0.1

12K 311 20
                                    

***

~AMY'NİN AĞZINDAN~

Kafeteryada oturduğumuz sürenin hemen hemen tamamında yeni gelen dans hocasını övmüştüm. Genellikle ya kızların yüzüne ya da tavana bakıyordum. Konuşmanın sonlarına doğru kafamı Eric'in olduğu tarafa çevirdim. Bana gözlerini kısarak sinirli bir şekilde baktığını fark ettim. GAliba dans hocamızı överken biraz, abartmışım... Aman ne güzel. Nasıl mutluyum. Çok iyi bok yedim ben ya. Hayır ne halt varda oturdum sevgilimin yanında yakışıklı adam övüyorsam?
Konuyu anında kapattım ve dersim başlamak üzere bahanesini öne sürerek oradan ayrılmaya çalıştım. Çalıştım, çünkü ayrılamadım. Eve her zamanki gibi yine burnunu soktu ve her şeyi iyice boka sürdü.
"Senin dersin 11.30'da değil miydi Amy?"
Beni kandırıyor falan olmalısın. Tamam biliyorum gevezesin falan ama çeneni tutmayı öğren artık. Kız resmen beni ifşa etti! Ben burada sevgilimle kavga etmeyeyim diye bir yerlerimi yırtıyorum; o ise batmış olan beni daha derine itiyor.
"Evet, öyleydi... Ama ders saati erkene alınmış. O yüzden gideyim. İlk dersime geç kalmayayım şimdi." sıvadım şuan.
Yüzüme yerleştirdiğim büyük gülümsemeyle masadan kalkmıştım ki bir şey unuttuğumu fark edip arkamı döndüm. Eric'in dudaklarından masum bir öpücük almak için yaklaştım ve tam öpecekken kafasını çevirmesiyle bir an afalladım. Fakat hemen toparlayıp yanağını öptüm. Masadakilerin gülmemek için kendilerini tuttuklarını anlayabiliyodum. Çünkü eğer gülecek olurlarsa o an ki sinirimle hepsini öldürebilirdim. Yüzümdeki gülümsemeyi düşürmemeye çalışarak oradan ayrıldım.

***

"Ciddiyim Deni! Bu kıza birinin çenesini tutmayı öğretmesi lazım."
"Evet, farkındayım tatlım ama ağzından kaçırmış. O da sen gidince toparlamaya çalıştı zaten." dedikten sonra bir şeyler mırıldandı ama anlamadım. Merakta etmiyorum. Aslında ediyorum ama bir de Deni'nin nazıyla uğraşmak istemiyorum. Sonuçta söyle dediğim anda anlatmayacak.
"Beni resmen ifşa etti Deni. Eğer Eric ile aramız bozulursa arkadaş falan dinlemem yolarım o kızı!"
"Amy. Canım arkadaşım sanki Eve böyle olsun ister miydi?"
"Daisy. Canım arkadaşım. Bana onu savunma. Bu sadece beni daha fazla sinirlendiriyor." Dedim onun dediklerini ve ses tonunu taklit ederek.
"Neyse. Benim derse gitmem gerekiyor kızlar. Kendinize iyi bakın."

***

~DENI'NİN AĞZINDAN~

Kızalrın yanından ayrıldıktan sonra rotamı sınıfa çevirdim. Dersimiz Bayan Holt ile. Cidden güzel bir kadındır kendisi. Hatta güzelliği mankenleri kıskandıracak derecede bile diyebilirim. Okuldaki erkek hocaların ve öğrencilerin çoğunun gözü ondaydı. Ama o gerçek aşkı aradığını söyleyerek hepsini kibarca reddediyordu.
Sınıfa girmeden önce -koridorda- Bay Blake -müzik hocası- ile konuşan bir oğlan gördüm. Cidden yakışıklı bir çocuktu. Okula yeni gelmiş olmalıydı çünkü okulda herkesi tanıyordum. Yani hemen hemen herkesi. En azından hepsini görmüştüm. Ama bu yakışıklı çocuğu ilk defa görüyordum. Bay Blake yanından ayrıldığında yakışıklımın yanına gittim. Onunla tanışmayı planlıyordum.
"Merhaba. Ben Deni. Okula yeni gelmiş olmalısın. Sana okulu gezdirebilirim." elimi uzattım ve gülümsedim. Fakat elim havada kaldı. Karşımdaki yakışıklı ise yandan gülümsemesini bana atarak cevap verdi.
"Okulu yeterince biliyorum küçük hanım. Sağolun." biraz uyuzuz galiba...
"Tarzını beğendim..." evet gerçekten mükemmel giyinmişti. Siyah kot pantalon ve üzerine mavi bir gömlek. Sadeydi, evet. Zaten bu yüzden beğenmiştim. Erkeklere sade giyinmek daha çok yakışıyor bence.
Bu arada aferin bana, adını sormayı unuttum. Bir alkışı hakettim. Çocukla konuşuyorum ama ilk başta sormam gereken şey yerine bir sürü saçmaladım. Neden? Çünkü tarzını beğendiğimi bilmesi adından daha önemli değil mi?
"Adın neydi bu arada?" gülümsememi düşürmedim.
"Bana bakın küçük hanım bir daha ki görüşmeizde hâlâ kendinizi toparlamamış olursanız bu sizin için pek iyi olmaz."
Düzeltiyorum; bayağı uyuz! Hayır bu insanlara iyilikta yaramaıyor ki. Ben gideyim yeni gelen YAKIŞIKLI çocuğa yalız kalmasın diye yardımcı olmaya çalışayım, bunun yaptığına bak. Adını bile söylemedi. Ukala şey.

***

Dersten çıktıktan sonra Amy'nin yanına gidip yeni gelen çocuk hakkında sorular sormayı planlıyordum ki karşıma aniden çıkan üçüz dingilleri görünce bu planımı biraz ertelemeye karar verdim.
"DENISSE COLLINS yeni gelen dans hocasıyla ne konuştun? Anlatmak için sadece bir dakikan var." ne diyor yine bu dingillerin başı ya. Ne dansı, ne hocası, ne konuşması. Ben kimseyle konuşmadım. Ayrıca konuşsam bile ona hesap verecek değilim.
"Kiminle olan konuşmamı anlatacakmışım? Anlamadım?" ama ilk önce şu işin aslını bir öğrenmem gerekiyor.
"Yeni gelen stajyer dans hocasıyla olan konuşmanı diyorum."
"İlk olarak Raven, ben stajyer dans hocasıyla falan konuşmadım. İkincisi de, konuşmuş olsam bile sana neden anlatayım ki?"
"Sen bana salak rolü mü yapıyorsun Denisse? Derse girmeden önce konuştun. Kendi gözlerimle gördüm!" dedi kaşlarını çatarak. Ama daha önemlisi vardı; ben derse girmeden önce tanımadığım bir kişiyle konuştum. O da yeni gelen çocuk değil miydi? Ne demek 'Derse girmeden önce seni onunla konuşurken gördüm'? Yani benim yeni çocuk diye gidip tanışmaya çalıştığım adam stjyer dans hocası mıydı? Daha ilk günden, daha adamın dersine girmeden rezil mi olmuştum hocaya? Lanet olsun. Eğer bende bıraktığı izlenimdeki gibi ukala ve uyuzsa çekeceğim var gibi görünüyor.

***

Impossible || MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin