Uyarı: bu bölüm boğulma ya da suyla ilgili korkuları olanları tetikleyebilecek sahneler içermektedir, italik yazılan yerleri atlamalarını öneriyorum...
İYİ OKUMALAR
büyük bir suyun içindeydim, ne kadar yüzeye çıkmaya çalışsamda olmuyordu. sudan çıkamıyordum. ben çırpındıkça su beni içine çekiyordu. ciğerlerimde nefes kalmamıştı, ölüyordum.
gözlerim korkuyla açıldığında etrafa baktım. efe abim koca yatağın en ucuna gitmiş uyuyordu. sol tarafımda sırtını yatak başlığına yaslamış ege abim ise endişeyle bana bakıyordu. "iyi misin meleğim" konuşmadan beline sarıldım. terden ıslanmış saçlarımı umursamadan okşamaya başladı. "şşt geçti, kabustu" zorlukla aldığım nefesler sanki bana yetmiyordu
bitsin artık bu işkence, birisi bitirsin lütfen
ege abimin şefkatli naif sesini duyunca başımı kaldırdım. elinde ki küçük prens kitabında yazan kelimeleri okuyordu. tek eli saçlarımda dolanıyordu. göğsümde ki ağırlık kalktı, gözlerim yeniden kapandığıda bu 2 gün içinde ki bininci uykuma daldım
...
gözlerimi açtığımda büyük bir kutudaydım, her yeri camla kaplıyı. etrafıma bakıyordum ama hiç kimse yoktu, korku ciğerlerime doluyordu. ayaklarım hissettiğim ıslaklıkla başımı oraya çeviriyorum. kutunun altından su dolmaya başlıyor ve her saniye artıyor
su bacaklarımı kaplıyor ardından göğsüme kadar geliyor omuzlarım boynum derken tamamen suyun içinde kalıyorum aldığım nefes artık yetmiyor. suyun içinde boğuluyorum
korkuyla gözlerimi açtığımda evde olduğumu görüyorum. oda boş yalnızım, nefeslerimi düzenlemeye çalışırken kapı tıklatılıyor ardından özgür sadece başını içeri sokarak bana bakıyor. beni ne halde gördü bilmiyorum ama endişelenmiş olacak ki içeri girdi. adımları hala aksıyor
yatağa oturduğunda yaraları canını yakmış olacak ki yüzü biraz buruştu. yine de umursamadan ellerini saçlarıma yasladı. "iyi misin kızıl"
iyi miydim, herkes her gün her dakika bu soruyu soruyordu ama ben gerçek cevabı bile bilmiyordum. gerçekten iyi miydim? gerçek iyilik neydi? insan nasıl gerçekten iyi olurdu?
özgür bir cevap vermemi ister gibi bana bakıyordu. ona cevap vermedim sadece kollarımı boynuna doladım. başım istemsizce boynuna gömüldüğünde belimi saran yaralı kollarını hissettim.
"tamam bebeğim, geçti güzelim tamam" saçlarımı öperek beni sakinleştirmeye çalışıyordu. "bıktım artık özgür" bu benim isyanım değildi, içimde çocukluğundan beri canı yanan küçük laren'in isyanıydı. aldığı darbelere dayanamıyor yeniliyordu.
çok yorgundu küçük laren
"kabuslardan bıktım, uyumak istiyorum canım yanmadan uyumak istiyorum" gözümden akan yaşlar günlerdir hiç durmamıştı, sürekli akıyorlardı.
bu seferde gözyaşlarımı özgür'ün boynuna akıtıyordum. belimi saran elleri sıkılaştı. birlikte yatağa yattığımızda beni sıkıca göğsüne çekti. "canının yandığını biliyorum meleğim" başımı gömülü boynundan kaldırmadım. kokusu hızlanan nefeslerimi dindirmişti. "boğulmak istemiyorum" sesim ağlamaktan kısılmıştı artık, o kadar boğuk çıkıyordu ki anladığını sanmıyordum
"boğulmak istemiyorum özgür, sensiz kalmak istemiyorum"
tüm acılarım ortaya saçılıyordu. ben yine tutamıyordum, hayatımı mahveden hiçbir şeye engel olamıyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl [Tamamlandı]
Teen FictionNe zaman başlamıştı her şey? doğduğumda öz ailemden koparılmamla mi yoksa aynı evi paylaştığım adamın baba değil bir canavar olduğunu anlamam mı? Peki ne zaman yaşamaya, nefes almaya başladım... evet evet o gelince, hayatım onunla güzelleşti ama onu...