Beğenmeyi ve satır aralarına bol bol yorum yapmayı unutmayın.
Eminim bol küfürlü bir bölüm olacak.
Üç gündür etrafta koşturmaktan annemlerin yüzünü bile göremiyordum. Ancak berbere gelen olursa selamlaşıp milletin yüzünü görüyordum. Onun haricinde nefes almaya bile zor vakit buluyordum.
Taktığım gri şapkamla yine berberde yerleri süpürüyordum. Mert ben gelince dükkanı bana bırakıp kahveye zor kaçıyordu. Mahalleli benim kesimimi beğendiği için Mert bu konuda daha rahat etmişti.
Tam sandalyeyi çekip oturacaktım ki berbere Ömer girdi. Gözleri boş dükkanda dolaşıp en son ben de durdu. Gözleri gri şapkama kısaca kaydı ancak hemen bakışlarını çekti. Sanki bu üç günde kilo almış gibi duruyor. Göbeği hafif çıkmıştı. Gittikçe uzayan sakallarına parmaklarını atıp yolmaya başladı.
"Saç sakal traşı yapabilir misin?" Aslında yapabilirim ancak Ömer'e yapamam. Sırf ondan çekindiğim için kesin bir yerini yaralarım.
"Kel Mert'i çağirim. " telaşla çıkacaktım ki kaşlarını çatıp bana döndü. O an Mert'e kel dediğimi anladım. Adımlarım aksarken öylece ona baktım. Zorla sırıtmaya çalıştım.
"Mert'e abi demiyor musun?" Bu cümlede takılması gereken yer abi kelimesi değil. Mert'e kel dediğim için kızması gerekiyordu. "Neyse hadi başla. " oturup aynadan bana baktı. Mecbur temiz bir tane havlu boynuna doladım.
"Nasıl istisin?" Makası ve tarağı tutan ellerim titriyordu. Ömer aynadan baksa da kafasından ellerim görünmüyordu neyse ki. Hala sakalını yolan adam kısık gözlerle bakıyordu saçlarına.
"Saçlarımı çok kısa yapma yeter. Şu bıyık ve sakalı komple temizle. " başımla onaylayıp ilk saçlarını kesmeyle başladım. Daha saçların yarısını bitirmiştim ki kafası aniden öne doğru düştü ancak hemen geri kaldırdı. Şaşkın bakışlarım aynadan yarım olmuş gözlerini buldu. Saçıyla uğraştığım için uykusu gelmişti.
Dudaklarım iki yana gerilirken işime devam ettim. Çok sürmeden kafası yan düştü omzunu buldu. Bu defa uyanmadı bile. Aynadan uyukluyan adama gülmeden edemedim. Ensesini de temizleyip saçıyla işimi bitirdim. Bu arada Ömer'in dudakları aralandı ve beni korkutacak kadar sesli horlamaya başladı.
Gözlerim iri iri ses çıkaran adama baktım. Şaşkınlığım kısa sürdü. Boynunun o şekilde tutulacağını düşünüp hafif kaldırdım ve arkasındaki kafa koyulan yere yasladım. Havalar soğuduğu için dükkanın kapısını kapattım. Onu uyandırmaya gönlüm el vermedi.
Üstüne temiz büyük bir havlu attım. Uyuyan insanın üstüne kar yağarmış derler. Dükkândaki ikili koltuğa oturup ayakkabılarımı çıkardım ve ayaklarımı kendime çektim. Aynadan yüzü görünen adamın horlayarak uyuması büyük şaşkınlık oldu. Allah onu alacak kadına yardım etsin. Bu seste kim onunla uyuyabilir ki?
Uyumuşum.
Dürtülen omzum yüzünden zorla gözlerimi araladım. Bu arada Ömer de gözlerini araladığı için ikimizinde gözleri aynada buluştu.
Mert uyandığımı anlayıp kafasını iki yana salladı. Hızla ayakkabılarımı giyip ayaklandım. Hala tam açmadığım gözlerimle tam karşısında duruyordum.
"Sana dükkanı emanet ediyorum. Önce müşteriyi uyutmuşsun sonra da kendin uyuyorsun. " fırça attığı için ellerimi önde birleştirip kafamı eğdim. Sadece koltuğa oturduğumu hatırlıyorum. Uyuyacağımı bilsem hayatta uyumazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Gül
Fiksi UmumDoğudan kaçıp gelen kızın annesini ve kız kardeşini korumasını anlatan bir kitap. Eski dönemlerde geçen bu kitap hem erkek kılığında dolaşmak zorunda olan kızımızı hem sıcak mahalle ortamını hem de yaşayacağı zorlukları anlatıyor. Gül'ün, Aliş olma...