Yazım yanlışı varsa görmeyin, telden yazdım fköflfölg***
"Hey, Daisy!" dedim şuanki durumunuzu nasıl düzelteceğimi düşünürken. Bu kolayca açıklanabilecek bir olay değildi. Shawn benim hocamdı ve Daisy bile olsa hoş karşılanacak bir ilişki değildi, aramızdaki. İnsanlar bir şey söylemeyecek olasalar bile düşünürlerdi ve ben buna engel olamazdım.
"Hey?" dedi hala sorgucu tavrı devam ederken.
Olayların kontrolümden çıkmasına engel olmalıydım. Kontrolü kaybetmemeli ve sakin bir şekilde, saniyeler içinde ne yapacağıma karar vermeliydim.
"O halde, bir kaç türü araştırmam için bana zaman tanıyın Bay Mendes. Emin olun sizi pişman etmeyerek en uygun olanını bulacağım." ne dediğimi farkında değildim. Yapmaya çalıştığım tek şey bir kaç kelimeyi mantıklı bir şekilde bir araya getirmekti fakat ortaya çıkan kelimeler topluluğu, mantıklı bir cümleden başka, her şeydi.
Shawn'ın afalladığını farkettiğimde tek dileğim Daisy'nin de bunu farketmemiş olmasıydı. Bir süre ne diyeceğini düşündükten sonra konuşmaya başladı.
"Evet, haklısın. Sana biraz zaman tanımalıyım. Bir anda karar vermeni beklemek, saçmalıktı." gözlerindeki ve sözlerindeki hayal kırıklığını hissedebiliyordum. O kadar derinde saklıydı ki hayal kırıklığı, varla yok arasındaydı farkındalığı. Ama hissettirdikleri, cam parçalarının üzerinde çıplak ayakla yürüyormuşum gibiydi. Benim hatamdı ve bu ve cam kesikleri gibi kalbimde ve zihnimde izler bırakıyor, küçük parçalar yaralardan içeri girip daha çok canımı yakıyordu.
"Saçmalık değildi!" dedim kendime engel olamayarak. Dün geçirdiğimiz harika geceyi ima ettiğini anlayabilmiştim. Açıklama yapma gereği hissediyordum ama ortamdaki havanın daha da gerilemesini ve Daisy'ninde bunu fark etmesini istemiyordum. En azından şimdilik.
"Yani demek istediğim, belkide okulda konuşmaya devam etmeliyiz. Hem o zamana kadar biraz araştırma yapmış ve konuya hakim olmuş olurum." dedikten hemen sonra kısa bir veda ile Daisy ile yanından ayrıldım.
Daisy'nin merakı somutlaşmaya başlayarak burnuma bir koku olarak dolduğunda ise hissettiğim tek şey; bizi yalanlarla dolu bir konuşmanın beklediğiydi.
"Bana yeni uyandığını söylemiştin. Ve dün eve gitmedin mi sen?" olayları nasıl kendi lehime çevireceğim bilmiyordum. Kendimi sadece konuşmanın akışına bırakırken umut ettiğim tek şey fazlaca saçmalamamaktı.
"Gittim tabiki. Neden gitmeyeyim ki? Sokakta kalmadım yani." iyiki fazla saçmalamamıştım.
"Neden hala üzerinde partide giydiklerin var?"
"Şeyden o... " neyden Deni? Hayır lütfen neyden, merak ediyorum bir söyler misin? Bunu nasıl çevireceğim acaba?
"Eve geç gittim. Biliyorsun zaten, iki bardakla sarhoş olurum. Öyle sarhoşluk, yorgunluk falan derken yatmıştım; sabahta annem ile tartışınca fırsatım olmadı değiştirmeye." dedim tek nefeste. Umarım çaktırmamışımdır.
"Neden tartıştınız ki?" dedi şüpheciliği devam ederken.
"Her zamanki olaylar işte; kaltak kızının her sabah yaptığı rutin atarlar falan." dedikten hemen sonra derin bir nefes alıp, verdim. Söylediklerimi yiyip yemediğini tam olarak kestiremiyor olmama karşın, yemdiyse bile daha fazla uzatmamasını umut ediyordum.