16' Bir aşk masalı içinde yüzerken

1.4K 169 12
                                    

bts, butterfly

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bts, butterfly

Gün ışıkları otobüs camından içeri vuruyordu. Jungkook başını omzuma yaslamış, elindeki telefondan yeni bir şarkı seçmeye çabalıyordu bize. Kulaklığın bir ucu ondaydı, diğer ucu bendeydi. Ellerimiz birbirine kenetli, öylece duruyorduk. "Bizi anlatan bir şarkı arıyorum ama bulamıyorum." derken çok tatlı görünüyordu, saçlarını öptüm. Telefonu elinden aldım. Ne zaman dinlesem Jungkook'un yüreğimde kanat çarptığı şarkıyı açtım.

"El ele tutuştuğumuz an neresi olursa olsun, sadece yan yana olmamız bile beni ağlatıyor."*

Jungkook'a baktım, yüzüne gün ışığı vururken çok güzel görünüyordu. Teni elmas parçalarıyla kaplıydı sanki, gün ışığı vurdukça parlıyordu. Parmaklarımızı birbirine kenetledim, başımı ona yasladım. "Şu anda yılın ilk kar çiçeklerini izlerken, paylaştığımız bu anda, sana her şeyimi göstermek istiyorum." Jungkook en derin duygularımı, düşüncelerimi bilmesini istediğim o kişiydi. Benim tüm zayıflıklarımı bilebilirdi, onlara kalkan olacağına emindim. Birine böylesine güveniyor olmak tuhaf geliyordu hâlâ. İçimdeki bu hislerle başa çıkmak zor geliyordu. "Yüreğimden haberin var mı?" Jungkook oradaki hislerin gerçekliğiyle yüzleşebilirse güçlü kalır mıydı?

Biraz daha yaklaştı bana, kokusu içimi mest ediyordu. Başparmağım elinin üzerinde gezindi. "Sanki senin yanında olursam, görevim ne olursa olsun yapabilirmişim gibi geliyor." Jungkook beni güçlü yapıyordu. O yanımda olduğu sürece ben iyi olacak, her adımımı sağlam atacaktım. Onun hisleri beni hem güçsüz düşürürken, hem de dünyanın en güçlü insanı hissettiriyordu. O benim tılsımımdı. Avuçlarımın içine aldığım, kaybetmeye korktuğum, beni ayakta tutan yegane şeydi. Ona söylemekten korktuklarım vardı. Jeon Jungkook hayatıma girmemiş olmasaydı on sekiz yaşımın günlerini görebilir miydim, bilmiyordum. Aklım da, kalbim de genç yaşlarına rağmen yorgunluktan dünyadan el ayak çekiyorlardı.

"Bugünden sonra bile aşkımızın sonsuza dek sürmesi için dua edeceğim."

Bir histi bu yüreğimi belleyen, Jungkook son ana kadar yanımda olacak, elimi tutacaktı. Parmaklarımız birbirine kenetli, başlarımız birbirine yaslı, yüreklerimiz birbirine duydukları sevgi ile aynı anda atacaktı. Şu an olduğumuz bu an, sonsuzluğun içine hapsolacaktı. "Şans eseri nerede olduğunu bilseydim, kış gökyüzünde bir yıldız olup senin için parlardım." Sevgim için her şeyi yapabilecek olmak beni korkutuyordu bazen. Gözlerimin içine baksa, onun için ölmemi istese yapardım. Bir saniye için bile düşünmeyeceğimi biliyordum. "Teks istediğim senin yanında, seninle birlikte olmak." Jungkook gün ışığından rahatsız olarak gözlerini kapatmıştı. "Üzerimize tamamen yağan ve bu yolu dolduran kar çiçeklerinin içinde..." Şarkı sona ererken Jungkook bana baktı, gözleri çok güzeldi. "Çok güzel şarkıymış, beni mutlu etti." dedi, dudakları yanağıma değdi.

Otobüs vapur iskelesinin yakında bulunan durakta durdu, Jungkook bir an olsun elimi bırakmadı inerken. "Seninle iki gün bile geçirecek olsak yeter bana. Taehyung, ben galiba sana çok aşığım." Jungkook gülerek konuşurken dudaklarımı onun dudaklarına değdirmeden edemedim. Gülüşü büyüdü, bir kez daha öpme isteği oluştu içimde. "Ben de sana aşığım, sevgilim." Vapurun kıç kısmında bulunan ahşap banklara oturduk beraber. Adaya yolculuk üç saat sürecekti. "Sana birkaç üzücü bir şey anlatayım mı?" diye sordu Jungkook, vapur yavaş bir şekilde doluyordu. Bu adaya gezinti için giden çok fazla insan olmadığını duymuştum.

pervasız serenad' taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin