0.9

4.9K 209 51
                                    


***

Bugün dersim olmadığı için ve kafamda fazlaca soru olduğu için at çiftliğine gideceğim. Kesinlikle rahatlamam ve kafamdaki soruları cevaplamam lazım.

Masamda oturmuş önümdeki beyaz kağıda bakıyordum. Kafamı toprladım ve düşüneceğim soruları bu beyaz kağıda aktarmaya başladım.

"1) Brookly ile mutlu muydum?" bu gerçekten önemli bir soru. Onunla sevgiliyken mutlu hissediyor muyum?

"2) Brooklyn'i hala lisedeki gibi o anlamda seviyor muyum?" duygularımdan kesinlikle emin olmalıyım.

"3) Brooklyn'e verdiğim değer arkadaşlıktan ötede mi?"

"4) Onun bana olan sevgisini karşılayabikecek kadar onu seviyor muyum?"

"5) Dünkü öpücüğü istedim mi?" son soruyu neden yazdığımı bilmiyorum. Gerçekten çok saçma. Üzerini tekrar çizdim. Cevaplamaya bile değmez.

Saate baktığımda 08.40 olduğunu gördüm ve artık hazırlanmam gerekyiğini düşündüm. Çiftlik ve evimizin arası kırk beş dakika kadar ve ben Luck'yi çok özledim. Bir an önce ona kavuşmalıyım...

~~~

Arabaya bindim ve tam açalıştıraakken telefonumdan mesaj sesi yükselince tekrar buraktım ve telefonum uzandım.

<Gönderen: Brooklyn
Günaydın uyuyan güzel, umarım uyanmışsındır. Bugün birlikte kahvaltı yapar mıyız?> biraz düşündüm ve hayır, kararjm değişmemişti. Bugün kafa dinleyecektim ve buna kimsenin engel olmasını istemiyordum.

<Gönderilen: Brooklyn
Günaydın. Bugün Lucky'nin yanına gidiyorum. Başka zaman yapsak?> yazdıktan sonra telefonumu yan koltuğa fırlattım ve arabayı çalıştırdım. Kahve almak için durduğumda mesaj sesi tekrar kulağımı doldurdu.

<Gönderen: Brooklyn
Çok iyi düşünmüşsün. Bu arada sende kitabım kalmış onunalabilir miyim?>

<Gönderilen: Brooklyn
Tabiki alabilirsin. Büyük ihtimalle masamın üzerinde :)> kibar çocuk. Umarım bana kırılmamıştır.

Yok canım ne kırılacak.

Değil mi iç ses? Kırılmamıştır. Aslında kırılsada ben kendimi affettiririmde neyse.

Salak, iyice striptizciye bağladın.

Saçmalama iç ses ya. Sadece şey yaptım, yani şey dedim. İşte şey yani! O anlamda demedim. Of, neyse!

Bu sırada çiftliğe varmıştım. Arabamı otoparka parkettim ve büfeye doğru yürümeye başladım. Kahvaltılık sipariş ettim ve masaya oturup beklemeye başladım.

~~~

Kahvaltım bittikten sonra kendime bir kahve alıp bahçe salıncaklarının olduğu kısma geçtim. Boş olan birine oturdum ve yabımda getirdiğim bir kitabı okumaya başladım. Bu aralar kitaplarına takmış olduğum bir yazardı ve kitaplarının genel konusu gerçek aşkı ele alıyordu. Her zamanki gibi bu kitabada delice bağlanmıştım ve kitabın sonunda deli gibi ne olacağını merak ederken kendimi ana karakterin yerine koymuştum.

Kitabın sonunda ne olacağını deli gibi merak ederken kitabında asla bitmesini istemiyordum. Okuduğun o satırlar sanki benim için yazılmıştı.

"Bir yerden başka bir yere giderek kendinden kaçamazsın." (Gündüzsefası/Sarah Jio)

Bu zamanlama gülümsememe neden olurken kitap okurken unuttuğum kahvemi hatırladım. Soğumuştu.

Impossible || MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin