5. Bölüm - Tatil

33 17 31
                                    

Hepinize selamlar fıstıklarım, yeni bölümü hemencecik yazmaya çalıştım. Aramıda bazı sabırsız arkadaşlar var, keyifli okumalar dilerim bebişler.

~~~~~~

Bana aniden sarılan Mustafa ile ufak bir şok geçirdim ve kalbim ritimini bozdu. Göğsü göğsüme yaslıydı, hissettiğime göre onunda kalbinin atış hızı benimkinden farksızdı. Bu tür olaylardan dolayı umutlanıyordum fakat hemen arkasına beni "kardeşi" olarak sevdiğini ima ediyordu ve kırıyordu. Bu yüzden ondan bir müddet uzak durmak iyi gelecektir diye düşündüm. Tekrar düşüncelerimden soyutlandığım sırada Mustafadan ayrıldım, gözleri hafif kızarmıştı. Gerçekten neler olduğunu anlayamıyordum, alt tarafı 2 saat yoktum ve bunun için ağlamıştı. "Hastaneden daha yeni çıktın Ahsen, yine bir kaza oldu diye çok korktum. Haber vermeye bile tenezzül etmemişsin". Söylediklerine hak veriyordum elbette, daha yeni trafik kazası geçirmiştim ve o günde Mustafa benim evimde kalıyordu. Sanırım telefonlarına cevap vermemem o günü hatırlattı ve o yüzden endişelendi, ağlamak ve bu kadar mesaj atmak ama biraz abartıydı. İstese snapchat üzerinden konumumu görebilirdi yani, kesinlikle stalker hareketi değil bu ve ben kesinlikle yapmıyorum(!)

İçeri geçip Mustafadan özür dilediğim sırada hava iyice kararmıştı ve karnım gurulduyordu, umarım bunları duymuyordur diye geçirdim içimden ve tam o sırada "çok acıkmışsın sanırım" diye gülen Mustafa ile moralim bozuldu. Yine ben ve yine rezillikler, hayır yani karnımın guruldamasında bir sorun yoktu fakat dinozor kükrüyormuş gibi ses çıkıyordu. "Dalga geçme ya, sabahki hazırladıkların yenilir olsaydı aç kalmazdım, hadi bir şeyler sipariş edelim." "Ya kızım sen hiç mi kendin yemek yapmıyorsun, hep dışarıdan söyledik" kurduğu cümle beni biraz düşündürdü, haklıydı aslında, son günlerde hiç kendim yemek hazırlamamıştım. "İyi o zaman markete gidelim evde hiç bir şey yok" Bu da Mustafanın hoşuna gitmemiş olacaktı ki siteyi açtı ve "ne yemek istersin" diye sordu. Birde bana söyleniyor hiç yemek yapmıyor musun diye, markete gitmeye üşeniyor beyfendi.

Yemeklerimizi yedikten sonra bende çöpleri toplayıp attım. Uçağım yarın öğlen kalktığı için sabah kuzenimle buluşup havalimanına geçecektik. Bu da demek oluyordu ki erken yatmam gerekiyordu, asla bu tür günlerde erken yatamazdım. Mustafayı tek bırakıp odama çıktım ve yatağıma uzandım, aklıma gözlüklerimi koymadığım gelince yataktan fırladım ve aksesuar rafıma ilerledim. En beğendiğim 3 gözlüğümü kutularına koydum ve mat siyah bavulumun içine attım. Henüz tam olarak uykumun olmamasından dolayı yarınki elbiselerimide seçip cilt bakımımı uyguladım. Yatağa geçtiğimde Zişandan gelen mesajları fark ettim.

Gönderen: Zişoş

Hazırmısınız Ahsen hanım?

Ben biraz heyecan yaptım ama bizim valizler hazır.

Sabah istersen seni evden alalım, beraber geçeriz.

Aslında iyi olurdu, taksi ile uğraşasım yoktu ve zaten yakınlardı bana. Çoğul konuştuğuma bakmayın, kuzenim ve kocasından bahsediyorum. Elbette o da geliyordu, üçümüzün tatil yapmaya gitmesi biraz garip geliyordu bana. Eniştenin yanında rahat edemezdim ki ben, araya dahil olmaya çalışıyormuşum gibi.

Gönderilen: Zişoş

Bende de yavaştan heyecan oluşmaya başladı, yalan yok.

Her şeyi hazırladım ama, sabah bir giyinip çıkmam lazım.

Size zahmet olmazsa bana uyar.

Mesajları attıktan sonra odama çıkmadan önce izlediğim videoyu açtım tekrardan, eski cinayet dosyalarını araştıran bir kanaldı. Böyle şeylere merak sarıyordum evet ama gece izleyince daha bir hoşuma gidiyordu, sanırım daha fazla gerilmemden. Derken Zişan yazdı.

Gönderen: Zişoş

Yok kuzum ne zahmeti, sabah 8 gibi alırız seni sonra geçeriz. İstersen kahvaltı yapalım?

Gönderilen: Zişoş

Bence gerek yok kahvaltıya, evde bir şeyler yerim ben. Tabi sizede uyuyorsa, bana fark etmez pek.

Nasıl olsa sabah uyanınca telefonuma bakarım dedim ve mesajlardan çıkıp pijamalarımı giyindim. Uykumun olmadığını düşünsemde kafamı yastığa koyduğum gibi uyudum.

Ben henüz uykumu alamamışken alarmım çalmaya başladı, o lanet olası sesten nefret ediyordum fakat el mahkum. Kalkıp elimi yüzümü yıkadım ve tatile gittiğim için yinede ufakta olsa mutluydum, her şeyden önce ayılmam gerekiyordu ama. Giyinirken aklımda olan tek şey birazdan içecek olduğum uyanma kahvemdi. Mutfağa indiğimde makineden Mustafanın uyanabileceğini düşündüm ve o yüzden kendim hazırladım, oturma odasına geçtiğimde ise şaşırdım. Mustafa giyinmiş ve karşımda duruyordu, neden uyandığını sorgulamak istesemde sanırım bu gayet belliydi. Günaydın dedim ve koltuğa oturdum, "sen geç kalmıyor musun" diyen Mustafaya tırmandı gözlerim ve sorusunu cevapladım. Eniştenin beni alacağını duyduğunda suratı asıldı ve ağzından çıkan cümle ile gülesim geldi. Aynen şuydu "O gıcık kardeşide sizinle mi olacak, yapıştı bırakmıyor" sessizce kıkırdasamda bunu ona belli etmedim ve düzgünce gelmeyeceğini belirttim. Rahatlamış olacaktı ki yumruk yaptığı eli açıldı ve yanıma oturdu. Bazen bu çocuğun nesini sevdiğimi sorguluyordum gerçekten, odunun tekiydi işte.

Kahvemin son yudumlarını alırken zil çaldı ve kapının önünde Zişan belirdi. Kapıyı açmam ile boynuma dolanması bir oldu, bende aynı şekilde karşılık verdiğim sırada onun Mustafaya pis pis baktığına emindim. Onu hiç sevmiyordu ve gereksiz samimi buluyordu, enerjileri tutmadı bunların diye düşünürken eniştem belirdi. Onada selamımı söyledikten sonra kapının yanında duran bavuluma yeltendim ama eniştem benden önce davrandı ve bavulu arabaya yerleştirdi. Gerçekten centilmen birisiydi ve bu Zişan bunu nasış buldu diye düşünüyordum, banada ayarlasaydı ordan bir tane keşke. Dubai gayet sıcak bir yer olduğu için ceket filan almadım yanıma ve Mustafaya son kez baktım, ikimizde buruk bir şekilde bakıyorduk bir birimize.

Sanki bir haftalık değildi ömürlük gidiyormuşum gibi bir his vardı içimde, gerçi kim bilir, belkide bu son görüşümüzdür bir birimizi.

Beklediğimden kısa süren araba yolculuğundan sonra havalimanına vardık ve tüm kontrollerden geçtik. Ardı ardına yaptığımız check-in'ler yüzünden baya yorulmuştum ve çabucak yerime oturup uyumayı diliyordum. Gate kapısına vardığımızda uçağa alımların çoktan başladığını fark ettim ve bizde hemen girdik. Son gelenlerden olduğumuz için onların biletleri yan yana denk gelmişti fakat kader bu seferde benim yüzüme gülmemişti. Eniştem Aqeel onun yerine oturmamı söylesede çiftleri ayırmak olmazdı o yüzden kabul etmemiştim.

Biletimde yazan numaralı sandalyeyi ararken buldum ve üç yerin ikisinin dolduğunu gördüm. Cam kenarında bir teyze ve yol kenarında genç bir adam, benimle yaşıt gibi duruyordu. Yerime geçmek istediğimi fark edince ayağa kalktı ve geçmemi bekledi, teşekkür edip oturduğumda garip bir sessizlik oluştu.

Bu sessizliği bozan yanımda oturan genç delikanlı oldu, gayet hoş bir tarzı vardı. Ufak çaplı bir sohbet ardından ben uyuya kalmıştım ve yolculuğun çoğunu kaçırmıştım bu sebepten dolayı. Uyandığımda ise teyzenin kucağındaydı başım, utanıp kalktığım sıra teyze güldü ve sorun olmadığını belirtti. Demiştim çok vahşi uyuyorum diye işte, iyiki teyzenin kucağını seçmişim...

"Aslında önce bu tarafa devrildin ama sanırım omzumu rahat bulmadın" diyen kalın sese kafamı çevirdim.

~~~~~

Çok aceleye gelen bir bölüm oldu, sağolsun güzel okuyucumun teki ısrar etti "at şu bölümü artık" diye ve bende kıramadım. Sizce nasıldı bu bölüm ve bu adamda kim? Gelecek bölüm görüşmek üzere!

Kalbin HatasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin