🌹💮4💮🥀

4.4K 336 82
                                    

Beğenmeyi ve satır aralarına yorum yapmayı unutmayın.

Cuma selasının sesi evin içini doldururken esneyerek doğruldum. Günlerdir habire çalıştığım için bedenim bitap düşmüştü. Evlere gelen kömürlerin çoğunda işçi olarak çalışmıştım. Annemin aldığı dantel siparişleri de yetişince çok şükür eve beklediğimizden fazla para girdi. Perncerelerin kalan borcunu ödeyip geri kalanını da pantolonumun cebine attım. Gidip ton ton muhtarla bu kömür işini konuşmam lazım. Elimde para olmadığı için kaç gündür utançtan yanına gidemiyorum.

Sela hala devam ederken esneyerek hala perde alamadığım pencereme doğru ilerledim. Buz gibi odam sayesinde uykum tamamen açılmıştı. Gözlerim karşıdaki pencereyi buldu istemsiz. Pencerenin önü çiçeklerle doluydu. Hava soğuk olduğundan pencerenin iç tarafına koymuştu sahibi. Ben çiçekleri izlerken aniden baktığım yerin perdesi yana çekildi. Beni erkek olarak bildikleri için milletin penceresini dikizlediğimi düşünmesinler diye kafamı sokağa doğru indirdim.

Sela okunduğundan mahalleli camiye gitme için acele ediyordu. Halbuki sela ile ezan arasında hazırlanacakları vakitleri vardı.

Bilinçsizce gözlerim yeniden karşı pencereyi buldu. Gördüğüm kişiyle gözlerim sonuna kadar açıldı. Kırmızı güllerini sulayan adam ona baktığımın farkında bile değildi. Dudağına sigarasını yerleştirmiş bulunduğu camı ise açmıştı.

Özenle işini yapan adam en sonda da bir dal gülü koparıp perdesini geri çekti. Dilimle dudaklarımı ıslatıp merakla bakmaya devam ettim. O adamın güllerle işi olmaz. Buna eminim.

Merakla bakarken binalarının dış kapısı gürültü ile kapandı. Kafamı eğip bakınca onu gördüm. Kopardığı tek dal kırmızı gülle sokak boyunca ilerledi ve gözden kayboldu. Belki de sevgilisine götürüyordur.

Elimi kısa saçlarıma atıp titreyen bedenimi yeniden sıcak battaniyemin içine attım. Annem oturma odasını hamam gibi etmiştir şimdiye.

.........

"Abe. Gimse senin gız olduğun alami?" Mine merakla sordu. Gözleriyse giydiğim pijamadan belli olan kalçamdaydı. Göğüslerim yok denecek kadar az olmasına rağmen kalçam beni ele verecek kadar dolgundu. Şimdiye kadar hep uzun ve bol şeyler giydiğim için hiç fark edilmemişti. Edilse bile kimse kimsenin mabadına bakmıyor demek ki.

"Yoh. Ula ben bile diyim erkeğim. " rolüme fazla kaptırmıştım kendimi. Akşam yemeği sonrası sıcacık odada oturmuş Mine'yi dinliyordum. Günlerdir beni az gördüğü için habire konuşuyordu. Tabi yediğim tokat meselesi de var. Ne annem ne de Mine bu konu üzerinden benimle konuşmuyorlardı. Benim de işime geldiği için susmayı tercih ettim. Hoş şişen ve parmak izleri çıkan yanağım bize pek yardımcı olmuyor.

Gözlerim habire konuşan Mine'den çatırdayan sobaya kaydı. Sesi huzur veren sobayla anılara sürüklendim istemsiz. Eğer babamların yanında kalmış olsaydık şimdiye Mine'nin gırtlağına yapışmış olurlardı. Evlenme yaşın geldi diye. Tıpkı bana yaptıkları gibi onu da razı edene kadar döveceklerdi. Ancak şimdiki tek derdimiz geçim. Çok şükür onu da helal parayla zor da olsa yapıyoruz. Bir hafta sonra yirmi bir yaşına gireceğim. Kardeşim de on dokuzuna girdi bile.

Babamlar daha on beşime yeni girmiştim ki ilk görücüleri kabul ettiler. Hepsinden bir şekilde kurtulup on sekiz yaşına geldim ancak bu uğurda çok dayak yedim. Çok cezalar çektim.

Hatta en son abim dayakla uslanmayacağımı anlayıp boğazımı kesip ortaya atacaktı beni. Annem bizi alıp çıkmasa bir evlâdı toprak altında diğeri kime gittiği belli olmayan bir adamın koynunda olacaktı.

Kırmızı GülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin