Beğenmeyi ve satır aralarına bol bol yorum yapmayı unutmayın.
Merdivenleri yavaş yavaş indim. Coşkun bana sırıtarak bakarken ben olabildiğince yüzümü astım. Akşam akşam yine başıma iş almaya gidiyordum.
Dakikalar içinde Ömer bina kapısında belirdi. Bal rengi gözleri bana değmeden Coşkun da sabit kaldı.
"Mahallenin gençlerini topla. " mevzunun ne olduğunu dinlememişti. Ellerim hala cebimde dururken kaşlarımı derinden çattım. Salim'le ilgili mevzuyu biliyor olmalı ki. "Ya da bekle. " gözleri sonunda bana kaydı ve yüzümü incelemeye başladı. Bir şeyleri düşünüyormuş gibiydi. "Bu işi biz bize çözelim. Samet'i ve Mert'i çağır yeterli. " madem az kişiyle çözülecek bir mevzu, beni niye peşine takıyor? İstemsiz gözlerimi devirdim ancak sessiz kalmaya devam ettim.
Coşkun koşarak kahveye giderken Ömer'i umursamadan minik adımlarla ben de kahveye doğru ilerlemeye başladım.
"Salim'i dövecehsiz?" Eğer kavga olursa fırsattan istifade Ömer'e iki üç yumruk indireceğim. Beynini pekmez gibi akıtmam lazım. Ömer cevap vermeyince kafamı eğip ayağımın önündeki minik taşa vura vura ilerledim.
"Abi. Yoksa Salim'i doğruladık mı?" Samet şaşkınlıkla yanımıza doğru koşturdu. Ömer başıyla onayladı. Bu arada Mert'le Coşkun da yanımıza gelmişti.
"Evinin önüne gidelim. En son eve geçiyordu. " Coşkun heyecanla konuştu. Kimse beni ciddiye almadığı için sessizce onları takip ediyordum. Bir ara onların uzun bacaklarına yetişemeyip arkada kalınca kaçacağımı düşünen adam dönüp kolumdan tuttu ve peşinden sürüklemeye başladım. Onun büyük adımları yüzünden arkasından koşuyordum resmen.
Sonunda üç katlı binanın önünde durduk. Coşkun sinirle tüm sokağı inletti.
"Salim. İn aşağı lan. " onlardan biraz uzaklaşıp binanın duvarına sırtımı dayanadım ve ellerimi yeniden cebime koydum. Birçok kişi gibi Salim denen çocukta pencereye çıktı. Hatta ailesi bile pencereye çıkıp bizlere baktı.
Salim korkuyla pencereden çekildi ve dakikalar içinde demir kapıdan çıktı. Gözlerindeki korkunun nedenini anlamamak için aptal olmak lazım. Ömer'lerin bu kapıya dayanma sebebi o adamın fişini çekmek. Gözlerimi korkudan titreyen adamdan çekmedim. Hani bu mahallenin gencine sahip çıkıyordu.
"Abi açıklama yapabilirim. " gözlerim kısıldı. Yalvaran ve ağlamaklı konuşan Salim Ömer'in eline gitti ancak Ömer ensesinden tutup iteledi. Dengesini kaybeden çocuk birkaç adım da önümde durdu. On sekizine yeni girdiği belli olan çocuğun korkudan titrediğini yakından görmek yüreğimi sızlattı. İstemsiz sırtımı verdiğim duvardan ayrıldım ve çocuğun üstüne doğru yürüyen Ömer'in önüne geçtim.
"Çocuğun suçu nedir?" Ömer elini kaldırıp beni de kenara itecekti ancak bileğini tutup bana bakmasını sağladım. Amacım arkamdaki çocuğun dayak yeme sebebini öğrenmekti. Eğer suçsuzca buna göz yumamam.
"Sen karışma Aliş. "Arkadan bana seslenen Coşkun'a sinirle bağırdım.
"Ulan ben garişmisem burada işim nedir?" İşlerine gelince beni kavgaya getirip işlerine gelince karışma diyemezler. Gözlerimi sinirle Ömer'e kilitledim. "Eğer suçsuzsa..." kolumdan tutup kendine doğru çekince yüzlerimiz birbirine çok yakınlaştı. Sanırım Salim'den önce ben dayak yiyeceğim.
"Arkandaki herif oğlancı. " yüzüme karşı hırlayarak konuşan adama cevap bile veremedim. Salim'in erkeklerden hoşlandığını hemen anlamıştım. Bu kelimeyi bir kere abim en küçük abime söylemişti. Başımıza oğlancı mı olacaksın, diyerek dövmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Gül
General FictionDoğudan kaçıp gelen kızın annesini ve kız kardeşini korumasını anlatan bir kitap. Eski dönemlerde geçen bu kitap hem erkek kılığında dolaşmak zorunda olan kızımızı hem sıcak mahalle ortamını hem de yaşayacağı zorlukları anlatıyor. Gül'ün, Aliş olma...