Herkese merhaba! Uzun zaman oldu. Yeni bölüm geciktiği için gerçekten üzgünüm ama ameliyattan sonra toparlanmam biraz zaman aldı 🙏 Umarım yeni bölümü severek okursunuz. Önceki bölümde belirtmiştim ama tekrardan burada da belirteyim. Bu kitap bir seri kitabıdır yani karakterlerimizin maceralarına devam ettiği ikinci bir kitap daha olacaktır. En azından öyle planlıyorum. Desteklerinizi, yorumlarınızı bekliyorum 🙏
İyi okumalar 🧡🧡
Kuşların coşkulu ötüşleri kulağıma iliştiğinde nihayet güneşin doğduğunu anladım. Dünkü uğursuz gecenin ardından ilginç bir şekilde kesintisiz bir şekilde uyumuş, huzurla uyanmıştım. Dün gece kan içinde kalan kollarım çoktan kabuk bağlamaya başlamıştı. Omzumda ki derin yaranın verdiği acı ise dün gecede kalmış gibiydi.
Jacel ile Ren' in hazırladığı, adını sanını bilmediğim otların karışımı iyi gelmiş gözüküyordu. Uzandığım yerden esnedikten sonra kendime gelir gelmez odanın diğer köşesinde prenses gibi deliksiz uyuyan Hayaidesu'nun yanına giderek "Hayaidesu" diye seslendim. Tepki gelmeyince dürterek tekrar seslendim "Hayaidesu, Hayaidesu uyan." Hala tepki yoktu. Tek bir parmağını bile oynatmıyordu. Şimdiye kendine gelir diye düşünmüştüm. İçimi birden saran panik ile kalbim çok hızlı atmaya başlamış, nefesim kesikleşmişti. "Hayaidesu, lütfen uyan" uyanması için yalvarırken parmağımı burnun ucuna getirerek nefes alıp almadığını kontrol ettim. Solukta olsa hala nefes alıyordu. Rahatlayarak derin bir nefes alıp verdim. Belki de hala yorgundur diyerek kendimi avuttum.
Odanın kapısı birden açıldı. Rias içeriye girerken "Lluvia erkencisin, nasıl oldun?" Hayaidesu'nun baş ucunda oturmuş uyanmasını bekliyordum. "Ben iyiyim ama Hayaidesu hala uyanmadı." Rias da endişe ile Hayaidesu'nun yanı başına çömelerek durumunu anlamaya çalıştı. Benim yaptığı gibi birkaç kez dürterek uyandırmaya çalışsa da nafileydi. Rias göz yaşlarını içine atarak "Seninle pratik yaptığımı zamanı hatırlıyor musun?" Evet anlamında kafamı salladım. "Yaraların yüzünden iki gün uyanmamıştın, çok korkmuştuk fakat yeterince dinlenince kendine gelmiştin." Derin bir nefes alarak devam etti "Belki Hayaidesu' da yeterince dinlenmemiştir" dedi. Haklıydı aynı benim olduğum gibi o da derin bir uykuda olabilirdi. Beklemekten ve kendine gelmesini ummaktan başka yapacak bir şeyimiz yoktu.
Rias ile hareketsiz duran Hayaidesu'nun başında öylece beklerken burnuma gelen lezzetli koku ile ayaklanmış, köpek gibi koklayarak kokunun geldiği yeri saptamaya çalışıyordum. Kulübeden aşağı kafamı sarkıtarak koklamaya devam ettim. Aşağıda diğer herkes ile birlikte ateş başında toplanmış, avladıkları birkaç küçük tavşanı pişiren Jacel ve Ren'e seslendim. "Kahvaltı için erken değil mi?" Jacel gülerek kulübenin olduğu ağacın altına gelerek "Geri çekil, içeri geleceğim" dediği anda hiç beklemeden birkaç adım geri çekildim. Bir çırpıda yukarıya tırmanan Jacel "Rias ile Hayaidesu' da uyandı mı?" "Hayır" dedim kafamı sallayarak. "Hayaidesu uyanmıyor..."
Jacel ile beraber odaya geçerek sessizce, Hayaidesu'nun yanı başında iki elini birleştirmiş gözleri kapalı dua eden Rias'ı bekledik. Çaresizce yumduğu gözlerini açtığında, Jacel hiç beklemeden dün geceden kalan temiz suyu ve ilacı alarak "İkiniz bana yardım etmelisiniz" dedi. Yüz üstü yatan Hayaidesu'yu, bir omuzundan ben diğer omuzundan Rias tutarak yavaşça kaldırdık. Biz Hayaidesu'yu sabit tutarken Jacel 'de Hayaidesu'nun yarasını temizleyip, tekrar ezdiği otlardan sürüp iyice sardı. İşi bitince yavaşça yüzüstü geri yatırdık. Jacel "Yarası derin, iyileşmesi zaman alacaktır" dedi. Rias çekinerek "N-ne kadar zaman?" Jacel önce Rias'ın üzgün yüzüne, sonra da bana baktı. Bizi avutmak adına mıydı bilmiyorum ama "Çok uzun sürmez, endişelenmeyin." Ayaklanarak, "Bırakalım dinlensin, siz de acıkmışsınızdır, bugün şanslı gününüz yemekte et var" dedi. Et lafını duyunca Rias'ın gözleri parlamıştı. Benim kuru ekmeği sevmem gibi Rias'da ete bayılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜHÜR- GÜÇ YOLUNDA(DÜZENLENİYOR)
FantasyBenim hikayem de sıradan olmak farklılıktı.Herkesin kendine özel, hayran edici güçleri varken, ben hiçbir şeye sahip olamayan sıradan bir kızdım. Bu yüzden içimde biriktirdiğim zayıf ve güvensiz benliğim, hiç beklemediğim anda, elime geçen sırlarla...