2. Bölüm - Hatalar

48 19 13
                                    

Hepinize Merhaba!
Ilk bölüm okunmadı henüz yeni attığım için ve ben birinin ricasına dayanamadığımdan dolayı bu bölümüde atmaya karar verdim, keyifli okumalar.

~~~~~~

Cümlesinin bölünmesine sebep olan evimin tam önünde duran kişiydi.

Gördüğüm an hayrete uğramıştım, gözlerim yuvalarından çıkacakmışçasına pörtlemişti ve Gazel ile o şahıs arasında dolanıyordu bakışlarım. Ortamın gerginliği elektrik misali çarpmıştı ve daha da germişti beni bu durum.

Gazele baktığımda o da suçluluk duyuyormuş gibi bir ifade takınmıştı suratına. "Neler oluyor" diye soramadan yılan kılıklı Ceren Gazelin üzerine atıldı. "Bu dayağa doymamış bak tekrar geliyor" diyerek Cereni karşılayan Gazeli şaşkın bir surat ile izliyordum. Bunlar ne için böyle ergence dalmışlardı bir birine?

İkisinide sakinleştirip oturma odasında ayrı koltuklara oturttuğumda ortamın gerginliği bir nebze azalmıştı, Cereni bende sevmiyordum evet ama kapımın önünde bir birlerine girmelerinide istemezdim. Sorunun ne olduğunu dinlediğimde Cerene daha çok bilendim, her ne kadar tarafsız gibi davranmaya çalışsamda olmuyordu.

Cerenin kim olduğunu açıklamam gerekirse zamanında abimden ve o sırada kazandığı iyi paradan faydalanmak için yakasına yapışan ucuz bir sürtüğün tekiydi. Tabi bu suratını annemlere göstermediği için herkesin gözünde abime aşık bir melekti. Nah öyleydi, bak yine geriliyorum aklıma geldikçe. O şu an camdan bakarken üstüne atlasam bir şey yapamaz aslında ama neyse, medeni insan rolünden çıkmıyoruz. Tekrardan anlattıklarıma dönecek olursam, abim kıza ufaktan duygular besliyordu ve o yüzden her şeye göz yumuyordu. Aldatıldığını ve kullanıldığını anladığı an postaladı Cereni ama ne yazık ki aynı hastanede çalışıyordum bu kara kedi ile. Gazel ile kavgalarının sebebi ise abimdi, her ne kadar Gazeli sevsemde abimi kıskanıyordum herkesten. Sadece ondan değil, HERKESTEN. Üniversitedeki profesörlerden bile öyleydi, abimi paylaşmayı sevmiyorum diyelim o yüzden Gazele de yakıştırmıyorum abimi. Normalde sevinirdi herkes 'abimle en yakın arkadaşım beraberler, akraba oluyoruz' bilmem ne diye ama hayır iğrenç. Keşke hep sap kalsa.

Tabi ki abimi bu kadar sevdiğimi ona yansıtmıyordum, normal abi kardeş gibi bir ilişkimiz yoktu daha çok kedi köpek gibiydik. Taki o şehir dışına çıkana kadar, bak yine huyum üzerimde. Konudan nasıl hızlı sapıyorum, düşüncelerimi hayali bir el ile toz bulutu misali dağıttığım sıra kızlara odaklandım. Kısa bir konuşma ardından ağzının payını vermiş bir şekilde onu 'yolcu ettim' kovmak değildi asla. Tekrar Gazele baktığım sıra suratında ki yara izlerini gördüm, Cerenin suratıda Gazelinkinden iyi değildi açıkcası. Bayağı hırçın bir kavgaymış sanırım, keşke görseydim. Her ne kadar hepimiz yirmili yaşlarımızda olsak bile bazen ergence olabiliyorduk. Bu bazenleri hoşuma gitsede bu gibi durumlarda sıkıntı oluyordu.

Akşam yemeğinin çıkarttığı bulaşıkları topladıktan sonra Gazel gitmesi gerektiğini belirtip ayrılmıştı evden. Yine tek başımaydım bu sıkıcı mağarada, Pars oğlum kışlık uykusundan kalkıyormuş gibi geldi içeri, miyavlayarak beni mutfak dolabına doğru yöneltti ve her zamanki gibi şekerleri için yalvardı. Bıkmıyordu resmen dilenmekten, görenler çocuğa hiç yemek vermiyorum sanardı cidden. Dayanamayıp kafasını sevdikten sonra bir kaç şeker verdim ona ve tekrardan odama çıktım. Unutmuş olduğum telefonumu elime aldığımda beni karşılayan şey Mustafanın attığı mesajlar oldu. Uzun zamandır görüşmüyorduk ama bu hayatta beni en iyi anlayan arkadaşım o olabilirdi, Aden bir yana elbette ama Mustafa farklıydı benim için. Yazdığı mesajlara tıkladım ve ekranım açıldı.

Gönderen: Musti

Naber kızzz ne zamandır yazmıyorsun, hayırdır.

Abinde yazmadı hiç, ruhunuzun ölü olduğunu biliyordum ama bu derece değil be.

Mustafa yine her zamanki gibi ciddi davranıyordu(!) bu çocuk ne zaman yetişkin gibi olucak acaba diye düşünürken cevap yazıyordum aynı sırada.

Gönderilen: Musti

İyilik, senden naber Musti, özlettin sende bayağı. Abim şirketiyle filan uğraşıyor, bende konuşmadım ne zamandır.

Sen bahset bakalım, bana yazman neden bu kadar uzun sürdü, benden önemli kim var lan aaaa

Biraz atar yapmakta sorun yoktur diye düşünüyorum ve o yüzden bu mesajlar hakkında fazla düşünmeden yolluyorum. Kendimi can sıkıntısı ile çift kişilik olan yatağıma attım, hayatta yatağımdan daha fazla sevdiğim bir şey yoktu sanırım, 'onun' dışında tabi. Derken bir kaç bildirim geldi telefonuma ve Mustafadan olduklarını tahmin ederek tıkladım.

Gönderen: Musti

Bendende iyilik ne diyelim, senden önemli işim olabilir mi kız benim. Her şeyimsin sen benim ayol, iş arıyorum yaaaa hâla işsizim.

He bu arada kapıyı açarsan sevinirim, akşamın soğu başladı da donuyorum.

Bu mesajıyla beraber kaşlarım çatıldı ve anında camıma yeltendim, perdeyi aralamam ile sırılsıklam olan Mustafayı görmem bir oldu. Yağmur bardaktan akarmışçasına yağıyordu ve bulutlar adeta isyan eder gibi kurtuluyordu yüklerinden. Daha fazla beklemeyerek  alt kata koştum, merdivenden düşmeme sebep olabilecek bir şekilde hemde. Kapıyı açmam ile Mustafayı içeri çektim, bir kaç saniyelik bir bakışma yaşadık o sırada. Kolunda olan ince parmaklarıma göz attım ve kaynar bir saç düzleştiricisi tutmuş gibi geri çektim elimi. Bu hareketimi sırıtarak karşılayan Mustafanın üzerinde gezdirdim gözlerimi. Sırılsıklam olmuştu gerçekten ve daha sabah silmiş olduğum evimi tekrar leke yapıyordu üzerinden süzülen her damla ile.

Bir adım gerileyerek elimi enseme götürdüm ve sonrasında aynı elim ile üst katı işaret ettim. "İstersen misafir odasında duş alıp ordaki pijamalardan giyebilirsin" dedim ve Mustafaya baktım. Kafa sallayarak yanıt verdi ve yavaş adımlarla ilerliyordu ki aceleci bir şekilde ona seslendim. "Ayakkabılarını çıkartma alışkanlığına ne oldu senin" diyerek gözlerimle ayaklarını işaret ettim. "Ah pardon unutturdun" dedi ve bir şey söylememe izin vermeden hızlıca hareketlenip çıplak ayakları ile merdiven basamaklarını tırmanmaya başladı.

Aradan bir kaç dakika geçmişti ve ben koltukta Mustafayı bekliyordum, daha sorgulamam gereken bazı eylemleri vardı. Derken üst kattan ismim çağırıldı, efendim diye bağırdığımda cevap alamadım ve oflayarak misafir odasına ilerledim. Kapıyı tıklattığımda içeriden 'gel' diye yükselen ses ile müsait olduğunu var sayarak odaya adım attım. Karşımda duran hafif yapılı, yarı çıplak beden ile etkilenmemek imkansızdı. Gözlerim yavaş yavaş gözlerine ilerlediğinde bana bir gülüş sergilediğini gördüm, ağzı bir cümle kurmak için açıldığı sırada tekrar kapandı. Bir şey söylemek istediği belliydi fakat ben dünyadan soyutlanmış gibi hissediyordum.

"Bana biraz daha bu şekilde bakarsan eğer, hiç iyi şeyler olmayacak Ahsen"

~~~~~~

Veee bölüm biter, güzel yerde bitti bence. Bunu şu anda tek okurum olan güzel arkadaşım için yayınlıyorum, zamanı gelirse ve büyürsek eğer bunun bilinmesini isterim.

Nasıl bir bölümdü sizce?

Gelecek bölümü heyecanla bekle(yin)

Kalbin HatasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin