11. Bölüm - Çaresizlik

22 12 24
                                    

Kısa süren bir
beklemeden sonra bölümü atıyorum kuzularım. Çok heyecanlı bitmişti bildiğiniz üzere, iyi okumalar!

~~~~~~

"M-mehmet ağabeyimi b-ben ö-öldürdüm"

"Mustafa ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? Saçmalama, ne diyorsun sen?" Söylediği şey mantığıma sığmıyordu, ne demek ben öldürdüm? "Duydun işte Ahsen, o-onu ben öldürdüm. Benim yüzümden öldü, kendi kendimi ailesiz bıraktım A-Ahsen". Bu cümle ile beraber tekrardan kafasını bana çevirmişti, mümkün müş gibi daha da kırmızı olmuştu gözleri. Bir yandan düştüğü duruma üzülürken diğer yandan ne dediğini algılamaya çalışıyordum. "Mustafa şunu doğru düzgün anlat, n-ne demek b-ben öldürdüm?" "Ahsen tekrarlayıp durma, benim suçum işte, ben yaptım" zar zor söylediği cümlemin eşliğinde kafasına vurup saçlarını çekiştiriyordu. Onu durdurmak için ellerini aldım ve kendi sırtıma yerleştirip ona sarıldım. Ağlamasının daha da şiddetlenmesine sebep olmuştu bu, sağ yanıma baktığımda Adenin ağlayarak bizi izlediğini fark ettim. Elleri ağzının üstüne kapanmış gözleri fal taşı gibi açılmıştı.

Tekrardan kafamı düz çevirdim ve Mustafaya daha sıkı sarıldım. "Geçecek kuzum, sabırlı olmamız gerekiyor" "Ahsen bu geçmeyecek, asla geçmeyecek, ailem yok benim artık". Söyledikleri benim yüreğimi dağlarken onun yüreği nasıl dayanıyordu bunları söylemeye anlamıyordum. "Şşş öyle deme Mustafa, hep olduğum gibi yine ben yanında olacağım. Gerekirse tek ailen, gerekirse tek dostun olurum ama yinede bırakmam seni kuzum." Söylediklerim onu rahatlatmış olacaktı ki hıçkırıkları kesilmişti sadece çenesi omzuma yaslı bir şekilde duruyordu. "Sana su alıp geliyim Mustafa, sesin çatallıyor artık". Mustafadan ayrıldıktan sonra Adenin yanına uğradım ve sessizce bir psikoloğun çağırılması gerektiğini söyledim. "Sen yapamaz mısın?" "Kuzum ben tanıdık birisiyim yapamam, yabancı biri olmalı". Tekrardan yoluma devam ettim ve su sebilinin yanıma vardım. Cebimdeki telefonuma kısa bir bakış atınca ekranımda belirmiş olan bildirimleri gördüm. Dikkatlice baktığımda ise mesajları okuyabiliyordum.

Gönderen: -531 8******

Ahsen, Sefa ben. Numaranı Aqeelden istedim.

Rahatsız ediyorsam kusuruma bakma, merak ettim.

Durumlar nasıl? Neredesin şimdi?

Yazanın Sefa olduğunu görünce içimde bir kıpırtı oluştu, bunun sebebini anlamasamda mesajlarına cevap yazmaya başladım.

Gönderilen: -531 8******

Yok estağfurullah ne rahatsızlığı.

Durumlar kötü, uzun hikaye ama. Hastaneden çıkmadık henüz.

Telefonu Sefayı kayıt ettikten sonra cebime yerleştirdim. Elimde 2 karton bardak ile tekrar ameliyathane kapısına dönüyordum. Koridorda duran üçüncü bir şahıs vardı şimdi, yanlarına yaklaştığımda adamın üzerinde ki elbiselerden doktor olduğunu anladım. Birinin geldiğini hissetmiş olmalılardı ki bana döndüler. Bardağın tekini doktorla konuşan Adene uzattım ve diğerini vermek için Mustafaya adımlıyordum ki durduruldum. Doktor elini omzuma koyup beni onlara çevirmişti ve ardından elinide çekmişti. "Buyrun?" "Ahsen hanım olmalı öyle değil mi" kim olduğumu belirttikten sonra adam konuşmaya devam etti. "Ahsen hanım, Mustafa beyin durumu pek iyi değil. Onu bir süre gözetim altında tutmak istiyoruz, kendisine zarar vermeye meyilli."

Bir süre doktora başka bir çare olması gerektiğini söyledim fakat kabul etmedi, en doğru şekil buymuş onlara göre. Elbet bu savaştan galip gelecektim ve söylediğini kabul edecektim. Mustafayı psikiyatrist bölümüne götürmüşlerdi, bir kaç görüşme olacakmış ve alınan bilgiler polislere ifade olarak verilecekmiş. Bunun her ne kadar doğru olup olmamasını bilmesemde doktorun yaptıklarına güvenmek dışında bir çarem yoktu. Adeni almış tam hastaneden çıkıyordum ki telefonum çaldı. Adende benimle beraber çantama bakınca açmam gerektiğini anladım. Arayan Sefaydı "Ahsen neredesiniz tam olarak? Ben hastanenin önündeyim". Duyduklarıma inanamadığım için telefon kulağımda olacak şekilde çıkışa ilerledim. Bu sırada Adenide sürüklüyordum yanımda.

Dışarıda yeri izleyen Sefayı gördüğümde çok şaşırmıştım. Yanına ilerlediğimizde Adenin "o kim?" dediğini duydum fakat cevap vermedim. "Sefa sen ne yapıyorsun burada? Neden döndün?" "Ahsen sencede bu gereksiz bir soru değil mi? Sen o kadar panikliydin ki havalimanından dönemedim, senden sonra ki uçağa bindim". Söylediği şey çok normalmiş gibi bakıyordu suratıma, o an anladım birini gerçekten önemsemenin nasıl bir şey olduğunu.

"Teşekkür ederim Sefa ama beni merak edeceğin bir durum yok, daha doğrusu benim bir şeyim yok". Sefaya olanları anlattıktan sonra bizi eve bırakmayı önerdi ve yola çıktık. Yirmi dakika kadar süren yolculuktan sonra Sefaya teşekkür ettim tekrardan ve eve geçecektik ki arkamızdan seslenen Sefa ile yerime mıhlanmıştım. "Bir şey olursa bana haber vermen yeterli Ahsen, eşyalarını iki güne yollatırım sizinkilerle". Bilmem kaçıncı kez teşekkür ettikten sonra evin kapısını açan Adenin yanına geçtim. İkimiz içinde zorlu ve uzun bir gün olmuştu, aç olduğumuz için mutfakta ekmek arası bir şeyler hazırlıyordum. Mutfak kapısının pervazına yaslanmış olan Adenin bana baktığını fark ettim. "Bir şey mi oldu kuşum?" "Ah yok hayır, dalmışım sadece" "bende bunu yedim?" "Ahsen sence Mustafa gerçekten katil midir?"

Gelde buna cevap ver şimdi. "Sanmıyorum balım, bence kafası yerinde değil, biraz zaman tanımamız lazım, elbet düzelecektir. Yaşadıkları ağır şeyler, ayrıca olayı bilmiyorum o yüzden net bir karar veremeyiz." Adenin tekrardan durgunlaştığını görünce ona sandviçini uzattım ve içeri geçmesini söyledim. Onun moralini iyi tutmak için biraz yalan söylemiş olabilirdim. Mustafanın tavırları normal değildi, bu sefer toparlanması pekte kolay olmayacaktı sanırım. Daha fazla bunları düşünerek kendimide üzmek istemediğimden düşüncelerimi def ettim ve başka bir şeylere kafa yormaya başladım. Tam o sırada Burakın yazmadığı aklıma geldi, olanları hiç mi merak etmemişti? Nasıl olduğumu, neden gittiğimi hiç mi merak etmemişti. Sinirlerimi yatıştırmaya çalışsamda olmuyordu, Adenin içeriden seslenişleriyle toparlanıp hareketleniyordum.

Tam sofraya oturmuş ilk lokmamı alacaktım ki yine mükemmel zamanlamada olan bildirime gözümü devirdim. Yinede eylemimi yarım bırakmak istemedim ve ıssırdım fakat bildirimler gelmeye devam ediyordu, anladığım kadarıyla tek bir kişiden değildi bu mesajlar.

Gönderen: Sefa

Ahsen bir gelişme olursa bana haber verirsin.

Yarın müsaitsen seninle bir konu hakkında konuşmak istiyorum.

Hayırlı geceler.

Gönderen: Hastane

Ahsen hanım, ben akşam ki konuşmuş olduğunuz doktor; Erdem bey. Mustafa beyin ifadesi alındı fakat sonuçlar....

Mesajın devamını okurken ayağa kalktım.

~~~~~~

Hadi yine iyisiniz, fazla bekletmedim sizi. Kısa bir bölüm oldu gibime geldi ama bununla idare edin güzellerim. Oy vermeyi, yorum yapmayı ve kendinize iyi bakmayı unutmayın. Hoşçakalın!

Kalbin HatasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin