Beğenmeyi ve satır aralarına yorum yapmayı unutmayın.
"Anaaa. " odamdan içeriye doğru bağırdım. Bu arada mutfaktan elindeki bezle çıkan annemi gördüm. Sabah erkenden çıkıp gittiğim için hala evde olmama şaşırmış olmalı.
"Bugün gitmedin enik. " başımı olumsuz anlamda salladım. Dünün bitkinliği üstümden gitmedi. Hala kendimi ruhsal olarak bitkin hissediyorum.
"Bugün evde galam diyim. Yorgun hissedim gendimi. " annem başıyla onaylayıp yeniden mutfağa girdi. Gelip neyimin olduğunu bile sormadı. Sanırım bu dik durma işini biraz abarttığım için yaşadıklarımı ve hislerimi kimse anlamıyor.
Odamın kapısını kapatıp omuzlarını düşündüm. Bu arada gözlerim tül perdeden karşı camı buldu. Eminim Ömer şimdi kahve de oturuyordur.
Yatağa sırt üstü uzandım. Bir ara kapının çalındığını duydum. O ara uyku ile uyanıklık arasında gidip geliyordum. Soğuktan titreyen bedenim yüzünden battaniyeyi kafama kadar çektim ve uykunun kollarına bıraktım kendimi.
"Bu çocuk yanıyor. " duyduğum tanıdık sesle bilincim ışık hızıyla açıldı. Bu arada yüzümde dolaşan iri eli fark edince endişeyle elimi kaldırıp itmek istedim. Tenimin yumuşaklığından bile şüphelenebilir.
"Ne bilem oğul? Sabahtan yorgunum diyidi. " annem endişeyle konuştu. Titreyen bedenime rağmen zorla gözlerimi araladım. Ömer'in bal rengi gözlerinde gördüğüm endişe gülümsememe sebep oldu. Hem onun odamda ne işi var?
"Bana bu kadar kötü olduğundan bahsetmediniz. " Ömer sinirle konuştu. Bu arada üstümdeki battaniyeyi çekti. Kollarımı birbirine dolarken bacaklarımı kendime çektim.
"Üşim. " beni umursamadan kollarından birini bacaklarımın altından diğerini omzumdan geçirdi ve kaldırdı. "De bırah beni. " kollarından kurtulmak için çırpınınca yatağa sırt üstü düştüm. Kaşları çatık bana bakan adamı umursamadan battaniyeyi çekmeye çalıştım.
"Ulan bir duş aldıracağım. " istemsiz gözlerim irileşti. Kucağından düşmesem beni banyoya sokacakmış. Allah'ım sen büyüksün. Az kalsın bütün yalanımı kendim ortaya çıkaracaktım.
"Oğul sen işine bahasın. Biz Aliş'le ilgilenirih. " annem kibarca Ömer'i kovunca bal rengi gözleri kahvelerime tutundu. Kal dememi istiyordu resmen. Sessizliğimi koruyup gözlerimi yumdum. Ömer'e yakalanma korkusu ve hastalık bünyeme fazla geldi.
Duyduğum adım sesleriyle gözlerimi araladım. Ömer yeri döven adımlarıyla odamdan çıkıyordu.
.......
"Yav anlamim anlamim. " sesim hastalığım yüzünden boğuk ve fazla kalın çıkıyordu. Habire akan burnum ve hastalanınca aptallaşan beynimle tam Gül oldum. Sabah Ömer'i evden kovmuş gibi olduğumdan akşam ayaklanır ayaklanmaz dışarı çıkmaya karar verdim.
"Diyim ki üstüne bir şey alasın. " annem odadan bağırınca yüzümü astım. Sanki üstümdeki siyah hırkadan başka bir şeyim varmış gibi konuşuyordu. Hala titreyen ve takatsiz bedenim evden çıktım. Buz gibi havayla irkilip gözlerimi kıstım.
Atan yağmurdan dolayı bitkin bedenime rağmen resmen koşarak kahveye geldim. Pencereden baktığım kadarıyla Ömer hala eve gelmedi. Tam da tahmin ettiğim gibi kahvedeydi ancak arkadaşlarını dinlemek yerine gözleri masanın üstüne dalıp gitmişti.
"Abi. Şükür seni görebildim. " Salim bir anda dibimde bitince gülümsemeye çalıştım. Yarı baygın gözlerimi Ömer'e çevirdim. Sonunda gözleri daldığı yerden çıkmış baştan aşağı beni süzüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Gül
Ficción GeneralDoğudan kaçıp gelen kızın annesini ve kız kardeşini korumasını anlatan bir kitap. Eski dönemlerde geçen bu kitap hem erkek kılığında dolaşmak zorunda olan kızımızı hem sıcak mahalle ortamını hem de yaşayacağı zorlukları anlatıyor. Gül'ün, Aliş olma...