#0

1K 51 29
                                    


Her şey ve herkes berbat haldeydi,Hastalıktan kırılan küçük çocuklar ve ergenlik dönemine yeni girenlere umutsuzca baktım.

Hepsi çok yakında ölecekti,tıpkı diğerleri gibi...Burası ölüm kokuyordu ve bu benim gözlerimi dolduruyordu hiç birinin suçu yoktu? Ölmek için fazla küçüklerdi.

Çoğu yorgunlukla uyuyordu,uyuyunca çoğu acı hissetmediklerini söyleseler de ben görüyordum yüzlerini uyurken acıyla buruşturuyorlardı,zavallılar.

Bir kaçı uyanıktı ve uyumaya çalışıyorlardı ama olmadığı için acıyla inim inim inliyordu,Gözlerimi yumduğumda yanaklarım ıslandı.

Yerimden kalktım ve pencereden dışarıya bakmaya başladım,Dağın tam başındaydık,hastane,market,park falan yoktu sadece tarlalar ve çok uzaktan görünen evler vardı.

İki tane hemşiremiz vardı onlarda çocuklarla ellerinden geldiğince ilgilenmeye çalışıyorlardı,Ama hepsi ellerinden kayıp gidiyordu.

Her ay gelen üç çocuk ve yüzlerce hasta çocukla ilgilenmek imkansızdı,Hastalıktan ölenler ise en acılarıydı ama hiç kimse bir şey yapamıyordu.

En başta sağlam gelen çocuklar iki ay içinde hastalanıp yatağa düşüyordu,Herkes bunu kötü koşullara bağlıyordu bakanlık ise ilgisizdi bu ölümlerin duyulmaması gerektiğini söylemiş ve fazladan yeni battaniye,bir kaç koli erzak ve yeni oyuncaklar verip gitmişti.

Ama bu canların bedeli bu olamazdı,Bunu kavramıştım fakirlikten kırılan bir halkta yaşadığımız içinde bizi evlatlık almaya gelenler çok azdı.

Zaten onlar da bir çoğumuzun hastalıktan kırıldığını görünce ya vazgeçiyor ya da hasta olmayan nadir çocuklardan birini seçiyordu,Ama ben hiç seçilmemiştim.

Evet ben o hasta olmayanlardandım,Hemşirelerimiz vücudumun antikor ürettiğini söylemişti o sebepten dolayı hâlâ hayattaymışım.

"Grace gelsene,biraz hava alalım..." Düşünçelerimden beni sıyıran sese döndüm,Elliot'du bu o da benimle aynı durumdaydı,hastalanamıyordu başımla onaylayıp yanına sessizce ulaştım.

Boş koridorlarda yürümeye başladık,İkimizde de ses yoktu odalardan koridorlara yansıyan hasta çocukların öksürük,inilti ve boğaz temizleme seslerini dinliyorduk,Sessizliği bozan Elliot olmuştu.

"Bayan Melanie,Çocuk sahiplenmek için bir ailenin geleceğinden bahsetti..." Gözlerim şaşkınlıkla ona dönerken o umursamaz bir tavırla burnunu çekti.

"İçimizden biri ayrılacak..." Başıyla onayladı ve ellerini haki yeşili ceketinin ceplerine koydu.

"Sanırım William gidecek,Sevimli bir yüzü var" William'ın isminin geçmesiyle onu anımsamaya çalışmıştım ama onu pek göremediğimden bu bulanık olmuştu zaten onu kimse pek görmezdi.

İçine kapanık bir çocuktu söylenenlere göre ailesini,babası bir cinnet sonucu katletmişti ama William ağır yaralı olsa da kurtulabilmişti o günden sonra ağır travmalarıyla yaşamaya başlamış.

Travmaları onu yalnızlığa itiyordu,halisülasyonlar görüyordu,Aile üyelerinin seslerini sık sık duyuyor ve onların onu ziyaret ettiğini söylüyordu,Şizofreni olduğuna kanaat getirilmişti.

Pek çok çocuk ondan korktuğu için daha da yalnızlaşmıştı ama Elliot onu hep koruyor ve kolluyordu,Zavallı William'ın hayat hikayesi onu etkilemişti,ona yardım etmeyi kendine bir görev bellemişti.

"Onun gideceğinden eminiz ama bizim de orada olmamız gerekiyormuş" Elliot'a bakıp sırıttım.

"Bizi kimse almayacak ve bizde reşit olduğumuzda buradan çıkacağız değil mi Elliot?" Bu soruyu on bininci kez soruşum olsa da,Elliot kafasını salladı.

Dinsel | MaskyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin