1.8

3.1K 111 39
                                    


***

"Anlamıyorum, Daisy. Neden bunu yaptı? Düşmanımın bile yapacağı bir şey değildi bu. Beni," dedim ve hıçkırmak için kendime zaman tanıdım. Ağlıyordum ve aynı zamanda konuşmak nefessiz kalmama neden oluyordu. 
"Beni tüm okulun önünde rezil etti." kısa bir an durup tekrar hıçkırdım.
"Shawn'ın önünde. Brooklyn'in önünde. Herkesin önünde, beni rezil etti ve ben, ben ona en yakın arkadaşım diyorum. Bakışları  nefret doluydu."

"Shawn?" dedi tek kaşını kaldırarak. Kafam dağınıktı ve şimdiden yanında pot kırmaya başlamıştım.

"Bay Mendes, yani. Her neyse!" dedim ve tekrar hıçkırdım. Bu konu ne kadar çabuk kapansa o kadar iyiydi. Ağzımdan bir şey kaçırıp,her şeyi daha da boka batırmak istemiyordum. Amy benim için yeterince batırmıştı zaten.

Daisy, derin bir nefes alıp benden ayrıldı ve yüzüme bakmaya başladı. En sonunda Tanrı'dan sabır dilermişçesine başını havaya kaldırıp bir şeyler fısıldadı ve tekrar bana döndü.

"Bunu," dedi ve yatağın üzerindeki peçetelikten bir kaç peçete çıkardı. "Kaçıncı anlatışın olduğunu sayamadım, Deni." peçeteler ile göz yaşlarımın hepsini silip, yüzümü kuruladı.

"Ama fark ettiysen, milyon kez de anlatsan bir şey değişmiyor." dedi ve biraz durup tepkimi ölçtü.

Son derece dikkatli bir şekilde onu dinliyodum. Bunun sonucunu nereye bağlayacak, merakla bekliyordum.

"Söylemek istediğim şey, belki de Amy ile görüşmelisin. Yani bunu neden yaptığını ona sormalısın ve düştüğün durumu ona anlatmalısın? Hem olayın üzerinden bir hafta geçti izleri eskimiştir, birazcık."

"Eskidiğine emin misin, Daisy?" dedim ağlamaktan acıyan gözlerimi kırpıştırarak.

Aslında bu kadar duygusal değildim. Yani, başka biri yapmış olsa -benden nefret eden- bu kadar çok ağlamazdım ve sinirden kudurmazdım. Ama bunu Amy'nin yapmış olması bana sırtımdan bıçaklamışım gibi hissetirmişti. Şuan durumuma üzülmekten çok, sinirlendiğim için ağlıyordum.

"Sinir kat sayım her geçen gün azalmayı bırak sabit bile kalmıyor, sürekli bir artış içerisinde. Düşündükçe sinirleniyorum, hatırladıkça çıldırmış gibi hissediyorum. Onunla yüz yüze geldiğimizde, onun o güzel yüzünü parçalamayacağım konusunda kimseye bir söz veremem."

Kaşlarını kaldırıp, şaşkın mimiklerle beni inceledi.

"Bence bir gün, sinirlerin yatıştığında, konuşmayı deneyebilirsiniz."

"Ne için? Hayır, anlayamıyorum ne için konuşmamız gerekiyormuş? Beni neden bu duruma düşürdüğünü mü sormalıyım ona? Yoksa, bana bunu nasıl yakıştırdığını mı? Ne için konuşmalıyız, Daisy?"

"Konuşmadan nasıl halledeceksiniz, peki? Sana yol sunuyorum. Önünde seçenekler var ve onları gösteriyorum, sense... Yaptığın tek şey ağlayarak 'beni nasıl bu duruma düşür, o benim yakın arkadaşımdı' demek!"

"Tanrı aşkına, bana seçenek falan sunduğun yok! Söylediğin tek şey onunla konuşmam gerektiği!" sesim, sinirimle orantılı olarak yükselmişti.

Gerçekten kötü durumdaydım ve bedenim bir kavgayı daha kaldıramazdı. Ama o, nedensizce agrasifleşmişti.

Shawn ile hiç görüşmemiştik. Kötü durumdaydım, ona ihtiyacım vardı ama beni aramamış, üstelik bıraktığım hiç bir sesli mesaja da dönmemişti. Ne şanstır ki, okulda da hiç yalnız kalamamıştık.

Onunla konuşmak, dertleşmek istiyordum ama sanki aramızda uçurumlar varmış gibi benden uzak duruyor, benimle göz göze gelmeyi inatla reddediyordu.

Şu sıralar nerede ve nasıl olduğuna dair herhangi bir fikrim yoktu.

Açıkçası bunun kırgınlığı ve gerginliği de vardı üzerimde.

Daisy, Shawn'ı daha bilmediği (ben anlatmadığım) için bir suçluluk vardı üzerimde. Sanki bilse daha çok yardımcı olacaktı ama bu saatten sonra ona nasıl açıklayacağım hakkında bir fikrim yoktu.

Açıkçası, Shawn'ı herhangi bir saatte herhangi birine nasıl açıklayacağım hakkında da bir fikrim yoktu.

Shawn hakkında genel olarak bir fikrim yoktu, şu sıralar.

Daisy ile karşılaşmamız konusunda, bana kırgın mıydı, bir fikrim yok mesela.

Yada, okulda yaşananlar hakkında ne düşünüyor/ ne biliyor, bilmiyordum.

"Diğer bir seçenekte, hiç konuşmayarak yolları ayırmak. Gördüğüm kadarıyla sen  yolları çoktan ayırmışsın." dedi ve hızla odamdan çıktı. Bu kavhanın nereden patlak verdiğini bile hatırlamıyordum şuan.

Düşüncelerim, fikirlerim ve tüm bu olanlar beni zihnimdeki boşluğa doğru çekiyorlardı.

Kendimi yatağa atarak gözlerimi kapattım ve düşündüm. Bu kadar derin dişünmek beni yoruyordu ve zaten çok sıkta düşünmezdim böyle. Galiba hatayı burada yapıyodum.

Shawn'ı düşündüm. Tüm bu olanların yanında yanımda olabileceğini düşünmek aptallık gibi geldi bir anda. Benim hocamdı ve sadece öyle kalmalıydı.

Ama kalmamıştı... Çok daha ileri gitmiştik ve ben bir ilişkimiz olabileceğini düşünmüştüm. Her şeyden önce buna inanmış ve bunun için çabalamıştım.

Ben, beni aşağı çekmeye çalışan onca olay ve insanın içerisinde ona ulaşmak için kanat çırpmaya çalışmıştım ama o bu çabamı görmezden gelerek hızla tırmanmaya devam etmişti.

O, uçmayı bilmemesine rağmen zirvedeyken; ben uçmayı biliyor olmama rağmen hâlâ çabalıyordum, ona yetişebilmek için.

Ne yapacağımı bilmiyordum. Olan olmuştu. Ne kadar düşinürse düşüneyim yapabileceğim bir şey yoktu. Onca karmaşanın içinde hayatımı düzene sokmak için çabalamalıydım ve belkide buna en basit halka olan Amy'den başlamalıydım. Daisy, haklıydı. Konuşmadan bu meseleyi halledemezdik.

***

Karneleriniz nasıl gençler ckmgkcmgşfg

Karne günümüz hayırlı uğurlu olsun, artık resmi olarak on beş gün yatabiliriz fkvölföglşg
Tşk.

BELKİ YENİ BÖLÜMÜ BEKLERKEN OYALANMAK İÇİN PROFİLİMDEKİ DİĞER HİKAYELEREDE BAKMAK İSTERSİNİZ :) :) :)

Reklamda yaptım oh, artık gönül rahatlıyla gidebilirim.

Ha bir de

Böyle yorum falan atında belki fişeklenirsem hemen yb atarım dkögkdövlşfg

Impossible || MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin