-14-

4.1K 217 34
                                    

Bölüm Fotoğrafı;

Bölüm Fotoğrafı;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İYİ OKUMALAR

Dün gece şenlik gibi geçmişti. Yamaç ve Tolga abimi ilk defa bu kadar mutlu görmüştüm. efe ve ege ise tüm gün kavga etmiş, onlara da abi demem için benimle uğraşmışlardı. eskiden olsa çok üzülürdüm, hemen abi derdim ama onların şaka yaptığını biliyordum. Efe yemeğe geçerken kulağıma abi dememe gerek olmadığını aramızda çok az bir yaş farkı olduğunu söylemişti.

yine de gece vaktı efe ve ege'yle uyumuştum, efe saatlerce benimle uğraşmış saçlarımı karıştırmıştı daha sonra ise egenin zoru ile uyumuştuk. efeyle geçirdiğim her dakika ayrı eğlenceli geçiyordu.

gece 2 saat kadar uyuyabildikten sonra ikisini uyandırmadan balkona çıkmıştım. saatlerdir olduğu gibi sigaramı içmeye devam ediyordum. kaçıncı sigaramdı bilmiyorum ama ciğerlerim isyan eder gibi canımı yakıyordu.

güneş doğmaya başladığı gibi geri aralarına yattım. Ege ailede en erken uyanan kişiydi, ikiz olmalarına rağmen ikisi de o kadar zıt huylara sahiplerdi ki

saatin 5 olduğunu belli eden ses çıktığı gibi yatakta homurtu ve egenin kalktığını belli eden bir ses geldi. gözlerim kapalı 40. rüyasını görüyormuş gibi görünen efe'ye dönük uyuyor numarası yapıyordum.

dakikalar sonra saçlarımda bir el gezinmeye başladı. "küçüğüm" fısıltılı çıkan ses beni uyandırmaya kıyamaz gibi çıkıyordu. "sen çok yaralısın, biz seni nasıl mutlu edeceğiz" gözüm açık olsaydı boynuna sarılır dakikalarca ağlardım.

"sen bizim en kıymetlimizsin, söz seni asla ağlatmayacağım" saçlarımda dudaklarını hissettim, ardından dikkatlice üstümüzden atladı. çıpllak adım sesleri odada dolandı.

"of efe ya bir kerede açma şu üstünü" yerden alınan yorganın sesinin ardından üstümüze örtülen örtü ile ilk başta irkilsemde gözlerimi açmamayı başardm. "korkma küçük" saçlarımda dolanan e korkuyla hızlı atan kalbimin normal ritmine kavuşmasını sağladı.

kapı sesinden sonra odadan çıktığını anladım, derin bir nefes alarak gözlerimi araladım. Onların yanında yaralarım eskisi gibi canımı yakmıyordu

birkaç saat sonra ev halkı uyandığında yanımda hala uyuyan efe'ye hafif kıkırdayarak odadan çıktım. Lanetli kızıl saçlarım dağınık ve karmaşıktı, rahatsız olduğum için bileğimde iyice incelmiş kopmak üzere olan tokayla saçlarımı topladım.

Salona geldiğimde sadece umay hanım vardı, elinde ki dergiyle ilgileniyordu. yanına gidip gitmemek arasında kalmışken umay hanım orada olduğumu anlamış gibi bana döndü. Gülümsediğinde yanına ilerledim. "efe uyuyor mu" başımı sallaadığımda parlayan gözleri ile gülümseyerek yanında ki boşluğa vurdu. saçımda ki toka koptuğunda saçlarım dağılarak belime doğru dağıldı. "saçlarını örelim mi rahat edersin" utanarak başımı salladım.

umay hanımın saçlarım ile oynamasını çok seviyordum, o saçlarıma dokununca sanki tüm acılarım geçiyordu. geçmiş yaralarımın üzerine yarabandı kapatmış gibiydi

umay hanımın parmakları saçlarımın arasında dolanarak canımı yakmadan örmyee başladı. ben ise sessizce önünde duruyor ince güçsüz parmaklarımla oynuyordum. aklıma özgür gelmişti, o da saçlarımla oynardı canı sıkılınca örerdi.

"güzel kızım benim, ne güzel saçların var upuzun" umay hanımın sözleri ile dudaklarımdan çıkan kelimeleri tutamamıştım. "lanetli değil mi saçlarım" parmakları durdu, "ne demek o" ona döndüğümde güzel ışık dolu gözleri dolu doluydu

"herkes öyle diyor" başını hayır anlamında sallayarak gözümün önünde kalan saçımı nazikçe kenara çekti. "senin saçların çok güzel, lanetli değil ki"

neydi bu his, mutluluk mu yoksa sevgiyi hissetmek miydi? narin eli zayıf yara izinin hala durduğu yanağımı okşadı. "bugün herkes işte anne kız dışarı çıkalım mı hem güzel saçların için renkli tokalar alırız" güzel kısmını vurguyla söylemişti. başımı salladığımda hazırlanmak için odaya çıktık.

Tutsak Olanın Anlatımıyla;

kaç gün geçti, bilmiyorum tek bildiğim bulunduğum bu iğrenç kan kokulu karanlık odanın küçük penceresinden içeri sızan güneşin sürekli doğup battığı

göğsümde ki büyük yarık canımı yakıyor. nefes almamı engelliyor. bileklerimi saran zincirler her çırpınışmda bileklerimde derin yaralar açıyor, sevdiğim kadını duyduğum özlem kalbimin acıyla kasılmasına neden oluyor

onunla olduğum her saniye maraton koşmuşum gibi hissettiğim kalbim şimdi acıyla yaşamak için mücadele veriyor

ne çok özlemiştim onu, onun o kızıl omuzlarından dökülen güzel saçlarını okşadım. kollarımın arasında uyurken hafif aralanan dudaklarını öpmeyi özledim. en güzel manzaram olan maviye yakın yeşillerini özledim. hafif kahverengiye yakın uzun kirpiklerini kırpıştırarak tatlı tatlı bana bakmasını özledim.

canı yanıyor muydu bensiz, o canavar ona zarar veriyor muydu? koruyamamıştım onu, en büyük korkusundan koruyamamıştım

kaçmam lazımdı, buradan gitmeliydim. kızılıma kavuşmalıydım...

SON

çok kötü oldu biliyorum ama en kısa zamanda telafi edeceğimmm

acil aileyle ilgili konu söylemeniz lazım çünkü tıkandım, sizce ne olsun???

umay hanımla olan sahneyi nasıl buldunuz?

laren?

son sahne?

sizce tutsak olan kaçabilecek mi?

Kızıl [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin