0.2

9.4K 307 64
                                    


***

Üç gün önce yaşadığım rezilliği Amy, Eve ve Daisy'ye anlattığımda kahkahalara boğulmuşlardı. Hatta onları susturmaya çalıştığımda daha bir keyiflenip daha çok kahkaha atmışlardı. Bunla da kalmayıp grubun diğer üyelerine -Brooklyn, Jack, Emmet, Eric- de anlatmışlardı. Hayır ne varsa katıla katıla gülecek? Sadece rezil olmuştum...
Pazartesiden beri bu günü bekliyordum. Bilin bakalım neden? Çünkü bu gün Bay Mendes ile dersimiz var...
Daisy ile buluşup okula öyle gittik. Grup toparlandıktan sonra ise yine herkes kendi çapında konuşmaya başladı. Arda bütünlük sağlanıyordu fakat kısa sürüyordu.
"Deni, bu gün Bay Mendes ile dersin var. Ne hissediyorsun?" diyerek yine bütünlüğü sağladı Eve. Şuan ona ölüdürücü bakışlarımı atmamak için kendimi zor tutuyordum. Buna bana unutturması gerekirdi. Dakika başında hayırlatması değil! Zaten ne hissedebilirdim ki? Belki birazcık, azıcık korku? O da beni sınıfta bırakması için olabilir. Lanet olsun! Daha hocanın dersine girmeden sınıfta kalma ihtimalimi düşünüyorum! Tamam sakinleş Deni... Sen zaten iyi dans ediyorsun Deni... Seni sınıfta bırakmayacak Deni... Ya da bırakacak. Emin değilim. Off. Tam ağzımı açıp Eve'ye cevap verecektim ki Brooklyn araya girdi. Hoş o araya girmeseydi de ne diyeceğimi bilmiyordum da, neyse... Aslında şuan söyledikleri farklı şeyler olsaydı ona minnet duyabilirdim.
"O adamın Deni'ye bakacağını mı sanıyorsunuz?" sinirliydi. Yüzündeki kasların kasıldığını görüyordum. Yine de ne demişti bu şimdi? Ne demek Deni'ye bakacağını mı sanıyorsunuz? Neydim ki onun gözünde? Bunları söyleyebileceği kadar çirkin mi?
Daha fazla ifadesiz kalmamak için ne dediğini anlamak istercesine yüzüne baktım. Bana bakıyordu... Eskiden olsa bu bakışlarını hoş bulur ve kendimi onun üzerine atlamamak için zor tutardım. Ama eskidendi işte... O beni reddetti. Tamam direk değil ama biz onunla arkadaşız kankayız triplerine girdi. Gıcık. Bende çok fazla diretmek istemedim. Sonuçta arkadaşlığımız da vardı ortada ve ben bunun bozulmasını da istemiyordum. Demek bu yüzden ilişki yaşamak istememiş. Çirkin olduğum için...
'O odomon Dono'yo bokocoğono mo sonoyorsonoz?' diye onu taklit etmek istsemde ortamdaki ciddiyeti ve gerginliği fark edip kendimi dizginledim.

"Neden Brooklyn? Neden bana bakmazmış?"

"Çünkü... Çünkü ilk olarak o senin hocan. İkincisi yakışıkkı biri ve senden çok daha iyilerini bulabilir." artık sinir kat sayım artmaya başlamıştı. Bu çocuk cidden şuan beni sınıyordu. Ne demek sana bakmaz ya? Bana resmen çirkin demişti. Sanki kendisi çok yakışıklı! Tamam belki biraz...

Biraz mı? Ciddi misin Deni? Brooklyn biraz mı yakışıklı? Hahah. Güldürme beni.

Aa canım iç sesimde gelmiş. Bende ne zamandır nerede bu diyorum. Ayrıca sanana ne ki bundan? Karışma lütfen.

Bana mı ne? Karışmanayayım mı Deni? Neyse bu konuyu seninle daha sonra tartışacağım. Artık bir tepki ver. Salak gibi kaldın.

İç sesim gerçekten haklıydı. Gruptakiler ağzını açmış ve bende cevap beklercesine bana bakıyorlardı. Ama ne diyebikirdim ki?
Brooklyn ayaktaydı. Bu yüzden bende ayağı kalktım ve gözlerimi kısarak ona baktım. Sonra çantamı ve kitaplarımı toplayıp oradan ayrıldım.

¤¤¤

Şuan tuvalette aynanı karşısındayım ve kendime özgüven depolamaya çalışıyorum.

Deni şuana kadar hiç bir hocayla ters düşmemiş birisin. Bunu da bir şekikde halledebilirsin. Sen zaten güzel dans ediyorsun. Sorun yok, halkedeceksin.
Evet evet halledeceksin Deni. Halledeceksin.

Sen onu benim külahıma anlat Deni. Evet evet külahıma.

Bir sen eksiktin iç ses. Cidden yani nasıl buluyorsun böyle zamanları da fırlıyorsun?

Impossible || MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin