Begenmeyi ve satır aralarına en bolundan yorum yapın. Bol bol istiyorum ve hak ediyorum hdjdjdjdj
Türküyü ister baştan başlatın isterseniz de türkü vakti gelince başlatıp oradan okuyun size kalmış.
Tam bir haftadır bir kere bile simit satmaya çıkamadım. Hatta o kadar yağmur yağdı ki evden dışarıya bile adım atamadım. Sokaklarda sular gidiyordu resmen. Bu süreç içinde annemin dantellerini bitirmesine yardım ettim. Hoş o dantel yaparken ben de bebek hırkası siparişine başladım.
İki günde bebek yeleğini bitirip anneme teslim ettim. Bu mahalle diğer mahalleye göre çok bereketli. Hele alt komşumuz Suzan teyze bize çok yardımcı oluyor. Annem bazı akşamlar yemek hazırlayınca onu da çağırıyordu. O da buna karşılık bizim mutfak ihtiyaçlarımızı aldırtmıştı.
Gürültülü kapı sesiyle resmen zıplayarak camın önüne uçtum. Bardak boşalırcasına yağan yağmura rağmen Ömer yine elinde bir dal kırmızı gülle hızlı adımlarla gidiyordu. Saniyeler içinde selanın sesini duydum. Yine cuma günü ve yine Ömer elindeki gülle gidiyordu. Meraklı halimi bir kenara bırakıp sıcak odaya doğru adımladım. Suzan ablanın tekli koltukta oturmuş pirinç ayıkladığını görünce gidip hemen yanındaki diğer tekli koltuğa oturdum. Koltuklar hepsi ayrı ayrıydı. Milletin verdiği ya da attığı eski eşyaları yıkayıp evimize almıştık.
"Kolay gele Suzan deyze. " kafasını kaldırmadan gülümsedi. Titreyen parmakları ve burnunun ucuna indirdiği gözlükleriyle zorla ayıklıyordu. "Ver ben yapam. " itiraz etmeden tepsiyi bana verdi. Onun ayıkladığı yerleri bir daha ayıkladım.
"Onu bitir benimle Ptt'ye kadar gel yavrum. Aylığımı çekmem lazım. " başımla onayladım. Ancak yağmur yağdığını hatırlayınca kafamı kaldırıp ona baktım.
"Bugün gidemeyik deyze. Hava yağmurdur hep. Yarın eyi olursa gidek. " çatıya vuran sesleri yeni algılıyormuş gibi yüzü aydınlandı. Sonra da oturduğu yerden kalkıp pencereye doğru adımladı. Dışarıyı büyük bir merakla izliyordu.
Ayıkladığım pirinci mutfağa götürüp anneme verdim. Mine etrafta görünmediğine göre kesin elişi yapıyordur.
Tekrar oturma odasına geçtim. Suzan teyzenin hala camdan dışarı baktığını görünce tekli koltuğu sürükleyerek onun olduğu yere çektim. Gülümseyerek yerine oturdu.
.......
Bir haftanın sonunda yağmur durmuştu sonunda. Penceremi açıp odamı havalandırdım ve çarşaflarımı çırptım. O ara karşı cam tıpkı benimki gibi açıldı ve yine dudağında yeni yakılmış olduğu belli olan sigarasıyla Ömer belirdi. Sokak hala sular yüzünden bomboştu.
Elindeki sürahiyle çiçeklerini sulamaya başladı. Bu arada bakışlarımı hissedip bana baktı. Yaptığı işi bırakıp tamamen doğruldu.
"Hayırdır ne bakıyorsun?" Yine tersinden kalkan adamı umursamadan çarşafımı içeri çektim. Ömer'se hala bakıyordu.
"Çiçek bagacah birine benzemisin. " sigarasını parmaklarının arasına alırken diliyle kurumuş dudağını ıslattı. Hala dik dik ona baktığımı fark edip gözlerimi kaçırdım.
"Ön yargı. " dudağım tek yöne havalanırken hızla gözlerim onu buldu.
"Senin baan yaptığın gibi. " sigarasından derin bir nefes akırken bile parmakları dalı salmamıştı. Adamın kollarındaki damaları ile sanki kazağının altından görebiliyorum. Bu arada Ömer diğer eline sürahiyi alıp işine devam etti.
"Şiiiit. " hala ona adıyla seslenme cesaretinde bulunamıyordum. Kafasını kaldırıp tek gözünü kırparak kafasını salladı. Hayırdır dermiş gibi. "Etrafında hiç iş yohtur. Günlühte olur. " parmaklarını hafif çıkan sakalını kaşıdı. Bu bir hafta da adam salak bırakmaya karar vermiş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Gül
General FictionDoğudan kaçıp gelen kızın annesini ve kız kardeşini korumasını anlatan bir kitap. Eski dönemlerde geçen bu kitap hem erkek kılığında dolaşmak zorunda olan kızımızı hem sıcak mahalle ortamını hem de yaşayacağı zorlukları anlatıyor. Gül'ün, Aliş olma...