#28

175 26 7
                                    


"Demek sana yardım etmek istiyor?" Ses tonundaki sinir beni tepeden tırnağa ürpertti,başımı olumlu anlamda sallayıp gözlerimi halı desenlerine indirdim,desenleri ne kadar güzelmiş tam azarlanılacakken incelenecek tipten.

Mesajlarımızı okumuştu,bende her şeyi anlatmak zorunda kalmıştım yalan söylemekten daha kötü ama mantıklıydı,O benim yalanlarımı yutacak biri değildi benim beynim onun zekasının yanında toz tanesi bile olamazdı,o kadar salaktım ben.

"O çocuğu sen mi buraya çağırırsın yoksa ben mi buraya getireyim?" Demesiyle yerimden hızlıca kalktım ve başımı hızlı bir şekilde olumsuz anlamda salladım.

"Hayır,hayır buna hiç gerek yok sadece yardım etmeye çalışıyordu" Benim titreyen sesimi bastıran güçlü bir kahkaha attı ve üstüme doğru eğildi.

"Ben varken kimsenin sana yardım etmesine gerek yok şimdi çağır onu" sakin bir şekilde konuşması daha korkutucuydu,aldığı telefonu uzattı mecburen dediğini yaparak max'i aradım.

"Bu beklenmedik,bir şey mi oldu?" Sesini duymamla gözlerimi yumdum ve derin bir nefes aldım,hepsi benim aptallığımdı.

"Oldu,Aptallığım yüzünden yakalandım...ve buraya gelmen lazım" Hattın ucunda ufak bir kahkaha geldi ve mırıldanırmış bir ses tonuyla konuştu ama sesinde bastırılmış öfke belliydi.

"Geliyorum" diyip telefonu yüzüme kapattı,Beni izleyen Tim'e başımı salladım.

"Geliyor..." Bir şey demedi ve koltuğa oturdu bende karşısına oturdum elini çenesine koyup beni izlemeye başladı bir şeyler düşünüyor gibiydi,izledi izledi ve izledi.

Delici bakışlarına maruz kalmamak için yarım saattir sessizce halı desenlerini inceliyordum ki kapı çaldı yerimden sıçradım.

"Geldi" Ses tonum çok gergin ve heyecanlı çıkmıştı,Tim'e baktığımda yavaşça yerinden kalktı ve bana yan yan bakıp salondan çıktı peşinden koşarak ilerledim ve kapıya vardık,kapıyı açtı göz göze geldiler.

"Max?"

"Masky?" İlk atağı Masky yaptı onu yakasından çekip içeri aldı ve bir tekme savurarak kapıyı kapattı ikinci hamlesi Max'i duvara yapıştırmak oldu üstüne eğilip bağırdı.

"Ne ayaksın lan sen?" Ses tonundan sinir belli oluyordu,Max sadece güldü uzunca bir süre güldü.

"Gülme lan piç" Timothy onun yüzünü yumruklamaya başlarken tek yapabildiğim çığlık atıp onu uzaklaştırmaya çalışmaktı,Max'in yüzü dağılmıştı ama hiç tepki vermiyordu onları ayırmak için arkadan Masky'e yapıştım korkudan neredeyse ağlıyordum.

Ben ona öyle yapışınca,durdu ve ellerini çekti,onu rahat bırakınca rahat bir nefes verdim.

"Yeter" diye mırıldandım ama onun beni duyduğundan emindim,Onun vahşi tarafına ikinci kez şahit oluyordum vücudum korkudan tirtir titriyordu.

Elleri paramparça olmuştu,Max'in yüzü de dağılmıştı yerde öyle hareketsizce duruyordu yüzünü kaldırıp bana bakıp gülümsedi,yüzü acıyla buruşsa da bunu yaptı gözlerim hem korkudan hem de ona acıdığı için doldu,benim yüzümden olmuştu.

Timothy ona nasıl baktığımı fark ettiğinde bir bana bir ona bakıp yüzünü sinirle buruşturdu,Salona doğru gittiğinde tereddüt etsem de peşinden koştum.

"Git o herifi buraya getir" Sesi yüzüme tokat gibi çarptı,bu gece bu evden iki ceset çıkma ihtimali beni çok korkuttuğundan dediğini ikiletmeden yaptım,Max'in yanına koşup eğildim.

"Aptal,Aptal,Aptal...Bana bulaşmak zorunda mıydın ha?" Gülümsedi ve öksürdü,öksürmesi bile canını yakıyordu.

"Sana pansuman yapacağım" diye mırıldanıp yerimden kalktım ve koridordaki bütün eczacı dolabını boşalttım,Hiç tepki vermeden öylece oturuyor benim pansuman yapışımı izliyordu bir kukla gibi uysaldı sanki cansızdı yerinde başkası olsa bayılmış olurdu.

"Bitti" diyip son yara bandını da yapıştırdığımda,yerimden kalktım etrafı temizledikten sonra yanına geri geldim bana bir şey demeden yerinden kalktı.

"Korkma,daha iyisi olamazdı" Onun bu inancına hayret ettim,O bu dünya için fazla iyiydi cennetten olduğunu söylese inanacağım tipten bir adamdı önde o arkada ben olacak bir şekilde salona girdik,tam önümde durdu.

"Şimdi konuşabilir miyiz?" Ses gelmediğinden nasıl durduğunu görebilmek için kafamı Max'in ardından uzattığımda korkunç baktığını fark ettim.

"Çık o herifin ardından yanıma gel" Sesiyle yerimden sıçrasam da dediğini yaptım ve yanına oturdum.

"Konuş ama hoşuma gitmezse seni öldürürüm" Max'in gözlerinde korku yoktu hatta buna sevinmiş gibi dudakları kıvrıldı.

"Mesajları okuduğunu tahmin ediyorum,Elliot...onun ölümünü araştırmalıyız" Bana baktı ve sonra derin bir iç çekti.

"Ağzını yüzünü patlattığıma göre...Rahatladım...Açıkçası iş birliği yapabiliriz ama sonra siktir olup gideceksin anladın mı beni? Kızı rahatsız edersen seni sikerim haberin olsun" Hiç bu kadar ağır sözler kullandığıni görmemiştim bu korkumu daha da körükledi,Max aşağılamalara sessiz kalıp başını olumlu anlamda salladı.

"Sana...Yani Grace'e mesaj atarım bir hafta içinde yetimhaneye gidip belgeleri çalacağız sonra...burası çok korunaklı bir yer ve gizli burada inceleriz olur mu?" Yüzünü olumlu anlamda salladı ve yerinden kalktı,Max'i kapıya doğru götürüp uğurlardı.

Geri döndüğünde önümde durdu ve kolumdan tutup beni sertçe kendine çekti,vücuduna tosladım göğsü ağır ama güçlü bir şekilde inip kalkıyordu kollarıyla beni sıkıca sarmaladı.

"Seni seviyorum aptal kız,seni köpek gibi kıskanıyorum aptal" Ses tonu bıkkın ve oldukça yüksek çıkıyordu sinirden vücudu titriyordu.

"Sana bir daha zarar gelirse ne yaparım? Hiç mi düşünmüyorsun?" Sessiz kalmaktan başka bir şey yapamadım,bir süre böyle kaldıktan sonra benden ayrıldı ve bana bakmadan emretti.

"Hadi git,uyu" Sözleriyle ayaklarım hemen itaat etti ona son bir kez bakamadım bile cesaret edemedim, odama gittim ve kendimi yatağa atıp olanları düşünmemek için hemen uyudum.

Dinsel | MaskyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin