*_****
~BROOKLYN'İN AĞZINDAN~
Uyandığımda saat 9.30'a geliyordu. Eğer Deni'de uyanmışsa başbaşa güzel bir kahvaltı yapabiliriz.
Sonunda birlikte olduğumuzu için gerçekten mutluyum. Birbirimizi bulabildik. Lise aşkım... Bunu o bilmiyor, hatta kimse bilmiyor ama benim lise aşkım. Benim onun lise aşkım olduğum gibi. Evet belki dışarıdan aptalın teki gibi görünüyorum. Ama içeriden baktığınızda öyle değil. Bana karşı beslediği duyguları farkındaydım. Ve bu duyguları kesinlikle karşılıksız değildi. Ama bu ona yapamayacağım kadar kötü bir şeydi. Kesinlikle hayatının en kötü dönemini yaşıyordu. Ailesi karışmıştı, ablasının üvey olduğunu öğrendiği dönemlerdi. Bunların yanında derslerine çok önem veren biriydi. Ve zaten yeterince yıpranmışken birde böyle bir ilişkinin onu yıpratmasını istemedim. Bunu ona gerçekten yapamazdım. Bunu kendimede yapamazdım. Onu seviyordum ve biz olabilmemiz için elimize verilen tek şansı yanlış zamanda kullanmak gibi bir hata yapmadım. Uygun zamanı kolladım ve yapmam gerekeni yaptım. Yataktan kalktım ve elime telefonumu aldım. Bir süre ne yazacağımı düşündüm ve aklımda bir cümle oluşturduktan sonra yazmaya başladım.
<Gönderilen: Deni
Günaydın uyuyan güzel, umarım uyanmışsındır. Bugün birlikte kahvaltı yapar mıyız?> telefonumu komodinin üzerine bıraktım ve banyoya geçtim. İşlerimi hallettikten sonra odama geldim ve gelen mesajı okudum.<Gönderen:Deni
Günaydın. Bugün Lucky'nin yanına gidiyorum. Başka zaman yapsak?> Lucky? Ah... Deni'nin atı. Moreli falan bozuk olmalı. Genelde oraya bunun için uğrar. Her neyse. Şimdi onu bunun için sıkmayacağım. Nasıl olsa zamanı gelince anlatır.<Gönderilen: Deni
Çok iyi düşünmüşsün. Bu arada sende kitabım kalmış onunalabilir miyim?><Gönderen: Deni
Tabiki alabilirsin. Büyük ihtimalle masamın üzerinde :)> mesajını okuyunca gülümsedim. Onu seviyordum. Ona bağlıydım. Hatta ona sırılsıklam aşıktım.Beni düşüncelerinden odama gelen annem ayırdı.
"Günaydın oğlum. Kahvaltı hazır." dedi ve yanıma gelip bana sarıldı. Bende ona sarıldım ve sonra ayrılıp cevap verdim.
"Günaydın anne. İnelim aşağı, babam evde mi?"
"Toplantısı varmış erken çıktı. Biliyorsun bu aralar yoğun, yeni projelere başladılar. "
~~~
Arabayı çalıştırdım ve Jack'i aradım. Belki de biraz onunla takılmalıyım.
" Hey dostum. Naber? " dedim telefonu açtığında.
"İyi dostum. Call of Duty Man3 oynuyorum. Sen? Ah... Dursanıza siz sik beyinliler. Dur şurada! Lanet olasıca! Siktir!" o konuşmaya devam ederken gülümsediğini hissettim. Bu kesinlikle bana komik geliyordu. Jack gerçekten asla büyümeyecek bu oyunlarda kendini hep kaybediyor.
"Hey hey hey... Sakin ol şampiyon. Eğer müsaitsen bizim kafeye gel biraz oturalım. Akşam kızları da alır kulübe geçeriz?"
"Kızları?"
"İşte sen Daisy'yi alırsın, bende Deni'yi?" dedim tek kaşımı kaldırarak. Göremiyordu ama, olsun.
"Brooklyn... Siktir git." dedi Jack. Gerçekten anlaşılması zor biri.
Daisy'yi deli gibi severken hiç bir şey yapmıyor.
"Brooklyn, sen canına mı susadın? Siktir! Siktir! SİKTİR! O silah ne pezevenkler. Sikerim bak seni. Bak bak, hareketlere bak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Impossible || Mendes
Fanfiction{Shawn Mendes hayran kurgu.} *** #10.08.2015-06.04.2017#