***"İşte bu yüzden Deni..." hâlâ kulaklarımda yankılanıyor. O koşar adım uzaklaşırken arkasından şaşkınlıkla bakan beni bırakmıştı. Çevreme şaşkınlıkla bakarken insanların dikkatinin benim üzerimde olmamasına sevinmiştim açıkçası. Olduğum yerde gözlerimi bahçede gezdirirken gözlerim gözleriyle buluştu... Yüz hatları kasılmış bir şekilde bakıyordu Bay Mendes.
Cidden bunu şuan düşünebilecek durumda mısın Deni?... diye söylendi iç sesim. Gerçi haklıydıda. Az önce lise aşkım beni öpmüştü. Bay Mendes'in neye sinirlendiğini düşünemeyecek kada şaşkınım.
Gözlerimi, onun gözlerinden ayırmek için çabalıyordum ama çok da başarılı olduğum söylenemez. Gözlerimiz kenetlenmişti. Hareket etmek istedim... Uzaklaşmak istedim... Ama olmadı. Sanki vücudum beynimden bağımsızlığını ilan etmişti. Verdiği emirlerin hiçbirini yerine getirmiyordu. Gözlerimi bile başka tarafa çeviremiyordum. Peki ya neden? Neden?! Neden gözlerimi Bay Mendes'in gözlerinden ayıramıyorum?! Biri bana mantıklı bir açıkma yapsa keşke.
Amy'nin seslenmesiyle salakça hareketlerimden kurtulup kafamı bana doğru hızla gelen Amy ve Daisy ikilisine çevirdim.
"Deni, iyi misin tatlım? Ne konuştunuz? Umarım aranız daha da kötü olamamıştır." Amy'nin beni tuttuğu soru yağmurundan da anlaşılacağı üzere bir şey görmemişler. Gerçi görmüş olsalar bile bunu da düşünecek durumda değilim. Onlara sadece boş boş bakmakla yetindim. Eğer şu şoktan çıkamamış halimle sosyalleşirsem rezil olabilirdim. Rezil olacağım kişi yada kişiler en yakın arkadaşlarımsa bu olay daha da boka sarıyor. O yüzden konuşmamayı tercih ettim.
Daisy'nin yüzündeki endişeyi fark ettim. Benim cevap vermemem onları bayağı tedirgin etmiş olmalı. Onun yüzüne özür dilercesine baktım.
"Deni?" Daisy konuşmaya başladığına göre görünüşümde ciddi bir sorun olmalı.
Belki de sadece bakışların ne kadar şaşkın olduğunu anlatıyordur Daisy'ye... diye fısıldadı iç sesim. Belki de... diye cevap verdim.Gözlerimi onlardan ayırıp Bay Mendes'in durduğu yere çevirdim. Ama yoktu. Nereye kaybolmuştu dakikalar içinde bu adam? Çevereme iyice göz gezdirdim. Yoktu... Onu neden bu kadar takıyordum bilmiyorum. Ama normal değildi. Dahası az önce lise aşkım ve en yakın arkadaşlarımdan biri beni öpmüştü. Hızlı adımlarla oradan uzaklaştım. Girmem gereken iki ders daha vardı fakat hadi ama kimin umrunda? Hızlı adımlarımı otoparka doğru döndürdüm. Biraz nefes almaya ve bunları düşünmeye ihtiyacım vardı.
¤¤¤
~İKİ GÜN SONRA~
Brooklyn ile yaşadığımız olayın üzerinden iki gün geçmişti. Ama henüz karşılaşmamıştık. Öpüşmemizin ertesi günü okula gelmemişti. Dünde hiç karşılaşmamıştık. Yani okula geldiğini bile bizimkilerden öğrendim. Zaten çoğu derse girmeden gitmiş.
O benim lise aşkımdı. Tabiki beni öptüğüne sevinmiştim. Sevinmiştim... Yani değil mi? Onu görmek ve aramızdaki olayı kesinleştirmek istiyordum. Bay Blake'in dersinden çıkmıştım. Nerede olduğunu bilmiyordum. Ama mutlaka bugün onunla konuşmalıydım.
Arasam? Açmazdı. Mesaj atsam? Cevap vermezdi. Hah. Ne bok yiyeceğim acaba?
O zaman sende cevap vermesine gerek kalmayacak, kesin dille yazılmış bir mesaj atarsın akıllım... dedi iç sesim. Haklıydı da. Aferin iç ses arada işe yarıyorsun...Bunları düşünürken kampüste dolaşıyordum. Mesaj fikri aklıma iyice yatınca boş bir banka oturdum. Hemen çantamdan telefonumu çıkarıp yazmanaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Impossible || Mendes
Fanfiction{Shawn Mendes hayran kurgu.} *** #10.08.2015-06.04.2017#