11. SIRT SIRTA

367 28 13
                                    

KAMERA

model - mey

( oy verip yorum yapmayı unutmayınn )

“Parmaklarımda silaha ihtiyaç
yok, sırtın bana yaslıysa.”

11. SIRT SIRTA

Bana göre güven, bir insana sırtını rahat bir şekilde yaslayabilmekti.

Çünkü bilirdin, güvendiğin insan seni sırtından vurmazdı. Sırtını sana yaslardı. Güven bu demekti. Güç güvenden gelirdi. Bir ilişkinin temelinde güven yoksa hep eksikti. Çünkü sırtını bile yaslayamayacaksan ona, ne anlamı kalırdı ki?

Aynada biraz daha oyalandım kendime bakmaya devam ederek. Zaman geçiyordu. Üzerime giydiğim, Arden'in aldığı siyah elbise tam benim bedenime göreydi. Nasıl tam bu kadar üzerime olmuştu bilmiyordum ama sevmedim desem büyük yalancı olurdum. Kesinlikle müthiş bir elbiseydi.

Lena çoktan gitmişti ve ben evde yalnızdım. Sonunda benimde çıkma vaktim geldiğinde evden çıktım. Korhan'a verdiğim adrese doğru yürüdüm ve beklemeye başladım. Yaklaşık yarım saattir ortalarda yoktu ve ses seda çıkmıyordu. Bu çocuk hangi cehenneme girmişti?

Sıkıntılı nefesler vererek beklemeye koyuldum. Dakikalar birbirini kovalarken, duyduğum araba sesiyle hızlıca gözlerim yola çevrildi. Ancak gördüğüm tanıdık araba, kaşlarımı çatmama neden oldu. Çünkü bu araba Korhan'ın değil, Arden'in arabasıydı.

Arden arabanın kapısını açıp, dışarıya çıktığında zaman bizim için yavaşlamış gibiydi. Gökyüzündeki karanlığa eş değer bir takım elbise vardı üzerinde. Karanlığın tonunda siyah dalgalı saçları düzenliydi. Ve tüm karanlığa zıt koyu yeşil gözleri benim gözlerime bakıyordu. O haklıydı. Toplayamadığım kafam şimdiden daha çok karışmaya başlıyordu. Yavaş adımlarla yanıma geldi. Ona bakabilmek için çenemi kaldırdım.

“Senin ne işin var burada?”dedim yutkunarak. Dudağının kenarı kıvrıldı.

“Seni almaya geldim.” Derin bir nefes verdim. Ardından yapay bir şekilde güldüm.

“Ama Korhan-”

“Sikeceğim Korhan'ı Hazal,”dedi bir anda. Anlık tepkisi beni bozguna uğrattı. “Cehennemin dibine gömdüm geldim. Oldu mu?” Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

“Pekala, beyefendi sinirli,”dedim geçen gün bana dediğini tekrar ederek ve elleri mi kaldırarak. Bu onun keyfini yerine getirdi. Ardından uzanıp arabanın kapısını açtı.

“Geç bakalım Hazal Soyhan.” Bu gece o bir başkomiser değildi, ben bir komiser değildim. Biz rollerine bürünmüş iki sevgiliydik ama rollerin dışına çıkmaya başlıyorduk, görebiliyordum.

Hissedebiliyordum.

“Bu arada,”dedi tam arabaya binecekken. Kulağıma eğildi, fısıltısı kulağıma ulaştı. “Elbise yakışmış.”

Eğildiği an kokusu yine burnuma doldu. Anlık duraksadım. Yutkunduğumda kendimi hızlıca arabanın içine attım.

Arabayı çalıştırdığında, ezbere bildiği bir yola sürüyor gibiydi. Bir kere bile telefonu açıp bakmamıştı. Normalde asla konuşurken utandığım ya da çekindiğim biri değildi ama şuan konuşmaya bile o kadar çekiniyordum ki, bu halime ben bile alışık değildim. Her şey tuhaf geliyordu. Aklımda sorular dolanıyordu. Ve hiçbirinin cevabı yoktu.

KAMERA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin