Beğenmeyi ve satır aralarına yorum yapmayı unutmayın. Bol bol yorum yapın.
Oturduğum yerden hızla kalktım. Lapa lapa yağan karla istemsiz çocuksu bir heyecana kapıldım. Anlaşılan bu heyecan benle Salim de tek oldu. Masadakileri bırakıp ikimiz dışarı koşturduk. O ara üstüme bir şey almayı bile unuttum. Soğuk havayla bedenim titresede umursamadan ellerimi iki yanımda açtım ve kafamı yukarı kaldırıp düşen karları izledim. Bu arada kendi kendime gülüyordum.
"Salim hele şunlara bahasın. " çocuksu sesimin farkında bile değildim. Seda'nın pencereden gülümseyerek bana baktığını görünce elimi kaldırıp salladım. Hemen karşılık vermişti.
"Çok güzeller abi. Birini tutabilsem. " Salim kar tutmaya çalışırken omuzlarıma bir ağırlık bindi. Hızla arkamı dönüp Ömer'e baktım. Kendi parkesini benim için getirmişti. Tek kelime etmeden yeniden kahveye giren adamın arkasından baktım. Bu düşünceli halleri aklımı karıştırıyordu. Hangi erkek başka bir erkeği bu kadar düşünür ki. Ayrıca Ömer asla ince düşünceli biri değil.
"Dondum. Gel içeriden izleyelim. " Salim koluma girip içeri çekiştirdi. Pencere knunde sandalyeye oturup sıcacık parkeyi çıkarmadan karı izledim. Sokak lambasından süzülen karlar memleketimi hatta köyümü hatırlattı. Orada da kar yağmasını hevesle beklerdim ancak kar yağınca köy yolu kapanırdı. Bir kış köyde mahsur kalırdık ancak çok severdim. Kalçama kadar kar yağdığı zamanlar oluyordu.
"Biz daha gidelim. Hadi Salim. " kapıya gelenleri umursamadım bile. Kafamı kaldırmış sokak lambasından süzülen karları izliyordum. Kahvenin lambası kapanınca üstümdeki parkeye biraz daha tutundum.
İki gündür tek kaldığım kahvede aslında korkuyorum. Hatta ilk gece sabahladım ancak mecbur kaldığım için korkuma rağmen tek kalmaya devam ettim. Kız halimle bir erkekle kahvede kalamam. Yoksa Salim'e kalmasını söylerdim.
Hemen yanıma oturan adamla irkilip hızla ona döndüm. Ömer elindeki çay bardağı ile hemen yanımdaki sandalyeye oturmuş dışarıyı izliyordu.
"Anlat bakalım. Seni kollarımda ağlatan olay neydi?" Sarıldığıma vurgu yaptığı için bana bakmayan adamdan gözlerimi kaçırdım. Bu arada gergince ellerimi birbirine kenetledim. İlk defa Mine harici biri derdimi soruyordu.
"Yaşadıhlarım. " kısık ve hüzünlü sesimle bana döndüğünü gördüm ancak ona bakmadım. Gözlerim hala akan kardaydı. "Zor geli. " istemsiz iç çektim. Burnumun ucu sızlayınca yutkundum. Ağlak olmadığım halde son zamanlarda kendimi tutamıyorum. Sanırım buna etken olan kişi yanımdaki adam. Onun yanındayken dik durmam gerekmiyormuş gibi hissediyorum.
"Ne zor geliyor Aliş?" Sobanın çıtırtısı sadece duyuldu bir süre. Konuşmaya, anlatmaya cesaret edemedim. Yine yanında ağlamak istemiyorum. Malum erkek adam ağlamaz diye bir düşünce var insanlarda.
"Her şey zor geli. Hayata tutunmaya çalişiken anamın yaptıhları. Babamın, abelerimin beni öldürmeye çalışması. Eve ekmeh sohmak zorunda galmak. " sonralara doğru sesim kısıldı. Titreyen ellerim ve titreyen çenemle kendimi zor tutuyordum. Söylediklerimle eminim aklında birçok soru oluşmuştur bile.
"Abilerin ve baban mı? Aliş sizin aileniz var mıydı?" Şaşkın adama gözlerimi çevirdim. Meraktan bedenini bile bana doğru çevirmişti. Başımı olumlu anlamda sallayınca saniyeler içinde kaşları çatıldı. "Seni niye öldürmek istiyorlar? O yüzden mi kaçtınız?" Gözleri titreyen çeneme kaydı. Bal rengi gözlerindeki titremeyi bizzat gördüm.
"He, öldürmeh istilerdi. Anam babamın ikinci eşidir. Hoş aralarında dini nikah bile yohtur. Zorla o evde galidih. Anamda bizimle gaçtı. " abilerim aklıma gelince bedenimin titremesi başladı. Ömer elini çeneme koyup baş parmağı ile titreyen çenemi okşadı. Aynı zamanda kaşları derinden çatıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Gül
General FictionDoğudan kaçıp gelen kızın annesini ve kız kardeşini korumasını anlatan bir kitap. Eski dönemlerde geçen bu kitap hem erkek kılığında dolaşmak zorunda olan kızımızı hem sıcak mahalle ortamını hem de yaşayacağı zorlukları anlatıyor. Gül'ün, Aliş olma...