LİBER'E DOĞRU

99 8 79
                                    


Sevgili okuyucularım merhaba, bir süredir yeni bölüm yayınlayamıyordum. Sizi çok beklettiğim bu bölümü uzun uzun yazdım ve bu bölümle birlikte daha önce söz verdiğim gibi artık olaylara bodoslama dalıp aksiyon alıyoruz o zaman hepinize iyi okumalar.


Vitae'den döndüğümüz gibi evde bir yerlere sokuşturduğum eski haritayı aramaya başladım. "Buralarda bir yerlerde olmalıydı." Odada ki tüm çekmeceleri boşaltmama rağmen hâlen bulamamış olmama sinirlenip işe yaramaz tüm şeyleri bir hışımla sağa sola fırlatmaya başlamıştım. Korkudan odanın köşesine sinmiş olan Rias ve Hayaidesu' ya dönerek "Harita nerede!" diye çıkıştım. İkisi de çıldırdığımı düşünüyor olmalıydı, hakları da vardı hiçbir açıklama yapmadan Vitae'den hızlıca eve dönüp nefes almadan ortalığı karıştırmaya başlamıştım. Sindikleri köşede birbirlerine sarılırken, Rias titrek bir sesle "Ll-uvia belki biraz sakinleşip dinlendikten sonra araman daha iyi olur" dedi. Hayaidesu, deli hallerimi bildiğinden sessizliğini koruyacağını düşünürken, Rias'ın tavsiyesi üzerinden cesaret almış olacak ki "Evde bulamazsan köy meydanında bulabiliriz bu kadar acele etmene gerek var mı" diye sorduktan hemen sonra attığım bakışlardan ürkerek kafasını aşağı eğmişti ve bacaklarını kendine çekerek hâli hazırda sarıldığı Rias'a daha sıkı sarılmıştı.

Çekmecelerden çıkardığım defterleri silkelerken iç çektim, Hah canavarın inine girmiş iki kuzu gibi davranmalarını gerektirecek ne var sanki? diye geçirdim içimden. Ayağımın altında ezilen son defteride alıp hızlıca silkelediğim de sonunda sayfaların arasından bir kâğıt parçası düşmüştü. "Buldum!" Etrafa dağılan eşyaların üzerinden geçerek masaya yöneldim. Dört parçaya katladığım haritayı güzelce üzerine serip göz gezdirmeye başladım. Nereden başlamalı... "Rias, Hayaidesu! Orada ne zamana kadar çömelip kalmayı planlıyorsunuz? Bir kalem bulun ve buraya gelin" dedim heyecanlı bir ses tonuyla. Çok geçmeden küçük adımlarla sessizce yanıma geldiklerinde Rias'ın elinde tuttuğu kalemi alıp haritada Vitae'yi gösterdim. Aslında haritada Vitae isimli bir yer yoktu tabii ki sadece haritada gözüken büyük gölün olduğu yere verdiğimiz addı.

Kalemle iki kez üstüne vurarak "İlk taşı burada bulduk ve ikinci yani mavi taş ise daha küçük bir gölde olmalı" dedim. Mızmızlanarak, haritada birçok küçük göl gözüküyor diyen Hayaidesu' ya emin bir ses tonu ile "Evet ama bizim aradığımız göl yakınlarda olmalı ayrıca gölün yakınlarında dik dağlar olmalı" dedim.

Hayaidesu anlamış olacak ki kaşlarını yukarıya kaldırdı, "Tasvirine göre Liber'de ki gölette olabilir" dedi parmağıyla haritada yeri göstererek. Kafamı onaylar şekilde salladıktan sonra "Evet Liber'de ki bu küçük gölde olmalı" dedikten hemen sonra herkes aynı anda kafasını haritadan kaldırarak birbirine bakmaya başladı.

Rias çekingen bir şekilde "Nasıl yani, şimdi Liber'e gitmek istediğini mi söylüyorsun?" Yüzümde koca bir gülümseme ile "Evet oraya gidecek ve taşı alacağız, hepsi bu kadar" dedim. Hayaidesu sözlerime karşılık olarak, "Çok basitmiş gibi söyledin Lluvia ama plansız oraya gidemeyiz sen de biliyorsun." Haritada Liber'e giden yolu gösterirken "Liber'e girişi konsey denetiminde, elimizi kolumuzu sallayarak taş aramaya geldik diyemeyiz hele ki taşınla ilgili son durumları konseyden saklarken." Sesi azarlar gibi çıkmıştı. Haklıydı. İkinci taşın varlığı beni o kadar çok heyecanlandırmıştı ki mantığımı tamamen devre dışı bırakmama sebep olmuştu. "Öyleyse başka bir giriş bulmamız gerek" dedim. İkisinin de gözlerinin içine bakarak fikir üretmeleri için istemeden baskı uyguluyordum.

Rias çekinerek haritada Karanlık Ormanı işaret etti. "Ormandan bir giriş var" Söylerken sesi hatta tüm vücudu titriyordu. Bu fikri vermek onun için çok zor olmuş olmalıydı. Rias... Ona sıkıca sarılıp geri çekildim ve nazikçe bana tarif etmesini istedim. Karanlık Ormanın adı geçtiğinde bile titreyen zavallı Rias'ın benimle oraya gelmesini isteyemezdim. Gidip kendim halletmeliydim.

MÜHÜR- GÜÇ YOLUNDA(DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin