...
"İçime boşalma demiştim,"dedim yorgunca. "Sana aldığım hapları içersen bir şey olmaz."dedi ve alnıma öpücük kondurdu. Gülümsedim. Terli göğsüne sokuldum ve saçlarımı öptü.
"Rusça konuşsana, çok güzel konuşuyorsun."dedim kafamı kaldırıp suratına bakarken. Yüzünde en güzel bahçelerdeki çiçeklerden daha güzel bir gülümseme oluştu. Bir insanın gülüşü, bu kadar huzur verir miydi? Bu kadar güzel olabilir miydi? Bir insanın gülüşünün sesi bu kadar içine işler miydi insanın?
Güzel gülüşünün tınısını işittim. Ona hayran hayran bakarken sol eli omzumu okşadı yavaşça. "Moya krasivaya zhenshchina."söyledikleri zihnimde çağrışımlar yapar gibi olsa da çıkaramıyordum. "Ne dedin?"dedim heyecanla.
"Benim güzel kadınım dedim,"dedi ve burnunu burnuma sürttü. Kıkırdadım. "Güzel miyim?"
"Çok güzelsin."dedi hayranca gözlerime bakarken. İçi gider gibi bakıyordu. "Zora, ben Rusça biliyor muydum?"kaşlarını çattı birden. "Hayır, niçin?"
"Çok tanıdık geliyor bu dil."
"Rusça bilmiyordun İlay. Duş alalım mı güzelim?"
"Olur, ama ben çok yoruldum."dedim ve başımı göğsüne yasladım. "Benim senden başka kimsem yok. Annem ve babam...Onlar öbür dünyada. Ablam...Onunla yabancı gibiyiz sanki, hem başka bir ülkede, uzakta. Allah seni karşıma çıkarmış, yalnz kalmayayım diye. Sen benim ailemsin Zora. Kocamsın, sevdiğimsin, aşkımsın. Seni çok seviyorum."bugün mutluydum ve mutluluğumu ona da yansıtacak, bulaştıracaktım. Dudaklarına hızla bir buse kondurdum. Söylediklerim onu çok duygulandırmışa benziyordu.
"Benim de senden başka kimsem yok, bunu unutma. Seni çok seviyorum. Bunu asla unutma, tamam mı?"tane tane söylediği kelimeleri zihnime kazıdım. Kafam salladım. Yanaklarımı elleri arasına alıp dudaklarımı öptü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOR'A (+21)
Fiksi UmumHırvat Hristiyan iş adamı Zora Lovric, Türkiye'deki iş yemeğinde gördüğü Müslüman İlay Arslanlı'ya kafayı takıp onu ülkesine götürmek ister. "Bırak beni! Bırak beni!"diye bağırdım art arda. Canımı acıtıyordu. "Bırak!"gözlerime sinirle bakıyordu. Y...