"Ne yani tek sebebi bu mu!?! Düzgün sür şu motoru!!"
Felix ve Hyunjin bir yandan kavga ediyor, bir yandan da motorla ilerliyorlardı. Hyunjin motorun bir kolunu bırakıp Felix'in dizine vurdu.
" Dibimde bağırıp durma!!"
" Kes sesini be!!"
Hyunjin sabır çekerek ilerlemeye devam etti. Tartıştıkları konu ise hala belirsizdi. Felix Hyunjin'e dokunmamak için oturduğu yerin yanlarından tutunuyordu. Hyunjin'de bunu bozmak için gittikçe hız yapıyordu.
" Hızlanmasana düşücem salak!!"
Bu lafından sonra Hyunjin eğilerek daha çok hızlandı. Felix ona bağırıyordu ama onun umurunda bile değildi.
" Hyunj-!!!"
Tam o sırada sokaktan bi an çıkan araba ile tepe taklak olmuşlardı. Çarpma etkisiyle Hyunjin'e tutunmayan Felix öne doğru savrularak arabanın kaportasına düştü. Hyunjin ise motor ile yan sertçe yana devrilmişti.
Araç sahibi kadın arabadan büyük bir korku ile inmişti. Hyunjin o an ki şokla bir şey olmamış gibi ayağa kalktı. Her yeri acıyordu ama hala olayın farkında değildi. Felix'ten ise sadece ufak mırıltılar çıkıyordu.
" Beyfendi iyi misiniz?! Sizi fark edemedim. Çok özür dilerim, yemin ederim çok özür dilerim..."
Kadının gözleri dolmayan başlamıştı. Hyunjin ise bir Felix'e bir de kadına bakıyordu. Kadına bir şey olmamıştı. Sadece arabasında hasar vardı. Hyunjin Felix'in yanına Tam ilerleyecekken fark etti her yerinin ağrıdığını. Adımını atamadan ufak bir bağırtıyla dizlerinin üstüne çöktü.
İki genç gözlerini sımsıkı kapatıyordu. O sırada cevredekiler yardım amaçlı gelmiş, ambulansı aramışlardı. Felix'e zarar vermeden yavaşça arabanın üstünden indirip yere yatırdılar. Gencin mırıltıları ufak acı çığlıklarına dönüşmüştü. Hyunjin' in olduğu yer ise tam Felix'i görebileceği bir yerdi.
Hyunjin'in omuzlarından tutup kendine yaslayan adama sürekli sorular sordu genç.
" Ambulans gelecek mi..? O iyi olacak değil mi..?"
Hyunjin dehşete kapılmış gibiydi. Yaptığı hızdan pişmandı. Felix'in acı bağırışları her kulağına geldiğinde Hyunjin'in gözleri doluyordu. Adam genci sakinleştirmeye çalışırken ambulans geldi. Personeller onları sedyeyle alıp aynı ambulansa bindirdi.
Felix bindiği gibi ona yapılan sakinleştirici biraz genci mayıştırsada hala acı çekiyordu. Yanındaki Hyunjin ise boyunluğu umursamadan kafasını yan çevirmeye çalıştı. Yavaşça kesiklerle dolu elini Felix'in eline dokundurdu. Yavaşça kavradığında Felix gözlerini açıp ona döndü yavaşça.
Her ikisinin gözlerine sulu suluydu. Hyunjin yavaşça kurumuş dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı.
" Çok özür dilerim...Böyle olacağını bilseydim sana yemin ederim yapmazd-"
" Sakin ol...Özür dileme. Bu senin hatan değildi..."
Her ikiside birbirini bırakmadan hastaneye gittiler. Yolda Felix kendini derin bir uykuya bırakmış, Hyunjin ise bir an önce iyi olması için binlerce kes dua etmişti içinden. Bir süre sonra ise Hyunjin'de kapanan gözlerini kapatmıştı...
Felix gözlerini açtığında başında duran Jeongin ve Chan'a baktı. İlk önce bulanık gördüğü kişileri algılayamasada seslerinden kim olduklarını anlamıştı.
" Felix'de uyandı, hemşireyi çağırın!"
Jeongin'in seslenişi onu daha çok kendine getirirken yavaşça kafasını çevirip yanına baktı. Aynı odada ama farklı yataklarda olduğunu anladığı Hyunjin ona baktığını gördü. Mahçup ama mutlu görünüyordu. Hyunjin gülümsemeye çalıştı. Felix onun bu çabasına burukça tebessüm etti.
Bi zaman sonra yavaş yavaş ağrıyan yerlerini fark etti. Hemşire geldiğinde her iki gencinde yattığı yerleri hafifçe kaldırdı. Bu sayede Felix vücudunu görebildi. Kolu alçılıydı. Vücudunda kesildiğini düşündüğü yerler sargıyla sarılmıştı. Boynundaki boyunluk çıkarılmıştı.
Yanındaki Hyunjin'e döndüğünde kırığı olmadığını gördü fakat çok sayıda yarası vardı. Özellikle yüzünde dikiş izleri ve morarmış yerler vardı. Bu inceleyiş sessizliğini Han kısılmış sesiyle bozdu.
" Hangi akılla bu kadar hız yaptınız acaba, sorabilir miyim?"
Hyunjin o sırada kafasını öne doğru eğdi. Felix bunu gördüğünde konuşmaya başladı.
" Bizim suçumuz yok. Araba bi anda korna çalmadan önümüze çıktı. Fren yapacak vakit yoktu. "
Han kafasını sallamıştı. Chan yavaşça yürüyerek Han'ın oturduğu yerin yanına oturdu.
" Tamda ziyaret günüydü. Şimdi nasıl gitmeyi planlıyorsunuz Seung ve Minho'nun yanına?"
" Siz gidin, ama bizi söylemeyin. Işleri vardı dersiniz."
" Oldu, başka?! Nereye gidelim siz bu haldeyken. Biraz toparlanın bari öyle gidelim."
Yatakta uzanan iki gencin gözleri birbirini bulmuştu. Her ikiside derin bir nefes verip önlerine döndüler. Chang konuşmaya başladı.
"Ha bu arada, Hyun senin motor perte çıktı."
" Sence ben şu an motoru mu düşünüyorum?"
" Ha yani motorundan daha değerli insanlar var öyle mi?"
"Evet var!"
" Bağırma be."
Chang sırıtarak Felix'e baktı. Felix başını geriye yaslayıp gözlerini kapattı. Jeongin gelmemeye çalışarak odanın kapısına ilerledi.
" Neysee, siz güzelce dinlenin. Biz akşam yine geliriz."
Gençler odadan çıktığında ikili başbaşa kalmıştı. Hyun yavaşça yerinde doğrulup ayaklarını yataktan aşağıya sarkıttı. Felix gözlerini açıp ona baktı.
" Uyusuna, kalkma yerinden."
" Uyuyamıyorum.."
" Neden? Bak ben burdayım."
Hyun yavaşça ayağa kalkıp tutuna tutana Felix'in yatağına geldi. Kenarına oturup, gencin sağlam olan elini tuttu. Felix anlamış olacak ki ona sıcak bir gülümseme sundu.
" İyi, gel bakalım."
Felix yavaşça kollarını iki yana açtı. Hyunjin'de gülümseyerek ona dönük bir şekilde yatağın boşta kalan yerine uzandı ve Felix'in kollarının arasına girdi. Felix ona sıkıca sarıldı, başını onun başının üstüne yasladı. İki gençte gözlerini kapatarak kendilerine huzurlu bir uykuya bıraktılar...
Selam. Evet bundan sonrası geçiş bölümü. Ve şunu soyliyim max 2-3 bölüm daha ilerler. Sonrası final. Haberiniz olsun. Hatalarım varsa özür dilerim. Keyifli okumalar ❤️

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorbam [Chanmin]
Fiksi Penggemar{DÜZENLENİYOR} "Oyuncağımın izinsiz alınmasından hoşlanmam."