13. Bölüm - Teklif

13 6 23
                                    

Tekrardan merhabalar. Yeni bölüm ile geldimmmm, hepinize iyi okumalar dilerim. Umarım fazla bekletmemişimdir.

~~~~~~

"lafı dolandırmak istemiyorum" bunları derken yinede göz teması kurmuyordu. "Seninle konuşmam gereken konu teyzenler hakkında. Daha doğrusu teyzen ve annemin beraber aldıkları karar hakkında." "Sefa beni meraklandırma şu cümlelerini bölerek, söyle işte tek seferde aaaa" "tamam tamam, bildiğin üzere aynı mahallede oturuyor bizimkiler. Tanıdıkları yakın birisinin kızı evleniyormuş, bizide çağırıyorlar. Annem erkek tarafını tanıyormuş, teyzende Sefa geliyorsa Ahsenide getirsin demiş." "Gel birde memleket işleriyle uğraş şimdi, biz ne yapacakmışız rizede?" "Bilmiyorum ama büyüklerin lafını geri çevirmek olmaz diye düşündüm o yüzden sanada yüz yüze açıklamak istedim."

Şimdi ne yapacaktım ben? Teyzem anne yarısıydı benim için, annemin kaybından sonra daha da bir bağlanmıştık fakat eniştem beni sevmiyordu. Ciddi bir şekilde kötü davranıp incitiyordu, oraya gitsem yine o laflara maruz kalacaktım. "İyi düşünmüşsünde benim yakında işe başlamam gerek, hasta kalma sürem doldu. Her an çağırabilirler yani beni. Ne kadar kalacakmışız?" "Çok bir şey değil sanırım, annem en fazla iki hafta dedi". Yapacak bir şey yoktu, teyzemi kıramazdım. Ayrıca işin içine Havva teyzeyi kattığı için hiç geri çeviremezdim, laf olurdu. "Peki o zaman, hangi gün çıkarız yola?" "Bizimkiler hemen çıkın diyorlar fakat baş başa gitmemiz doğru olmayacağından dolayı kız kardeşimide götüreceğiz. Okulundan izin almaya çalışacak, aldığı takdirde çıkarız. En fazla iki günü bulur yani çıkmamız". Ne de güzel diyordu baş başa gitmemizin doğru olmamasını, ince düşünceliydi fakat şu an da da baş başa değil miydik?

"Ben hazırlığımı yapiyim o zamana kadar, haber verirsin Elifin izin aldığı gün" "elbette". Tüm akşam boyunca gözlerime bakmamak için büyük efor sarfetmişti. Bir süre sonra bende göz kontağı kurmaya çalışmak yerine onun gibi bakmamaya çalıştım. Haklıydı sonuçta, ben her ne kadar sözde müslüman olsamda bu faaliyetlere uymuyordum. Bir an kendimi sorgulamaya başladım fakat ebeveynlerimden böyle gördüğümü bahane edinerek devam ettim tavırlarıma.

Güzel geçen bir yemekten sonra Sefa beni eve bıraktı, ısrar etsemde içeri gelmedi ve o da evine ayrıldı. Kapıdan içeri girerken öğlen neler olduğunu hatırladım ve içimi bir kasvet sardı. Ev gözüme çok boş gözüküyordu halbuki Adenin uzun süren görevlerinde ve operasyonlarında hep tek kalırdım evde. Kapının sesini duyup merdivenden aşağı gelen Parsıma kaydı gözlerim. Ne de güzeldi benim oğlum. Gelip bacaklarıma dolandığı sırada bende ona ödül mamalarından vermek için dolaba ilerledim. İstese tezgaha çıkıp kendide alabilirdi bu paketleri fakat çok uysal ve iyi huylu bir kedim vardı, çok istese bile patisini sürmez gelir benden isterdi. Mamasını açarken bana boncuk gözleriyle bakıyordu, annesi kurban olurdu o bakışlara.

Yemeğini yedirdikten sonra dışarı çıkmak istedi ve bende onu dışarıya alıştırmış olduğum için yolladım. Yavaş yavaş kapıdan çıktı ve normalden sakin bir şekilde bahçeden ayrıldı. Gözüm hüzünle onu izledi ve nedensizce içim burkuldu. Bunun onu canlı olarak son görüşüm olduğunu bilmeden yolladım.

Uzun ve yorucu bir günden sonra evi toparlayıp odama çıktım. Pijamalarımı giymeyi hak ettiğimi düşündüm ve üzerimdeki siyah takımımı çıkarttım. Kendimi yatağa attığım sırada Buraka yazmayı düşündüm.

Gönderilen: Burak

İyi misin?

Dayanamayıp mesajı attıktan sonra yan döndüm ve duvarımda asılı olan resimlere bakmaya başladım. Ailemle çekindiğim fotoğraflardı bunlar, her birinde Adende vardı.. Arkadaşlığımızın bu şekilde bitmiş olması beni çok üzüyordu fakat arkamdan söyledikleri, daha doğrusu yazdıkları bir arkadaşın yazacağı şeyler değildi. Hayatımdan bir kötülüğü daha çıkartmışken Buraktan mesaj geldi.

Gönderen: Burak

İyiyim? Neden sordun?

Birde neden sordun diyor beyinsiz. Madem bu kadar umursamazdın uçakta niye samimi davrandın? Yemeğe gelmek isterimler, akşam yürüyüşleri falan. Ne de çabuk hiçe saydı beni diye söylenirken parmaklarım aklıma uymuş ve sözleri sıralıyordu.

Gönderilen: Burak iti

Hani ben gideli hiç yazmadın ya, başına bir şey geldi de yazmıyorsun sandım. Kötülere bir şey olmayacağını unutmuşum :)

Pislik herif işte birde soruyor neden diye. Madem merak etmeyeceksin beni ne diye alıyorsun numaramı? Ne diye dolanıyoruz dışarılarda. İnsan arkadaşını merak etmez mi? Gıcık şey. Tam aklımda mükemmel küfürlerimi sıralıyordum ki zil çaldı. Bu saatte kimin geldiğini sorgularken çok saçma bir eylem olduğunu anladım. Tabi ki Gazel hanım gelmişti, başka kim olabilirdi ki. Kapıyı açtığımda boşlukla karşılaştım, kafamı sol tarafa çevirdiğim sırada arkamdan bir el doldandı ve ağzıma beyaz bir bez kapattı. O andan itibaren gözlerim karardı ve bilincimi kaybettim.

Ayıldığımda çokta yabancı olmayan bir yerde buldum kendimi. Burası evimin misafir odasıydı, Mustafanın eşyalarının halâ durduğu oda. Yerden doğrulmaya çalıştığım sırada kapının açıldığını duydum. Bu ne ya, sanki ayıldığımı haber almış gibi. Kendi evimde olmamın verdiği rahatlıkla kapıyı açan kişiye bağırmaya hazırlanmıştım. O kişinin Mustafa olacağını tahmin edemeden..

Üzerinde siyah pantolon ve hastane elbisesi vardı, normalde olsa gülerdim ama normal değildi işte. Bir elinde silah diğer elinde benim olduğunu düşündüğüm telefonum vardı, sinirli şekilde bir şey okuyordu. "Ahsen bu şerefsiz kim? O geçen hafta ki pezevenk mi?!" "Mustafa şu saçmalığı açıklamak yerine telefonumda ki kişiyi mi sorguluyorsun. Delirme Allah aşkına, ayrıca beni bayıltıp kendi evimde odaya kitlemek ne. Ne oluyor? Vizyonsuz musun?" "Sözlerine dikkat et istersen Ahsen" derken elinde ki silahı sallamaya başladı bana doğru. "Ne yani beni mi vuracaksın?" Doktor delirdiğini söylemişti ama ben böyle beklemiyordum, kaç senelik arkadaşım resmen psikopat çıkmıştı. Onu tanıdığım için olması gerektiği kadar korkmuyordum fakat elinde ki silahın namlusu bana doğru duruyordu.

"Sana bu adamın kim olduğunu sordum. Seni sevdiğimi bildiğin halde, ayrıca seninde karşılık verdiğin halde bir başkasıyla mı yazışıyordun? Ağabeyimin peşine mi yollayayım seni de? Onu vurduğum gibi senide mi vurayım?" "Mustafa ne diyorsun sen? Ağabeyini sen öldürmedin kendine gel, ayrıca çocukluk arkadaşını tehdit edecek kadar zavallı mısın?"

"Ahsen sorumu cevaplamazsan eğer bu kurşun o güzel kalbine isabet eder. Oysa ben o kalbe daha taht kurmak istiyordum, yazık etme kendine." Cümlesini sonlandırır sonlandırmaz boynunu çıtlattı ve bana bir adım attı. Silahın namlusunu çenemde gezdirirken bende kafamı doğrulttum. Dik duruşumla bir nevi ona meydan okuyordum. "Ah güzelim bu tavırların çok hoşuma gidiyor, ama süren azalıyor, beni buna mecbur tutma".

Bu adam delirmiş! Ortada olmayan bir ilişkinin kıskançlığını yaşayıp olmayan bir adamla beraberliğimi suçluyordu. "Mustafa manyak mıs-"
Kulağıma silahın patlama sesi dolduğunda bende kendimi karanlığa teslim ettim. 

~~~~~~

sa olan bir bölümle sizlerleyim. Pek yazasım yoktu açıkcası fakat bölüm beklediğiniz için bu kadarını yazıp atmaya karar verdim. İyi beklemeler canlarım.

Kalbin HatasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin