0.7

5.8K 255 64
                                    

Napıyım, öleyim mi ben? *-*

***

~SHAWN'IN AĞZINDAN~

Ağzı açık bana bakıyordu. Şaşırmıştı. Açıkçası ben de şaşırmıştım. Çünkü cidden saçma bir ceza oldu. Üniversitede böyle bir ceza garip, sonuçta burası lise değil.
Ama ne gariptir ki onu sinir etmeyi, şaşırtmayı seviyorum. Ne bileyim, hoşma gidiyor işte. Hatta onun bu halini gördükçe gülmemek için kendimi zor tutuyorum. Sonuçta şuan ciddi durmam gerek. Aslında onun geç kalacağını biliyordum. Yani okula girerken onu arkadaşlarıyla konuşurken görmüştüm. Bu yüzden özellikle ders başladığı dakika sınıftaydım. Aklıma ise onu hem gıcık etmek hemde yanımda tutmak için daha iyi bir plan gelmemişti. Onu yanımda tuttukça daha çok gıcık edebilir ve daha çok eğlenebilirdim. Daha fazla bu sessizliğin sürmesini engelleyerek tek kaşımı kaldırdım ve konuşmaya başladım. Tabi bu sırada sınıftakiler pür dikkat bizi izliyorlar.

"Ee, küçük hanım.. Bir sorun mu var? Eğer yerinize geçmeyi düşünürseniz dersime devam edeceğim." dedim. Tabi o bu sırada hâlâ şaşkın. Sonuçta üniversitede böyle bir ceza veren tek öğretim görevlisiyim.

Biraz daha bana baktıktan sonra ayağını sinirli bir şekilde yere vurdu ve dudaklarını öne çıkardı.

Ah... O dudaklar.. O öpülesi dudaklar..
Bir dakika, ne diyorum ben? O öpülesi dudaklar ne demek? Saçmaladım iyice.

Tam arkasını dönmüş yerine ilerliyordu ki benim konuşmam ile tekrar bana döndü.

"Ya da vazgeçtim Denisse. Cezanı şimdi başlatıyorum. Hareketleri göstermeme yardım et." Denisse derken her seferinde bilerek üzerine baskı yapıyorum. Çünkü buna sinir olduğunu biliyorum. Ve ah.. Tekrar söylüyorum; onu sinir etmeyi seviyorum.

"Zaten bildiğiniz hareketleri yapacağız Bayan Collins. Geçen sen öğrendiğiniz şeyler." bana hâlâ şaşkın bir şekilde bakıyor. Daha fazla cevapsız kalmaması gerektiğini anlamış olacak ki dişlerini sıka sıka cevap verdi.

"Evet!" sesindeki siniri anlamamak mümkün değildi. Cidden sinirlenmişti ve olanları anlamaya çalışıyordu. Şuan ki durumu bende kahkahalarla gülme isteği uyandırsa da ciddi kalmaya devam ettim.

"Pekâla o zaman. Lütfen yanıma gelin. Başlayalım." Aslında bu ders geçen sene gördükleri ve bildikleri figürleri yaptırmayacaktım. Dünyada yaygın olan ya da öğrencilerimin bildiği danslar hakkında konuşacaktık. Fakat şuan bunu başka bir derse erteledim. Çünkü bana Deni'nin yardım edebileceği tek konu geçen seneden bildiği danslardı.

Ona yakın olabilmek için, özellikle aşkın dansı tangoyu tercih ettim.

Ne aşkından bahsediyorum? Saçmalama Shawn!
Tama güzel ve tatlı bir kız. Fakat benim sadece öğrencim. Sadece onu sinir etmeyi seviyorum. Daha fazlası hiç bir şekilde uygun değil.

Yanıma doğru geldiğinde bu düşüncelerimden sıyrıldım. Ona elimi uzattım ve tutmasını bekledim. İkilemde kaldı. Tutup tutmamak arasında. Daha sonra ise ne yaptı? Elimi tutmadan yanıma ilerledi! Hadi ama. Sikeceğim inadını! Şuan o beni sinir ediyordu. Ama olması gereken, yani biz aynı yerdeyken olması gereken benim onu sinir etmemdi! O beni sinir etmemeliydi!

Bu yüzden yani onun beni sinir edemeyeceğine dayanarak bir daha ona seçme hakkı vermedim ve bir anda onu kendime çektim ve figürleri yapmaya başladım. O da, saniyeler inde şaşkınlığında kurtularak bana ayak uydurdu ve gözlerimizi kenetledik. Gözlerinin ne kadar yoğun ve güzel olduğunu şimdi anlamıştım. Yüz hatlarını incelemeye başladım. Ve bir sonuca vardım.

Impossible || MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin