🌹💮16💮🥀

4.3K 339 136
                                    

Beğenmeyi ve satır aralarına yorum yapmayı unutmayın.

Daha bizim sokağa girmeden davul sesi kulaklarıma doldu. Boş simit tahtamı elimin içine hapserderken hecenla köşeyi dönüp bizim sokağa girdim. Kalabalık çoktan toplanmış atılan sandalyeler dolmuştu bile.


Gözlerim bir kısmı oynayan bir kısmı da oturan kalabalıkta Ömer'i aradı. Özellikle yanında olmamı istemişti.


Yeni yaptığım simit tahtamla kalabalığı yarıp eve koşturdum. Kapıyı dövmemin üstünden çok geçmemişti ki annem açtı. Siyah, uzun ve bol elbisesinde şöyle bir göz gezdirdim. Kahveye gittiği kadınlardan biri vermiş olmalı. Siyah yazmasını diğer gunlerim aksine güzel bağlayan genç annemi baştan sona süzdüm.


"Anaa. Bu halin nedir?" Dalga geçtiğimi sanıp kıkırdadı. Annemi hep eski kıyafetler içinde ve özensiz gördüğüm için bu hali çok garip gelmişti. Suzan teyze oturma odasından çıkınca gözlerim büyüdü. Yaşlı kadının başındaki beyaz yazmaya baktım. Annem kadını kapanmaya ikna etmiş olmalı. Nur yüzlü teyzem büyük bir heyecanla karşımda dikildi.



"Nasıl olmuşum evladım?" Genç kız gibi etrafında dönen kadınla dayanamayıp gülümsedim. Şu kısa zamanda ona da fazlasıyla alıştım.


"Suzan deyze, yazma saan ne gadar yahışmış. " bu arada gözlerim benim odamdan çıkan Mine'yi buldu. Giydiği toz pembe elbiseyle kardeşime hayran kaldım. Ne giyse güzelliği kapanmayan kardeşim çok güzel olmuştu. Hatta bu nişandan sonra kardeşime görücü geleceğine emin olabileceğim kadar güzel duruyordu. Mora yakın yazmasını özenle bağlayan kardeşim genişce gülümsedi.


"Hadi biz aşağı inek. Sen de hızlı olasın. " onlar kapıdan çıkarken ben de odama koşturdum. Üstümdeki erkek kıyafetlerini çıkarıp bezden dolabımın önüne geçtim. Soğuk odamda giyebileceğim kıyafet aradım ancak bir türlü bulamadım. Milletin eskisi olduğu için kötü duran kıyafetlere üzüntüyle baktım. Annemle Mine gibi elbise giymek istediğimi o an fark ettim.


Çenem titrerken mecbur elime rengi gitmiş yeşil kazağı aldım. Altına da diz kapakları ezilmiş olan kahverengi keten pantolonu çıkardım ancak giymeden öylece yatağa attım. Dolan gözlerimden yaş süzülürken burnumu derince çektim. Sanırım sünnete giderken bu eskileri giymek zoruma gidiyor. Eve gelirken milletin nasıl hazırlanıp geldiğini gördüm.


"Eyisi gitmemek. " desemde pes edip buz tutmuş bedenime eski kıyafetleri geçirdim. Hala çenem titrerken annemin ördüğü siyah hırkayı üstüme aldım. Ancak hemen çıkmak yerine aynanın önünde yerimi aldım. Yanağımdaki yara izi kendini toplamış hatta yok denecek kadar geçmişti bile. Saçlarımı ise geçen günlerde banyoya girip kestim. Kısacık kalan saclarıma yarısı kırık tarafı vurdum ve yana doğru taramaya başladım. Bu arada yaşlarla parlayan kahve gözlerimdeki acı nefesimi kesti.


Bu sünnete annemler gibi mutlu gitmek varken kendi cinsiyetimle bile gidemiyorum. Dudaklarımın arasından hıçkırık kaçarken aynada ağlayan yüzüme baktım. Bunları yaşayacak kötülüğümde olmadı kimseye.



Kalın siyaha yakın kaşlarıma baktım. Eskiden iple aldığım kaşlarıma şimdi dokunamıyordum bile. Olurda biri kaşlarını mı alıyorsun, diye laf söylemesin. Sadece çıkan bıyıklarımı iple temizliyordum. Onda da en fazla köse sanarlar beni.



Belirgin çene hatlarım ve elmacık kemiklerime baktım. Bir çok erkekte olmayan belirginlikte olmaları babamın genlerinden kaynaklı. Mine anneme benzediği için yüzü tamamen kıza benziyor ancak ben erkek olduğumdan beri her iki cinsede benzeyebildiğimi fark ettim.



Kırmızı GülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin