"Keşke o sen olmasaydın,
Olsan da bu kadar acıtmasaydın.
Kanıma girip beni boyamasaydın,
Gönlüme girip beni boğmasaydın."BÖLÜM 1 : HER ŞEY BÖYLE BAŞLADI
"Lütfen İlay, sadece kırk beş dakika! Kırk beş! Yapabilirsin, benim için yapabilirsin. Şirket için ben ve Serhat ne emekler verdik biliyorsun. Geri çevirme isteğimi. Gelen misafirleri ağırlayacaksın sadece, bu kadar basit ablacığım! N'olur!"dedi ve ellerimi tutup tatlı bir şekilde güldü. "Abla ama..."
"Sus İlay!"dedi sert bir sesle. "Biliyorum gerildiğini insanların yanında, hatta erkeklerin yanında. Seni anlıyorum ablacığım. Ama lütfen, sadece bir kerelik ya bir kerelik! Vallahi billahi bir şey istemeyeceğim senden! Sahra'yı okuldan almanı istemeyeceğim, yemek yapmanı, evi temizlemeni de istemeyeceğim bir daha! Vallahi söz! Ne istersen yapacağım bak, hele bi' evet de! Ablan için hı? Yaparsın be gülüm?"yüzüne gergince bakarken boş bulunup güldüm söylediklerine. "Çarpılacaksın abla. Sahra'yı okuldan almamı da, yemek yapmamı da, evi temizlememi de hep isteyeceksin. Vallahi deme bari!"
"Ay aman of! Tövbe Ya Rabbim! Ölürsün değil mi isteğimi yapsan?"
"Tamam abla, tamam. Sus. Yapacağım. Sadece kırk beş dakika."dedim bastırarak. Sevinçle ellerini çırptı. "Ay valla şu cropun içinde de bunaldım. Dur üstüme bir şey giyinip geliyorum! Sana adamları anlatacağım!"koşarak odasına gitti.
Ablam, eniştem ve yeğenim ile yaşıyordum. Annem ve babam üç yıl önce ölmüşlerdi. Yurt dışına gittikten hemen sonra araba ile çarpışmışlardı. Onların bedenini hiç bilmediğim ülkeden topladım...Hem de öle öle. Oysa onlarla Rusya'ya gitmem için o kadar ısrar etmişlerdi ki...Onlarla gitseydim ben de onlarla ölürdüm belki. Böyle acı çekmezdim yapayalnız.
Ablam Hilal ve ben aynı ailede büyüsek de hep ayrı iki karakter olarak yetiştik. Ben hep içime kapanan, sessiz, sakin, kitaplarla anlaşan, müziklerle dertleşen biriydim. Tek dostum annemdi, ve kitaplarım. Ablam ise hep sosyal bir çocuk ve genç kız oldu. Etrafında popülerdi. Çok güzel piyano çalar, çok güzel resim yapardı. Benim ise ergenlik çağına girdiğimde dilden yana yeteneğim ve ilgim ortaya çıkmıştı. Babam beni hevesle İngilizce, Arapça ve Rusça kurslarına gönderdi. Liseyi ve üniversiteyi dil bölümü üzerine okudum. Büyürken de hep etrafıma karşı mesafeli oldum. Ailemden başka kimseyle yakın olamadım. Belki de bu yüzden, hep yalnızdım.
Ama Allah vardı. İyi ki de vardı. Hep vardı. Ailem çok dindar olmasa da bizi Allah korkusuyla, Peygamberimizin sünnetleriyle, öğütleriyle büyüttü. Küçükken bizi Kur'an kurslarına gönderdi, on beş yaşımıza kadar dini eğitimlerimizi almamızı sağladı. On altı yaşıma geldiğimde tesettüre girmek istediğimi söylediğimde şaşırmışlardı, çünkü ablamdan farklıydım. Akrabalarımdan, teyzelerimden ve halalarımdan farklıydım. Ama çok sevindiler. Benden sonra annem de tesettüre girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOR'A (+21)
General FictionHırvat Hristiyan iş adamı Zora Lovric, Türkiye'deki iş yemeğinde gördüğü Müslüman İlay Arslanlı'ya kafayı takıp onu ülkesine götürmek ister. "Bırak beni! Bırak beni!"diye bağırdım art arda. Canımı acıtıyordu. "Bırak!"gözlerime sinirle bakıyordu. Y...