12' Soğuk sulara dalmak

2.4K 333 35
                                    

-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-

Jeon Jungkook'a aşıktım.

Bu gerçek birkaç gündür tamamen ruhumu ve belleğimi sarmış, beni kendine esir etmişti. Sınavlar bir bir gelip geçerken onunla geçirmek istediğim anların kısalığı beni boğuyordu. Son sınav için coğrafya kâğıdını kontrol ederken iyi hissediyordum. Bu sınav sona erecek, Jungkook ile istediğim kadar zaman geçirebilecektim. "Herkesin hazır mı?" diye sordu Bay Kang, ellerini arkaya atmış, dik bakışlarını üzerimize gönderiyordu. Kalemi elimden bırakarak arkaya yaslandım, sınıftam birkaç uğultu birkaç dakika daha zaman istedi. Gözlerim tamamen sınav kâğıdına odaklanmış olan Jungkook'un üzerindeydi, bir eli kalemi sıkıca tutuyor, gözleri hızla dolanıyordu. Sevimliydi, ne yapsa güzellik buluyordum ve Jimin bazen kafayı yemiş gibi davrandığımı söylüyordu.

Bay Kang daha fazla zaman olmadığını, kâğıtları arkadan öne doğru göndermemizi söyledi. Jimin arkaya dönerek gelecek kâğıtları bekledi, benim kağıdımı da üste koyarak önde oturan kıza uzattı. Sınıfımda olan kişilerle bir ilgim yoktu, birkaç isim dışında kimseyi tanımıyorum. Jimin, onun arkadaş grubu ve Jungkook yetiyordu bana. Başka kimseye ihtiyaç duymuyordum. "Çıkabilirsiniz." Bay Kang tüm kağıtları bir araya getirdi, birkaç kişi hızla kalkarak kapıya ilerledi. Kısa teneffüs boyunca yapacak işim yoktu, biraz dinlenmek ve son sınav olduğu gerçeğinin tadını çıkarmak istiyordum. "Ben Yoongi'min yanına gidiyorum." dedi Jimin, ceketini sandalyenin üzerine bıraktı ve benden uzaklaştı.

Jungkook çantasının içinden bir şey arıyordu, yerimden kalkarak onun sırasına ilerledim. Ellerim beyaz boynuna dolandı, başını kaldırarak bana baktı. "Senin için kek getirmiştim ama bulamıyorum." dedi, siyah saçlarını öptüm, önemli olmadığını söyledim. Belki çantaya atmayı unutmuştu. "Bilmiyorum, bulamadım." dedi pes ederek, bana döndü ve başını karnıma yasladı. "Çok uykum var, seni izlemekten uyuyamıyorum ve uykusuz kalıyorum." Jungkook'un söylenmeleri beni güldürüyordu, onun saçlarını severken kollarını daha sıkı doladı belime. "Okulda uyumak yerine geceleri uyumaya ne dersin?" diye sordum ona, başını karnımdan çekerek aşağıdan gözlerime baktı. "Oyunlarımı kim oynayacak o zaman? Ben oyunlarımdan vazgeçemem, uykusuz kalırım daha iyi." Jungkook'un oyun sever yanının kötü bir yanı buydu, her gece belli bir süre oyun oynamazsa kendini kötü hissedeceği bir düzen kurmuştu ve bilincini de buna ikna etmişti.

"Oyun oynamak yerine benimle konuşmaya ne dersin? Belki sana görüntülü konuşmada piyano bile çalarım."

Jungkook yüzüme bakmaya devam ederken düşünüyordu, oyunları mı daha önemliydi yoksa benim ona piyano çalmam mı? "Sen çok kötü bir sevgilisin, beni oyunlarımdan ayırmak için gönderilen bir projesin, değil mi?" Jungkook'un sözleri kahkaha atmama sebep oldu, dudaklarını büzmüş bakmaya devam ederken çok sevimli görünüyordu. Ona sarılmak, elini tutmaktan öteye gitmemiştim ama onu bana böyle bakarken öpmek istiyordum. Sınıfta birkaç kişi vardı, herkes kendi halinde olsa da doğru zaman olmadığını biliyordum. Dudaklarını öpmek istiyor olsam da kendimi telkin ederek alnını öptüm. "Oyunlardan daha kaliteli zaman geçirmeni istiyorum ve uykunu düzgün almanı, seni yorgun görmek beni üzüyor." dedim, saçlarını düzeltirken suskun kaldı. "Beni de seni yorgun görmek üzüyor, dikkat edeceğim ama söz veremiyorum, beni huzursuz hissettiriyor." Onun alnını bir kez daha öptüm, onu anlıyordum. Zihnine yerleşenleri değiştirmek, yok etmek çok zordu ama bunu yapabilecek kadar güçlüydü Jungkook, biliyordum.

pervasız serenad' taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin