"Hyungie..."
Jungkook tatlı bir şekilde bana seslenirken gözlerimi okuyor olduğum kitaptan kaldırdım ve ona baktım. Hyung demesini istediğimden beri tatlı bir şekilde bana yaklaşarak sesleniyordu ve yüreğimle alay ettiğini hissediyordum. "Bebeğim." diye fısıldadım, ona böyle seslenmemin hoşuna gittiğini biliyordum. Kitabımı kenara çekti, masama oturdu ve ayaklarını sallamaya başladı. "Taehyung ders çalışmayı bırak ve benimle ilgilen." dedi Jungkook, sevimli bir şekilde konuşuyor olması hoşuma gidiyordu. Jungkook o gün gördüğüm çocuktan tamamen farklıydı, sevimli yönünü bana göstermekten çekinmiyordu.
Ders çalışmam gerektiğini biliyordum. Kendi düzenime aykırı davranıyordum. Uzun zamandır masanın başına oturmamış, kitaplarıma gömülerek ders çalışmamıştım. Kendimi tuhaf ve geri kalmış hissediyordum. Seneye üniversite sınavına girecek biri olmaktan uzak bir izlenim veriyordum. Ailem bu hâlimi normal karşılıyor, tek kelime etmiyorlardı. Zamanımın çoğunu Jungkook ya da Jimin ile geçirmem konusunda tek bir gün şikayetlerini duymamıştım. "Bebeğim, ders çalışmam gerek. İlk dönem yeterince düşük not aldım, devam etmesini istemiyorum." dedim, dudaklarını büzerek masamdan indi ve kendi sandalyesine oturdu.
Ona bakmak istiyordum ama yapamıyordum, Jungkook başını ceketinin üzerine koymuş yatıyordu. Sandalyemi ona doğru çevirdim. Elimi saçına uzattım ve yumuşak tutamları okşadım. "Bebeğim. İyi misin?" diye sordum, başını bana doğru çevirdi. "Benimle ilgilenmediğin için biraz üzüldüm, dersine bak sen." dedi, aklımın onda kalarak ders çalışabileceğimi inandığını sanmıyordum. "Sen böyle yaparsan ben dayanamam. Ders çalışmam gerekiyor, iyi olmalıyım biliyorsun. Ben derslerimin kötü olmasına alışkın değilim." dedim, kısa bir süre gözlerini kapatıp açtı. "Taehyung ben tüm ilgin bende olsun istiyorum. Biliyorum, her zaman benim ilgin benim üzerimde olamaz ama elimde değil işte, dayanamıyorum." dedi Jungkook, saçlarını okşamaya devam ederken gülümsedi.
"Jungkook-ah, tüm ilgim senin üzerinde olabilir. Senden başkasını düşünmüyorum, istemiyorum, sadece seni seviyorum. Ders çalışmam gerekebilir, arkadaşlarımla olmam gerekebilir. Tüm bunlar seni ilgisiz bıraktığım anlamına gelmez."
Ona olan sevgimin yüceliğini hissetsin istiyordum. Her an onun yanında olmuyor olmamın onunla ilgilenmediğim anlamına gelmesini istemiyordum. "Çocuk gibi davranıyorum değil mi?" diye sordu, gülmeden edemedim. "Çocuğuz zaten, Jungkook. Sorun değil, sadece mutlu ol istiyorum." dedim, saçlarındaki elimi tuttu ve dudaklarına götürerek öptü. "Taehyung, seni çok seviyorum. Üzgünüm, dersini çalış sen. Ben de uyuyacağım zaten." dedi Jungkook, ona dikkatli bir şekilde baktım. Bana eliyle gitmemi işaret ettiğinde saçlarını öpüp uzaklaştım.
Ders kitabındaki bir noktaya takılı kalmıştım ki yanağımda hissettiğim dudaklarla irkildim. "Ekmek yanaklı arkadaşım benim." dedi Jimin, iki eliyle yanaklarımı sıkıyordu şimdi. "Ya Jimin!" diye itiraz etmek istesem de beni rahat bırakmıyordu. "Seni çok seviyorum ya! Çok tatlısın, dünyanın en sevimli insanısın!" diye şakırken Jungkook bize bakıyordu. "Jiminssi, sevgilimden uzak dur." Jungkook'a dil çıkardı. "Benim en yakın arkadaşım o! Karışma bebeğim, o benim!" derken atışmaları öğretmen sınıfa girene kadar devam etti. Onları izlemek çok eğlenceliydi. Jimin kendi sandalyesine geçerken bir kez daha Jungkook'un bizi ayırdığına dair söyleniyordu.