8. YALANCI ÖPÜCÜK

391 29 11
                                    

KAMERA

deftones - change

( oy verip yorum yapmayı unutmayınn )

8. YALANCI ÖPÜCÜK

Yağmurun hücum ettiği, sokak lambalarının yer yer aydınlattığı gri sokaktaydım. Evlerin ışıkları sokağa yansıyordu. Arabalar ahenkle caddeden geçiyordu. Caddede yürüyenler yağmurun hücum ettiği bu sokaktan hızlıca ayrılmanın yollarını arıyordu. Bir kısmı umursamazca yürümeye devam ediyordu. Saatler akşamı göstermesine rağmen sokakta hatırı sayılır insan vardı. Bazı insanlar için gün, akşamları başlardı.

Birkaç siyah kedi gördüm sokakta ilerleyen. Bu sokakta çok fazla kedi vardı. Beni severlerdi. Yine bir siyah kediyi gördüğümde, kendime engel olamadım. Olduğum yere yavaşça çöküp, tüylerinde parmaklarımı gezdirdim. Ufak bir mırıltı çıkardı. Ama benden kaçmadı. Tekrar ayağa kalktım.

Sokak yavaş yavaş boşalıyordu artık. Üzerimdeki siyah yağmurluğa daha çok sarıldım. Gözlerim ayaklarımdaki deri botlara ve siyah taytıma kaydı. Tekrar önüme döndüm. Kulaklarıma eşlik eden ufak bir müzik ve onun melodisi gibi hissettiren yağmurun sesi bana huzuru verdi. Havadaki yoğun kasvete rağmen rahat hissediyordum. Yağmurlu havalar, güneşli günlere göre daha tanıdık hissettiriyordu. Duygularımın gökyüzünde yer etmesi gibi. Tarif edemeyeceğim türden etkileyiciydi.

Bir şimşek çaktı gökyüzünde. Yoğun bir ses yayıldı artık sadece tek tük insanların geçtiği caddeye. Gök duygularıma bir tercuman gibi gürledi. Yağmur hızını arttırdı. Soğuk havaya maruz kalmış ellerimi cebime yerleştirdim. Duruşumu düzelttim, yürümeye devam ettim. Bu sefer kalabalık yoktu, ama ben yalnız değildim.

Çünkü yağmur varsa, onlarda vardı.

Mektuplar Nehir'in hissettiklerine açılan bir kapıydı. Yaşadığı korkunç birkaç günü anlatmıştı. Benden yalvararak yardım istemişti. Ancak bunu haykırsada, bana fısıltısı bile gelmemişti. Açtığı kapılar, benim kabuk bağlamış yaralarımı tekrar kanatıyordu. Ne zaman ilerlediğimi hissetsem bir şekilde başa dönüyordum. Tarih kendini tekrar etmekten hiç geri durmuyordu ve bu beni mahfetmeye devam ediyordu. Hislerimi tanımlayamıyordum artık. Kendimden ve ruhumdan bir hayli uzaktaydım. Gölgem bile düşmüyordu kimsenin üzerine.

Her gün içimdeki geçmeyen yarayla uyuyor, uyandığımda geçmesini umuyordum.

Geçmiyordu.

Geçmeyen bir yara, kabul bile bağlamaz.

Geceyi sabah eden sanrılar, karanlık geceler, kâbuslar ve daha niceleri. Uyuduğum birkaç saatlik uyku bile haram oluyordu. Yine de düşmemeliydim çünkü yapmak istediklerim vardı. Kendim için değil, gencecik yaşında toprağın altına girmiş her kız için.

Sadece Kayra, Ceren ve Nehir değildi. Hedefleri ve hayalleri elinden alınan her genç kız içindi çabamız. Korktuğu için anlatamayan, geceleri korkudan sokağa çıkamayan, boş otobüslere binemeyen, anahtarları sadece evin kapısını açmak için kullanmayan, her gün biraz daha ölmeyi dileyen her kız içindi çabam.

En azından onlar yaşamalıydı. Korkmadan, çekinmeden, özgürce.

Özgürlük içindi tüm çabam. Sadece benim değil, bu ülkede tüm kadınlar ve kız çocuklarının özgürlüğü içindi. Son nefesime dek tek çabam bu olacaktı. Kendime olan yeminimdi bu.

KAMERA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin