Laren Mira;
İYİ OKUMALAR
Saatler önce uyanmıştım ama gözlerimi açmak istemiyordum. Soluduğum koku öyle güzeldi ki gözümü açsam hissettiğim bu mutluluk yok olacak yine kendimi cehennemde bulacak gibi hissediyordum
O yüzden uzun süredir sessizce gözlerim kapalı bir şekilde bana sarılı bedene sarılıyordum.
Yamaç'la uyuduğumu biliyordum haftalarca yanıma geldiğinde burnuma dolan o has kokusunu nasıl unuturdum. Seçme şansım olsa istemezdim onunla uyumayı
Ama en büyük aptallığım olurdu bu, çünkü yamacla uyumak içimde ölmüş duyguları yaşatıyordu
Göğsüne yatarak kalp atışlarını dinlediğim beden kipirdandiginda usulca gözlerim açıldı. Başımı hafif kaldırıp uyku sersemi gözleri kısık olan abime baktım.
Abimi o benim, kendime geldiğimde sayıkladığım sözleri hatırlıyordum. Pişman değildim sadece çok utaniyordum.
Bana gülümseyerek baktıktan sonra büyük eli yavaş ve çökmüş yüzüme ulaştı. Yüzüme yapışan uzun lanetli kızıl saçlarımı geriye çekip yanağımı okşadı
"Günaydın kızıl prenses, nasilsin" ona cevap vermeden küçük bir kedi gibi ona sokuldum. Bedeni ilk başta şaşkınlıktan kasılsa da sonra kollarını daha sıkı bir şekilde belime doladi.
Kapı çalana kadar o şekilde kaldık. Yine ne o konuştu ne de ben sadece sessizliği dinledik. Kapı açıldığında oraya baktım. Tolga yüzünde ki büyük şefkatli bir gülümseme ve gözlerinde ki kırgınlıkla bize bakıyordu
O da abimi biliyorum ama, ona haksızlıktı bu kendi iç savaşlarımı ailede ki herkese yüklenmiştim ve şimdi onların gönlünü almalıyım
Korkuyorum hala hem de çok, ama artık daha cesurum... Beni kabuslarimdan kendi cehennemimde koruyacak bir abim var artık
Elinde ki kaseyi kenara bıraktığında dogruldum. "Prensesim birazcık yemen lazim"
Doktor olarak sorunlarımı en iyi o anliyordu yine de denemeliydim. Kusmaktan nefret etsemde yemem onu mutlu edecekse yapmalıydım
Yamaç beni daha çok kucağına çektiğinde ona baktım. Hafif yaklaşıp kulağına fısıldadım. "O yedirse olur mu" sessim o kadar kısıktı ki duyduğuna bile emin değildim. "Olur kızıl prenses"
Kırıldı mı diye bakarken bana gülen gözleriyle bakınca rahatladim. Kimseyi kırmak istemiyordum.
Yavaşça yanımdan kalkıp tolganın omzuna canını yakmayacak şekilde iki kere vurduktan sonra odadan çıktı.
Tolganın gözlerinde artık daha büyük bir parıltı vardı. Heyecan ve korkudan titreyen elimle yatağa vurdum.
Korkuyordum ama yapabilirdim. İçimden defalarca 'o bana zarar vermez' diye geçirdim.
Yanıma oturduğunda eline kaseyi alıp bana döndü. "Ben bizimkilere hastane diyetisyene ile konuştum. Değerlerin çok düşük ve vitaminlerle bile hemen toparlayamazsin, üzgünüm güzelim ama yemeye başlaman lazim"
Sokaklarda bayılıp hastaneye kaldırıldığım zamanda doktorlar bu sözleri söylemişti. O zaman umursamamistim çünkü önemli değildim
Ama şimdi, birazcıkta olsa önemli olduğumu hissettiren bir ailem vardı. Onlar için denemeliydim
Başımı salladigimda tolganın dudakları sanki mümkünmüş gibi daha çok kenara kıvrıldı
Kaşığı kaseye daldirip bana yaklastırdığında içtim. Çorba uzun zamandır yediğim en iyi çorbaydı.
"Beğendin mi" ona artık bir adım atmanın zamanı geldiği için ne kadar utansam da gülümseyerek yanağından öptüm.
Çorba elinden kayıp yere gürültülü bir şekilde düştüğünde korkuyla yerimden sıçradım
Bu sefer ki farklıydı, önceleri en büyük korkum onları ama şimdi sadece çıkan sesten korkmuştum
Tolga bana şok içinde bakarken içimden gülme isteği geldi. "Heyy" Elimi önünde sallasamda tepki vermedi
Yamaci çağırmak için ayağa kalktığımda bileğime dolanan el beni hızla kendine çekip sarıldı
Kollarım sokla birkaç saniye aşağıda dursa da daha sonradan bende kollarimi ona doladim. Bu evde ki kime temas edersem edeyim içimi huzur kapliyordu
Yıllardır aradığım şeyi bulmuşum gibi hissediyordum
Tolga sessizce bana sarılırken hafif geri çekilip alttan ona baktım "bence çorbalar bir sorun var" dedim ortami yumuşatmak ister gibi
Abimde kısık sesle gülerek saçlarımdan öptü "ayağın yandı mi" başımı hayır anlamında salladım.
"Aşağıda yemek ister misin" haftalardır odamdan çıkmamıştım. Sanırım artık vakti gelmişti. Başımı salladigimda saçlarımdan öptü birlikte odadan çıktığımızda ellerim stresten buz kesmişti
Yine de tolga güç vermek ister gibi sıkıca elimi tutmuştu, birlikte aşağı indik. Herkes aşağıdaydı, mehmet bey bana döndüğünde yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. bir insan sadece size bakarak bile gülümsediğinde bir şeylerin değiştiğini anlıyorsun
"prensesim gelmiş, gidin başımdan eşek sıpaları" Mehmet beyin sözleri dudaklarımın kenara kıvrılmasına, kalbimin yumuşacık olmasına neden oldu. Yanına oturduğumda beni şevkatle kollarının arasına aldı.
"laren'im üstüne ne döküldü" giydiğim mavi tişörtün kol kısımları çorba olmuştu. Yanda ki tekli koltukta oturan Tolga'ya baktım. "abim yanlışlıkla çorbayı düşürdü" Her şeyi dürüstçe söylemiştim. Mehmet beyin oğluna kızmayacağını biliyordum o bu dünyanın en iyi babasıydı. Mehmet Bey gözlerinde ki gurur parıltısı ile bana bakıyordu
"sen abilerini kabul mü ettin bebeğim" Öyle olmuştu demi? sanırım artık bir ailem vardı
SON
nasıldı?
laren sonunda abi dedi?
nasıl sahneler görmek istersiniz?
bir süre bölümler bu kadar yavaş gelecek ama birkaç hafta içinde eski düzene döneceğimizi umuyorum
birkaç bölüm sonra aksiyon/dram bölümlerine giriş yapıyoruz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl [Tamamlandı]
Teen FictionNe zaman başlamıştı her şey? doğduğumda öz ailemden koparılmamla mi yoksa aynı evi paylaştığım adamın baba değil bir canavar olduğunu anlamam mı? Peki ne zaman yaşamaya, nefes almaya başladım... evet evet o gelince, hayatım onunla güzelleşti ama onu...