Beğenmeyi ve satır aralarına bol bol yorum yapmayı unutmayın. Müziği indirip dinleyerek okuyun.
Uykunun derinliklerine bile dalamadan gözlerim sonuna kadar açıldı. Halbuki yeni gözlerimi yummuştum. Gelen bağırtı seslerini nedense abimlere yorup korkuyla kalktım ve yazmayı örttüm.
Bağırma seslerinin içinden Ömer'in bağırma sesini duyunca pencereyi açıp aşağı doğru baktım. Kavganın sebebi kahvenin orada gibi duruyordu. Üç kişi birbirine girerken Ömer ayırma çabasındaydı. İçlerinde korkuyla abilerimi aradım.
Kavga sebebinin başka olduğunu anladığım halde dayanamayıp odamdan çıktım. İçimdeki Aliş yerinde durmuyordu resmen. Soğuk havaya rağmen merdivenleri koşarak indim.
Az ileride kavga edenlerin üstüne doğru koşturdum ancak beni erken fark eden Ömer'in irileşen gözlerini bizzat gördüm. Ayırmaya çalıştığı adamı bırakıp bana doğru adımladı. Arkasındaki kavgayı unutmuştu resmen.
"Senin ne işin var burada?" Koştuğum için nefes nefese durup bana doğru uzattığı koluna elimi koydum.
"Gavga edidin. Dedim gidem iki tenede ben vuram. " ya sabır çekip kafasını çevirip arkadaki kavgaya baktı. Kavga edenler ayrılmıştı. İkisini kahveye sokarken biri yanımızda sinirli duruyordu.
"Kavgaya girdiğini görmeyeceğim bir daha. " kolumdan eve doğru ittirince gözlerimi devirip bastıramadığım Aliş yanımla çenemi havaya kaldırdım.
"Merah edim. Neye gavga ettiler?" Yanımızda duran çocuğun sinirli bakışları beni bulunca ne var dermiş gibi kafamı salladım. Gül yanım bu tavrımı ayıplarken Aliş yanım normal buluyordu.
"Ya bacım git evine. Gece gece bir de ortalığa düşmüş. Sana mı kaldı lan erkek kavga..." üstüme doğru hiddetle yürüyen adamı durduran kişi Ömer oldu. Üstüne aldığı siyah parkesi bile yaptığı ani hareketle havalanmıştı. Belirgin çene hatları sinirlendiği için daha fazla ortaya çıkmıştı.
"Senin laf söylemen gereken kişi o değil kardeşim. Elimde kalmadan git. " Ömer yakasını tuttuğu adamı geriye doğru iteledi. Karşımızdaki adam sinirden kudursa da tek kelime etmeden geriye doğru adımladı. Ömer'e karşı gelmek istemediği yüzünden belli oluyordu. Yanımdaki beden koluma parmaklarını sarıp merakla yüzüme baktı. İkimizde Aliş olmadığımı biliyorduk.
"Adama sinirlensemde haklı. Gecenin bir vakti kavgalara inme. " tereddütlü sesi yüzünden gözlerimi kaçırdım. Sadece Ömer'in hep yanında olmak istiyormuşum gibi hissediyordum. Soğuktan çatlayan sağ elini kaldırıp kafamın üstüne indirdi. Küçük bir kızla konuşuyormuş gibi yüzüme bakıyordu. "Hadi evine git. " başımla onaylayıp tek kelime etmeden eve doğru adımladım.
.......
Tam bir haftadır babamlardan ses çıkmıyordu. Bu kadar yakınımıza gelipte bizi bulamamaları bana garip gelse de halimden memnunum. En azından kafama dayanmış bir silah yok. Birazdan Ömer'lerin kahvede hem beni isteyecekleridi hem de nişan takacaktık. Normalde bizim evde yapmayı düşünüyordum ancak Ömer böyle olmasını isteyince annem de itiraz etmedi.
Mine'yle Samet ise evden çıkacak olmama mutlu. Sonuçta ben gidersem onlar evlenebilecekler. Gözlerim bizim evde dönen Salim'e kaydı. Yaptığımız pasta ve yemekleri kahveye taşıyordu. Bunların malzemelerini bile Ömer almıştı.
"Hadi fazla oyalanmayın." Annem dış kapıdan çıkarken yüreğime oturan sıkıntı ile mutfağa adımladım. Bu günü heyecanla bekliyordum ancak bir şey eksik. Ya da içime oturmayan bir şeyler var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Gül
General FictionDoğudan kaçıp gelen kızın annesini ve kız kardeşini korumasını anlatan bir kitap. Eski dönemlerde geçen bu kitap hem erkek kılığında dolaşmak zorunda olan kızımızı hem sıcak mahalle ortamını hem de yaşayacağı zorlukları anlatıyor. Gül'ün, Aliş olma...