"Niye gelmedi lan hala bunlar?"
" Bırak eğlensinler azıcık."
" Sabah sabah mı Han??"
" Eğlenmenin zamanı olduğunu da senden duydum Minho."
"O zaman yürü tuvalete, geliyorum."
" Ya bi s-"
Minho ve Han diğerlerinin de yanında olduğunu unutarak konuşuyorlardı. Diğer gençler ise gülerek onları izliyordu. İkisinin atışmasını bölen Felix olmuştu.
" Ciddi diyorum bir şey olmuş olmasın?"
" Harbi biz en son böyle konuştuğumuzda Chan kanlar içinde yerde yatıyodu. "
Ve tabiki Jeongin durur mu? Tabiki hayır. Beynini kullanarak ortaya bir fikir attı.
" Peki hiç aramayı denediniz mi??"
" Oha dur bu niye benim aklıma gelmedi."
" Malsında ondan."
Jeongin Chang'e bakarak söylemişti. Chang ise göz devirerek Chan'ı aradı.
📞📱
"Efendim?"
- Nerdesiniz mk sizi bekliyoruz.
" Geliriz birazdan. "
- Nerdesiniz dedim, ne zaman geleceksiniz demedim?
" Seung'un evindeyiz."
-İyi peki geç kalmayın.
" Tamam tamam."
Telefon kapandığında herkes Chang'e bakıyordu. O ise nerde olduğunu söyleyip önüne döndü. Hyunjin dışında herkes telefonuyla ilgileniyordu. O ise masaya başını koyup Felix'i inceliyordu.
Felix arada bi yanlarına dönüp telefondan Han ve Minho'ya bir şey gösteriyordu. Bi anda Felix kafasını kaldırıp sınıfa baktı. O sırada kendisine bakan Hyunjin'i fark etti. Kaş göz işaretleriyle " Ne var?" yaptı. Hyunjin ise bakışlarını çekmeden "Hiç." yaptı.
(...)
" Tekrardan gelip hayatımı mahvedecekler Chan anlamıyor musun!?"
" Tamam bak bi beni dinle. Ben varken hiç bir şey yapamazlar duydun mu?"
" Chan her saniye yanımda olamazsın."
" Gerekirse olurum Seung sen bunları dert etme."
Seung salonda volta atarken Chan koltukta kollarını dizlerine dayamış bir şekilde oturuyordu.
"Hayır neden geldiler ki!? Madem beni merak ediyordunuz, neden hayatım düzene girince geldiniz!! Katiller..."
Seung'un gözünden bir damla yaş düşmüştü " Katiller." diyince. Sonrasında kendisini Chan'ın yanına bıraktı. Chan Seungmin'e döndü. Ellerini yavaşça tutup kendine çevirdi. O sırada gencin gözünden bir kaç damla daha yaş düşmüştü. Seung tekrardan konuşmaya devam etti.
" Chan çok zoruma gidiyor artık. Dayanamıyorum..."
" Şşhh, dayanıyorsun. Hatta benim karşımda şu an çok güçlü bir Seung var. Her şeye direnen, dayanabilen..."
Chan yavaşça Seung'un kafasından tutup omzuna yasladı ve ona sarıldı. Seung ise kafasını omzuna yasladığı gibi ağlamaya devam etti. Bir yandan sarıldı, bir yandan ağladı. Yaklaşık 5-10 dakika sonra tamamen sakinleştiğinde ayrıldılar. Chan biraz daha Seung'un yüzünü inceledi. Gözleri dudaklarını bulunca Seung fırsattan ziyade kafasını hemen yana eğerek Chan'ın dudağına yaklaştı. Chan ise yavaşça gözlerini kapatıp ona doğru yaklaştı. Ortada buluşup derin bir öpücük başlattılar.
Chan hiç üzülmedi mi veya sinirlenmedi mi, ne bu sakinlik? Sormayın böyle şeyler. Ailesinin katili ile yüz yüze geleceği zamanı hep hayal ederdi. Gerçekten de oldu. Fakat bunu sevdiği kişinin önünde sergileyemezdi. Onlarla konuşmazdı. Hala intikam istiyordu ama bu seferin gerçek suçlulardan...
Selam. Evet sabah sabah bölüm attığımı sorgulamayın. Sırf yetişsin diye çok saçma vakitlerde atabilirim. Şunu tekrardan söylemek istiyorum. Bu kitap angst değil. Öyle gibi olucak ama U dönüşü gibi bir şeyler olacak. Hatalarim varsa özür dilerim. Keyifli okumalar❤️

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorbam [Chanmin]
Hayran Kurgu{DÜZENLENİYOR} "Oyuncağımın izinsiz alınmasından hoşlanmam."