dair söz veriyorum."

- Ne? Ne alaka be?!

" Bang ailesinin son üyesi, biraz sonra son nefeslerini verecek. Buna mutlu olacağını düşünüy-"

-NE DIYORSUN SEN!? ÖYLE BIR SEY YOK, OLMAYACAK. CHAN SENIN YANINDA, DEĞIL Mİ SENI ADİ HERIF?!

" Hop hop hop, küçük bey sakin. Ben seni düşünüyorum. Aaa yoksa bir saniye, sen onu çok mu seviyordun?

Adam büyük bir kahkaha patlattı. Seung ise gozleri dolmuş bir şekilde odada volta atıyordu. Felix ve Han ise peşinden geliyor, onu durdurmaya çalışıyordu.

- Bana bak! Onun kılına dokunu-

" Onun kılına dokunursam yeni düşmanın biz olucaz bla bla bla. Seung, kendine gel. Sen KİM SEUNGMİN'SİN."

- Nerdesiniz?!

" Son defa görmek mi istiyorsun?"

-SANA NERDESİNİZ DEDIM!!"

" Farklı bi numaradan atacağım konumda ol."

Telefon Seung'un yüzüne kapanmıştı. Gelecek olan mesajı bekliyordu. Ama iki genç onu yerinde tutamıyordu. Ağlaması şiddetlenmişti. Sureklu bağırarak kendisinin suçlu olduğunu söylüyordu.

Bunlar olurken Han hızlıca Minho'ya yazıp, Seung'un evine gelmesini söyledi. Ve tabiki Minho diğerlerinede haber verip Seung'un evine yola çıktılar.

Konum geldiğinde Seung kendi başına gitmeye çalışsada diğerleri onun gitmesine izin vermemişti. Diğer herkes eve geldiğinde ilk önce tabiki üstün zekalı Jeongin ile plan kurmaya başladılar.

" Biz hepimiz bir anda gidersek, kendi gitme amacımız anlaşılacak. Şu an burda Seung çağırılıyor. Onu önden gönderip peşine bizim gitmemiz daha mantıklı. Atılan konum ıssız bir yer değil. Merkezden 5 dakika gibi bir uzaklıkta. Bu yüzden işimiz daha kolay olacak."

" Peki biz gittiğimizde ne yapacağız? Bu adamlar Chan'ı öldürmeyi planlıyorlarsa illaki silahları da vardır."

Jeongin yumruğunu göstererek konuştu.

" İlla silaha ihtiyacımız yok. Beynimizi kullandığımızda bile Chan bizim elimize gelir. "

Bir süre daha konuşup plan yaptıktan sonra hazırlanmaya başladılar. Minho her ihtimale karşı fazla fazla hazırlık yapmıştı. Yanında kelebek, çakı vb. şeyler vardı.

Evden çıktılar ve konuma ilerlemeye başladılar. Motorlarla gittikleri için hızlı gidiyorlardı. Yaklaşık 25 dakikalık bir yolculuktan sonra konuma varmışlardı. Hatta konumun biraz gerisinde durup gizli gizli ilerlemeye başladılar. Tabi arkalarından gelen adamlardan haberleri bile yoktu.

Bir süre daha habersiz ilerlediler. Tam deponun önüne geldiklerinde adamlar bi anda çıkarak gençleri tam kapının önüne getirdiler. Gençler kurtulmaya çalışsalarda, adamlar fazla büyük ve güçlülerdi.

Birden kapı açıldı. İçeriden Seungmin'in babası ve yanından 2 koruma çıktı. Adam sırıtarak teker teker gençlerin yüzüne baktı. Sonrasında ortada duran Seung'un yüzünde takıldı.

" Demek bu kadar çok seviyorsunuz arkadaşınızı. Seung, oğlum...Ben o kadar aptal değilim. Tek gelmeyeceğini biliyordum."

Seung yutkunarak babasına baktı. Yandan Hyunjin bağırmaya başladı.

" Evet geldik! Çünkü arkadaşımızı önemsiyoruz! Şimdi onu bize ver ve bir daha bizimle uğraşma!"

Adam gülerek yavaş yavaş gençlere yaklaştı.

" Vah vah... Daha gerçekleri bile göremiyorlar. Ne yazık... Ama sorun yok. Ben iyi insanları öldürmüyorum. Kötüleri ve gerçekten ölmeyi hak edenleri dünyadan siliyorum. Ayrıca oğluma yapılan şeyleri kendime yapılmış sayarı-"

" OĞLUM DEME BANA!!"

Seung ağlayarak bağırdığında onu tutan adamlar daha sert tuttu onu. Babası ise derin bir iç çekti ve yanındaki korumalardan birine bir şey fısıldadı. Adam başıyla onaylayip içeriye girdi.

" Neyse sizinle uğraşamam. Görün ve gidin."

Koruma tekrardan adamın yanına geldi ve beklemeye başladılar. Yaklaşık 1-2 dakika içinde kapı tekrardan aralandı. İçeriden ise elleri arkada bağlanmış, yüzü nerdeyse tanınmayacak hale gelmiş, kandan vücudunun asıl rengi bile çok az gözüken bir Chan çıkmıştı. Yanında ise kollarından tutan 2 koruma vardı.

Gençler o an hiç bir şey diyememişti. Chan o kadar yorgundu ki, ayakta kalacak dermanı bile yoktu. Gençlerden biraz uzak olacak şekilde tam ortada Chan'ı durdurdular. Korumalardan biri Chan'ın arkasından sertçe dizlerine vurarak diz üstüne çöktürdü.

Gençlerin içi paramparçaydı. Her ne kadar ordan kurtulup Chan'ı almaya çalışsarda başaramıyorlardı. Özellikle Seung, gözleri ağlamaktan kızarmıştı. Sesini bile çıkaramıyordu. Peki ya sesini çıkarsaydı ne olacaktı...?




Selamm. Bölüm fazla hızlı ilerledi ne bilmiyorum ama bir garip oldu. Bu bölümün yarısını 3 gün önce yazdığım için devamını nasılsın yazacağımı unuttum. Hatalarim varsa özür dilerim. Keyifli okumalar ❤️

Zorbam [Chanmin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin