1.6!

4.3K 405 155
                                    

Chan

Gözlerimi çalan alarmla açtım. Ahh belim... Koltuğun üstünde uyuya kalmışım. Etrafıma baktığımda diğerlerini gördüm. Dün fazla uzun bir geceydi. Fazlasıyla eğlenip, içip, sohbet ettik. Ama şimdi okul vaktiydi. Fazla dikkat çekmemek için okula gitmek zorundaydık. Diğerlerini dürterek kaldırdım.

" Kanka biz bence kendi evlerimize dağılalım. Bir duş falan alalım. Kokuyoruz dünden."

" Gelin burda girin nolacak sanki."

" Kıyafetler evde kanka. Eskileri giyersek duşun ne anlamı var manyak."

" Eh iyi peki. Çabuk hazırlanın okulda buluşuruz."

" Tamam tamam buluşuruz."

Gençleri yolculadıktan sonra salona tekrardan göz gezdirdim. Devrilen şişeler, dağılan yastıklar, oyun konsolları. Sonra toplarım bahanesiyle banyoya ilerledim. Girip hızlı bir duş aldım. Giyindiğimde Seungmin'in kapısının önüne geldim. Anahtarla açtığımda yerde bağlı ve kanlı bir şekilde yattığını gördüm.

Çok masum uyuyordu. Hayır hayır o masum değil Chan kendine gel. Odaya girip kapıyı kapattığımda yanına eğildim. Bi süre onu izledim. Sonrasında onu yavaşça sarsarak uyanmasını sağladım.

3. Kişi ağzından

Seung yavaşça gözlerini araladığında karşısında ona bakan bir Chan gördü. İlk başta irkilip çekilmeye çalışsada Chan onu kolundan tutmuştu. Yavaşça onu ayağa kaldırdı. Seung ise ufak ufak inliyordu. Çünkü hem sırtı acıyor hemde yerde sürekli aynı pozisyonda yattığı için her yeri tutulmuştu.

Chan tekrardan yüz üstü yatağa yatırdı ve ellerini açtı. Seung direk gerinerek doğrulmaya çalıştı. Chan ise omuzlarından yatağa tekrardan bastırdı.

" Burda bekle geliyorum."

Seung kafasını salladığında Chan odadan çıktı. Yavaşça yatağında doğrulup yere baktı. Kanlar vardı. Kendi kanı. Sırtı hala acıyordu. O sırada odaya elinde bir kaç malzemeyle Chan girdi. Kaş göz işaretiyle uzanmasını gösterdi.

Seung tekrardan uzandığında Chan yanına oturdu. Elindeki alkollü bezle yavaş yavaş kanları ve yaraları temizlemeye başladı. Her sürdüğünde Seung ufak acı çığlıkları atıyordu.

Chan temizlediğinde sargı bezlerini yavaş yavaş yaralara yapıştırdı. İşini bitirdiğinde içerden getirdiği bezle kanın sıçradığı her yeri sildi. Chan yerden doğrulduğunda Seung'da yataktan kalktı ve Chan'ın yanında durdu. İlk önce Chan anlamadı.

" Okul kıyafetlerim hep yırtıldı. Ben nasıl gidicem?"

" Gideceğini kim söyledi?"

" Hayır, ama neden?"

Chan derin bir nefes alıp Seung'a tekrardan baktı.

" Gitmiyorsun dedim ve bitt-"

" Chan lütfen yapma böyle. Yalvarı-"

" SANA GITMIYORSUN DEDIM. DAHA NEYINI ANLAMAK ISTEMIYORSUN!"

Seung korkarak geriye çekildi. Chan ise sinirle odadan çıktı ve kapıyı kilitledi. Seung olduğu yere çökerek sessizce ağlamaya başladı. Chan hızlıca çantasını alıp evden çıktı. Evet biraz geç kalmıştı ama yetişebilirdi.

Evin dışındaki motoruna bindi ve hızlıca gitmeye başladı. Okula vardığında diğer gençlerin onu beklediğini gördü. İndiğinde okulun içine girdiler. Sıralarına oturduklarında aklına Seung'un telefonu yanında olduğu geldi.

Telefonu çıkarıp kurcalamaya başladı. Bir sürü yanlız çekilen fotoğraf, müzik ss'leri, arkadaşlarıyla bir kaç resim... Chan bunları incelerken yüzünde ufak bir gülümseme oluştuğunu bile fark etmedi. Hyun yanına doğru döndüğünde Chan'ı fark etti.

" Pişt neye sırıtıyon?"

Chan panik yaparak telefonu kapadı ve çantasına koydu.

" Yok bişey ne olacak Allah Allah."

Hyunjin çok zorlamadı ve önüne döndü. Chan ise boş boş düşünmeye başlamıştı.

Acaba aşkının üstüne örttüğü örtü çok mu tozlandı? Belkide çekip atması gerekiyordur ama her böyle düşündüğünde aklına verdiği söz geliyordu. Kararsızlıkla düşünürken derse hocanın geldiğini bile fark etmedi. Kafasını sıraya koyup düşüncelerinin arasından sıyrılıp uyumaya çalıştı...

Zorbam [Chanmin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin