0.3

7.8K 284 23
                                    


***

Bay Ukala ile yaşadığımız saçma olayın üzerinden 4-5 gün geçmişti. Ders çıkışında ise bana çektireceği ile ilgili şeyler söylemişti. Tamam direk söylemişti ama cümleleri bunu hissettirmişti.

Brooklyn ile hâlâ konuşmuyorduk, neredeyse yüz yüze bile bakmayacak dereceye gelmiştik. Onu seviyorum. Yakın arkadaşım ve lise aşkım onunla uzak olmak istemiyorum.

Gruptakilere Bay Ukala'nın yani Bay Mendes'in, Bayan Holt'a yürüdüğünü daha söylememiştim. Amy'nin söylemesini bekledim. Sonuçta ayaklı magazin dergisi gibi. Daha öncesinde ondan önce kimse bir şey öğrenmemişti. Bu yüzden ne tepki vereceğini bilmiyordum. Bu düşünceler içinde yataktan kalkarken saatin 07.45 olduğunu görünce yataktan çıkmaya karar verdim. İlk dersim 09.22'de başlayacak ve Bayan Holt'un dersiydi. Açıkçası hâlâ Bay Mendes ile ilişkilerini kabullenmiş değildim. Aslında kavramışta değildim. Sonuçta onları daha el ele veya öpüşürken görmemiştim. Bayan Holt, Bay Blake ile de öyle konuşuyor. Neden bilmiyorum ama ikisini arasında bir şey olması beni kıllandırıyor. Tamam belki ikisinin ilişkisini birazcık, azıcık, ucundan kıskanıyor olabilirim. Sonuçta Bay Mendes yakışıklı bir adam ve Bayan Holt'ta güzel...

Yatağın içinde bu düşüncelerle boğuşurken saatin 08.05 olduğunu gördüm. Artık yatağın içinden çıkmalıyım. Yoksa geç kalacağım.

Dolabımla yaklaşık 5 dakika bakıştıktan sonra kırmızı bir etek çıkardım, üzerine beyaz bir bluz ve üzerine buz mavisi kot gömlek. Onları üzerime geçirdim ve ayakkabılarıma doğru ilerledim. Sütlü kahve spor botlarımıda giyindim ve tamamım. Saate baktığımda 08.21 olduğunu görünce acele etmem gerektiğini fark ettim. Çünkü okula gitmeden önce Daisy'yi alacaktım. Saçlarımı hafifçe dalgalandırdım. Botlarımdan bir kaç ton koyu olan çantamı alıp odadan çıktım. Altımda etek olduğunu umursamadan koşarak -yada uçarak tabiri daha doğru olur- aşağı indim. Masada oturan annem ve biricik kızını görünce nasıl sevindim anlatamam (!).

"Günaydııın." dedim hızla dolaptan bir kutu kraker alırken.

"Günaydın Deni." dedi yine her zaman ki ifadesiz yüzüyle. Soğuk bir günaydındı. Ama önemli mi? Hayır. Her zaman ki halleri. Şuan buna takılamayacak kadar acelem var.

"Babam nerede? Çıktı mı?" dedim. Babamı çok seviyorum. Ona çok bağlıyımdır. Hani sorarlar ya anneni mi çok seviyorsun babanı mı? Diye kesinlikle babam. Hiç düşünmeden. Peki annem bunu takıyor mu? Tabiki hayır. O biricik kızıyla mutlu. Hani şu ilk aşkından olan...

"Önemli bir sunumu varmış. Erkenden gitti BABAN." ay bu salak karışmasa olmaz değil mi? Okuldaki sürtük dingillerden daha çok nefret ediyorum şundan ya. Siz düşünün artık. Annemin ilk aşkından. Babam da şu salağa rağmen kabul etmiş annemi. Ne kadar seviyorsa artık... Evlenmişler. Sonrada ben olmuşm. Lise sona kadar babamı babası biliyordu. Sonra merakı yüzünden hayatı bok oldu. Annemin mektuplarını, günlüklerini falan okumuş. İşte böyle bir şeyler yaşamış. İlgilenmediğim için tam hayatını da bilmiyorum. Bölüm bölüm yani. Zaten çekilmez gıcık bir şeydi, iyice tepemize çıktı. Benden de üç yaş büyük.

Ona öldürücü 'sen kes sesini pis sürtük' bakışlarımı atmaya başlamıştım ki telefonumum melodisi bunu böldü. Umarım bakışlarımı bölmenize değecek bir şeydir.

< Arıyor: Daisy
"Biliyorum tatlım geçiktim ama 10 dakikaya oradayım."

"İstersen hiç gelmeyebulirsin Deni!" sesindeki sitemi fark etmiştim. Off çok beklemiş olmalı. Hemen mutfataki saate baktım ve saatin 08.40 olduğunu görmem ile kapıys koşmam bir oldu.

Impossible || MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin