#27

290 28 15
                                    


"Hadi uyan gidiyoruz" Hafif dürtme sesiyle battaniyeyi kafama kadar çektiğimde gülme sesiyle gözlerimi hafifçe araladım.

"Tim biraz daha" diye söylendiğimde battaniyeyi üstümden çekti,Parlak bir şekilde gülümsedi camdan yüzüne sızan günışığı onu ne kadar da yakışıklı gösteriyordu ya dayanamayıp ellerimi yanaklarına koyduğumda şaşkınlıkla duraksadı kıkırdamadan edemedim,bir insan bu kadar tatlı ve yakışıklı duramaz be adam el insaf.

"Günaydın" dememle şaşkın ifadesi çözüldü çapkın bir şekilde gülümsedi.

"Günaydın güzellik" diyip yanaklarındaki ellerime yan yan baktı otuz iki diş gülümseyip onu kendime çektim ve dudaklarına hafif bir öpücük verip çekildim.

"Şu anda beni çok kötü tarik ettin" Sözleriyle içimi hoş bir ürperti kaplarken tek hareketiyle üstüne çıkmamı sağladı ve çapkın bir şekilde gülümsediğinde şakacı bir şekilde ona vurmaya başladım,içten bir kahkaha atıp dudaklarıma uzandı.

***

"Hey vurmayı kes" Bağırtıyla yerimden sıçradığımda bana tuhaf tuhaf baktığını fark ettim öfkeli bakıyor biraz da çaresiz duruyordu.

"Ne oluyor be?" diyip esnediğimde yüzüme malmışım gibi baktı kaşlarını öyle bir çattı ki biraz daha zorlasa gözlerine değerdi.

"Şaka mı yapıyorsun? Burada maç izlemeye çalışıyordum yanıma geldin oturdun omzumda uyuyakaldın ses etmedim ama neden bana vuruyorsun bir de bunu uyurken yapıyorsun,Grace sen manyak mısın?" Ses tonundaki aşağılama ve suçlama beni hayrete düşürmüştü bir kaç saniye boş boş yüzüne baktıktan sonra yüzümü buruşturdum.

"Aman iyi be ben gidiyorum sen maç izlemeye devam et tamam mı?" diyip odadan çıkacaktım ki boşverdim kapıdan dönüp tam karşısındaki koltuğa oturdum neden ben gidecektim ki? Odun gibi davranan oydu.

Demek her şey rüyaydı ha? Gerçi onun bu kadar kibar davranmasına imkan yoktu ilk seviştiğimizde bile beni yatak odasında tek başına bırakıp gitmişti bir hatasını düzeltmeye çalışıyor bir yandan da çok kaba oluyordu.

Ben her şeye rağmen onu affetmeye çalışıyordum zamana bırakıyordum,Mesela rahmetli eski sevgilisini anlatmasının üzerinden üç ay geçmişti bunu takmamaya çalışıyordum.

Bana hayatımdaki tek kız sensin dememişti ama ona benzeterek beni yanında tutması zoruma gitmişti gerçi hayatında mıydım hiç bir fikrim yoktu.

"Bana dik dik bakmayı kesicek misin odaklanamıyorum" dediğinde cidden ona baktığımı fark ettim,Bu üç ay içinde ne kadar değişmişti kirli sakallı olmuş saç tarzını değiştirmişti biraz daha kilo almıştı yapılı duruyordu,ne de hoş olmuştu,yakışıklı,kaslı,güçlü...

"Grace duyuyor musun sen beni?" Ses tonundaki endişe beni düşünceleriminden aniden çıkarmıştı.

"Ha?"

"Beni izlemeyi kes diyorum" dedi sesi bundan hoşlandığını açıkça belli ediyordu,Al işte dalga geçiyordu gözlerimi kısıp ona baktığımda ufak bir kahkaha attı.

Yerimden sakince kalkıp odadan çıktığımda bakışlarının ardımda olduğunu hissettim ama peşimden gelmedi montumu giyip balkona çıktım burası geceleri buz gibi olurdu serin havanın yüzümü okşamasına izin verdim.

Neredeyse bir yılın ardından balkona çıkabiliyordum kaçacağımdan korktuğu için kapıları kilitli tutuyordu ama sanırım kaçamayacağımı bildiğinden kilitlemiyordu zaten kaçsam nereye gidecektim ki?

Artık reşittim yetimhaneye de almazlardı akrabam,ailem ya da bir tanıdığım yoktu ona muhtaç olduğumu çok iyi biliyordu,bundan büyük bir zevk alıyordu.

Orman manzarası ürkütücü ve güzeldi neyse ki o buradayken bir şey olmazdı,bıçaklandıktan sonra çok daha fazla önlem aldırmıştı.

"Pişt" Ses uzaklardan geliyordu ama yaklaştıkça kim olduğunu anladım.

"Max?" Gözlerim fal taşı gibi açıldı umarım rüya falan görüyorumdur yoksa masky bizi sonsuz bir uykuya yollayacaktı.

"Delirdin mi sen git çabuk" Yanıma koşarak geldi ve önümde durdu,sakince gülümsedi.

"Sakin ol on dakikamız var kameraları hallettim" demesiyle şaşkınlıkla dudaklarım aralandı.

"Şimdi sana bir telefon vereceğim bunu iyi sakla iletişime geçmemiz gerekecek" diyip cebinden son model kutulu bir telefon çıkardığında dona kaldım elime tutuşturdu.

"Ne i-için?" Şaşkınlıktan sesim ve ellerim titriyordu.

"Bak Elliot'un ölümü hiç normal değil ve ben bunu araştırmakta kararlıyım,seni de gelişmelerden haberdar etmek için bu telefonu veriyorum...aklın kalmasın diye" dediğinde gözlerim hafifçe doldu minnettarlık dolu gözlerle ona baktım.

"Te-Teşekkür ederim" Şu anda ona sarılabilirdim ama yakalanmamız an meselesi olabilirdi.

"Eve geri dön ve telefonun olduğunu asla belli etme,kutunun içinde şarj aleti de kulaklıkta var telefonu daha bu sabah aldım sorun çıkartmaz sadece çaktırma,şimdi gidiyorum kendine iyi bak görüşürüz" diyip göz kırpıp gülümsedi ve koşarak geldiği yöne doğru gitti arkasından baka kalmıştım.

Sonra aceleyle telefonu montumun içine sakladım iyiki şişmeydi hiç bir şey belli olmuyordu,içeri girip odama girdim ve kapıyı kapattım.

Telefonu çıkarır çıkarmaz Max'ten bir mesaj aldım.

Max-:"Yangından sonra binayı yenilediler,içi,dışı her yeri değişti"

"Max" isimli kişiden bir fotoğraf aldınız.

Fotoğrafı açtığımda beni yepyeni bir yetimhane karşıladı her yer yepyeniydi,O küf dolu duvarlar gitmişti her şey çok iyi duruyordu bu beni sevindirmişti.

Siz-:"Ah buna çok sevindim sonunda o çocuklar kötü şartlar yüzünden hastalanmayacak"

Max-:"Keşke öyle olsa güzellik,Maalesef çocuklar hastalanmaya devam ediyormuş"

Siz-:"Nasıl yani?"

Max-:"Bana güven hâlâ orada çocuklar hastalanıyor...Bunda kötü bir şeyler var"

Max-:"Belki de bu yangın kasıtlı olarak çıkarıldı?"

Bu yedi kelimelik cümle kalbimin heyecan ve endişeden deli gibi çarpmasına neden oldu.

Siz-:"Ne demek istiyorsun?"

Max-:"Beni anladığına eminim...Belki de öğrenmemeleri gereken bir şey öğrendiler ya da görmemeleri gereken bir şeyi gördüler ve ortadan kaldırıldılar"

Max-:"Böyle olaylara çok şahit oldum...Gizli kalması gereken bir şey öğrenirsin ve puf seni ortadan kaldırırlar"

Siz-:"Ama kim? Neden?"

Max-:"Bunu öğrenmeye çalışacağım"

Siz-:"Max,Teşekkür ederim keşke aklıma bir şüpheli gelse ama yok yetimhanede herkes Elliot'u severdi o mükemmel bir çocuktu"

Max-:"Evet o tam bir altın çocuktu okulda herkes ona bayılırdı herkese yardım etmek için can atar zorbalara göz açtırmazdı"

Max'in sözleriyle ekrana bakakaldım gözlerim doldu,cidden öyleydi kim onu öldürmek isterdi ki?

Max-:"Bulacağım sana yemin ederim ki bulacağım ve onların hepsini cezalandıracağım" Mesajıyla gülümserken arkamdan gelen sesle tüylerim diken diken oldu.

"Telefonun ne kadar da güzelmiş..." Omzumun üstünden baktığımda orada tam dibimde duruyordu,gözleri boş boş baksa da ses tonundan öfkesi belli oluyordu ve bu hiç iyiye işaret değildi.

Merhaaaabaaaaa,Nasılsınız canlarım umarım iyisinizdir bende iyi olmaya çalışıyorum cidden son günlerde aşırı şanssızım her şey üst üste geliyor ama bir şeyler yazmak bana çok iyi geliyor burada yazdıklarımı okuyanların olması bana çok güç veriyor iyiki varsınız sizleri seviyorum iyi akşamlar ♥︎♥︎

Dinsel | MaskyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin