Miraç...
"Nefessin almazsam biterim. Nefessin almazsam biterim. Nefessin almazsam. Nefessin almazsam..."
Kızların küçücük çocuğun etrafında bu şarkıyı söyleyerek dans etmesi Aytaç'ın hoşuna gidiyordu. Nasıl da içi gidiyordu ama.
"Lan" dedim kızarak. "Senin kızları yemeni mi bekleyeceğiz, yürü arabaya."
Sinan gülerek gidip çocuğunu kucakladı da sonunda hareketlenerek arabalara bindik. Nil' in içi giden bakışlarını gördüm ama yapacak bir şeyim yoktu sanki. Baksana date yapıyor.
Konvoy gibi yola çıktığımızda onlar önümüzden gidiyordu.
Onlarla evlerinin önünde ayrıldık. Biz devam ediyorduk. Keşke boşanmasaydık da benimle geliyor olsaydı. İnsan arabasının eş koltuğunun boş oluşuna üzülür mü?
Bizim evin önünde durduk. Çete peşimden gelirken anahtarı çıkarmış merdivenleri tırmanıyordum. Evin kapısını açıp arkadaşlarıma yol verdim.
"Bıdem!"
"Evet oğlum."
"Mil!"
"Hı hı."
"Ne konuşuyorsun sen acaba? Erkek gecesi yapıyoruz, yok Bıdem'le Mil."
"Hıh pis" dedi bana. Salona geçince ışıkları açtım ve zaman tüneline hoş geldiniz. Nikah fotoğraflarımız ve Nil'in mor battaniyesi karşıladı bizi.
"Battaniyeye dokunmak haricinde her şey serbest." Battaniye birlikte yattığımız koltuğun köşesinde katlı duruyordu. Bu battaniyeyi yengem alıp koymuştu dolaba ama bir şekilde Nil'in battaniyesi olmuştu.
Çocuklar okey için masayı hazırlıyordu. Gidip çay suyu koydum. Çekmecede kuruyemişleri çıkarıyordum.
"Oğlum, geldin mi?" Yengemin sesiyle mutfaktan çıkıp merdivenlere gittim.
"Arkadaşlarla geldik yenge."
"Oyun gecesi miydi?"
"Spontane gelişti."
"Nil de geldi mi?"
"Of yenge ya" diyerek geri döndüm. Alnımı sıkarak mutfağa girdim.
Gecelerim hiç iyi değildi. Düşündükçe deli olmaktan bedenim reaksiyonlarını değiştirdi. Uykusuzluk, sürekli baş ağrısı, ağlama nöbetleri peşimi hiç bırakmadı. Geldiğimde biter sandığım her şey bu defa da ayrılıkla kamçılandı.
Bu evin her yerinde anılar vardı ve ben yokken uyumuş ben gelince uykularından uyanmışlardı. Korku filmlerine bağışıklık kazandım. Kendimi hep bir yerimi sıkarken buluyordum. Canım acırsa kalbimin sızısı diner diye ama o da olmuyordu.
Nil'in hayaletleri var, bu evin her yerinde. Uyuyamıyorum uzun zamandır, beslenme düzenim de hak getire. Sürekli çalışıyorum belki yorulur da uyurum diye ama bedenim hiç yorulmuyordu sanki.
Kuruyemiş kaselerini hazırladım. Ardında çay bardaklarını. Onları tepsiye salona götürdüm. Emir müzik açmış çocuklarla dans ediyordu. Menekşe de gelmişti.
"Çocuklara ne verebiliriz Miraç? Kusura bakma böyle soruyorum ama."
"Ne kusuru, yengem bakar birazdan. Ben anlamam ki."
Lafımın üstüne geldi yengem.
"Tatlı yer misiniz çocuklar?"
Evet gibi sesler çıktı herkesten. Tatlı ya kim hayır diyebilirdi ki? Yengem sehpaya çocuklar için getirdiği tatlıları bıraktı. Çocuklara çizgi film de açıldı onlardan iyisi yoktu artık.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUL BENİ
ChickLitSeneler evvel iftiraya uğrayan Gülnihal ailesiyle birlikte memleketini terk etti. Yirmi dört sene sonra kızı Nilüfer'in tayini oraya çıktı ve Nilüfer karanlık geçmişin içine girdi. O zamanlar askerde olan babasının şimdilerde derbeder olduğunu öğren...